"HINCAL'IN TEDAVİ KABUL ETMEZ ALERJİSİ!..." SİNEMA YAZARLARI HINCAL ULUÇ'A ATEŞ PÜSKÜRDÜ!... PEKİ NEDEN?...

"Cannes Film Festivali'ne seçilen, İstanbul Film Festivali'nde iki ödül alan ve son olarak Fransa'da gösterime giren Yumurta filmi, Hıncal Uluç'un eleştiri oklarına hedef oldu.

Hıncal'ın tedavi kabul etmez Yumurta alerjisi


Cannes Film Festivali'ne seçilen, İstanbul Film Festivali'nde iki ödül alan ve son olarak Fransa'da gösterime giren Yumurta filmi, Hıncal Uluç'un eleştiri oklarına hedef oldu. Aynı hedefte filmi beğenen SİYAD üyeleri de vardı... Buna karşılık sinema yazarları da Uluç'a ateş püskürüyor.


Yumurta filminin İstanbul Film Festivali'nde aldığı çifte ödülden sonra (Altın Lale ve Radikal Halk Ödülleri), bu filme karşı olanların en azından 'sinemaya bakışları üzerine biraz düşüneceklerini' yazmıştım. Yanılmışım. Çünkü bu cihatta başı çekenlerden Hıncal Uluç, biraz düşünmek bir yana, yine filme ve SİYAD'a giydiren bir yazı yazdı. Aklıma gelen ilk kelimeyi hemen kullanayım: Hayret!


Öncelikle SİYAD'ın Beyaz Melek'in ABD'nin Houston Festivali'nden çifte ödül almasından 'üzgün' olduğu ve 'çalakalem bu festivale çamur atma peşinde' olduğu nerden çıkıyor? SİYAD bu konuda Murat Özer'in imzasıyla bir bildiri mi yayınladı? Birçok SİYAD üyesi böyle düşündüklerini mi açıkladılar? Hayır... Sadece Yeşim Tabak arkadaşımız internette araştırmış, bu festival hakkında öğrendiklerini bizim pazar ekinde yazdı. Bu kadarına hakkı yok mu?


Bakınız, ben müsaadenizle SİYAD'ın kurucusu ve onursal başkanıyım. Hiç de böyle düşünmüyorum, bunu daha Beyaz Melek için yazdığım eleştiriden başlayarak birçok kez belirttim. Benim gibi düşünen birçok eleştirmen de var. Çünkü SİYAD, tam 70 üyeli bir kuruluş; Hıncal'ın sandığı ve hep o izlenimi verir biçimde yazdığı gibi, tek bir organ, tek bir beyin değil. O galiba temelindeki spor yazarlığından alışmış... Tüm spor yazarlarının illa da ya Fenerli, ya Galatasaraylı, ya da Beşiktaşlı olması gerekir ya... Hayır, biz illa da Fenerli veya Cimbomlu, illa da 'Yumurta'cı veya 'Melek'çi olmayı reddediyoruz. Biz, yani SİYAD üyesi yazarların önemli bir bölümü, ödüllerimizi 'blok halinde' vermiyoruz, sinemanın farklı türlerine aynı sempatiyle yaklaşıyor ve değişik filmleri değerlendirmeye çalışıyoruz. Biz işimizi kaba yargılarla, kulüpçülük tavrıyla, çete anlayışıyla değil, sanatın kadife eldivenlerini giyerek yapmayı deniyoruz. Çok başarılı olmayabiliriz de, ama en azından bunu deniyoruz.


Yeri gelmişken şunu da yazayım: SİYAD üyesi arkadaşlarımın istisnasız hepsi üniversite mezunu, çoğu master da yapmış kültürlü insanlar. Başka birçok şey yapabilecekken mütevazı bir sinema yazarlığı kariyeri seçmiş olmaları, sinemaya olan tutkularından kaynaklanıyor. Hıncal'ın tüm bu insanlara 'kerametleri kendilerinden menkul, analarından öyle doğdukları için sinema eleştirmeni' diye hakarete hakkı var mı? Hıncal o yazıda ayrıca hayretlik bir şey daha yapıyor, Radikal Halk Ödülü'nü de sorguluyor. 'Ülkede seyircisizlik rekoru kıran film' nasıl Halk Ödülü alırmış, bu araştırılmalıymış. Yani, bu artık geleneksel o