HINCAL ULUÇ'UN KÖŞESİNDE HANGİ ESKİ SABAH YAZARININ ANNEANNESİNE VEDASI YERALDI?
Sabah Gazetesi'nden ayrılıp da veda mesajı yazamayanlara köşesini açan Hıncal Uluç,bu kez eski bir Sabah yazarının hayatını kaybeden anneannesi için kaleme aldığı duygu dolu satırları köşesine taşıdı.
Atatürk'ün, Cumhuriyet'in Sabriye Hocası..
Özay Şendir'i Sabah okurları yakından tanır.. Benim keyifle okuduğum köşe yazarlarımızdandı.
Fatih Altaylı ile gelmişti. Fatih'le Haber Türk'e gitti. Orda yapamamış. Ayrıldı. Sesi çıkmaz oldu. Düne kadar.. Sabah gazeteye geldiğimde Yasemin mailini önüme koydu. Ben de köşeme koydum.
Bilmem hatırlar mısınız? Eskiden bir kısmı rengârenk, bir kısmı düz beyaz paket ipleri vardı.
Sabriye Hanım, Kalamış'taki evinin mutfağında o paketleri uğraşa uğraşa açar, ne ipin ne de kâğıdın ziyan olmasına izin vermezdi.
Torunu günün birinde "Kapıcı bile bunları saklamıyor, biz onlardan fakir miyiz" diye sordu.
Sabriye Hanım yüzüne yayılan gülümsemeyle cevap verdi:
"Hayır Allah'a şükür biz fakir değiliz, ama ülkemiz müsriflik yapacak kadar da zengin değil."
Sabriye Hanım bunu söylediğinde sene 1970'lerin ortasıydı.
Artık o paketler ve ipler kalmadı. Sabriye Hanım en azından poşetleri saklayarak ülkesi adına tutumlu olmaya devam etti.
Milli Eğitim Bakanlığı kayıtlarına göre Sabriye Hanım 1936'da öğretmenliğe başladı ve 33 yıl aralıksız çalıştı.
Böyle yazınca çok anlamlı olmuyor.
Sabriye Hanım öğretmenliğe başladığında Çankaya'da 1'inci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal oturuyordu. Şimdi 11'inci Cumhurbaşkanı devrindeyiz.
Marka giymek için kredi kartı limitiyle yaşayanların, 60 ay vade ile ikinci arabayı alanların, 12 ay vade ile illa lüks bir yerde tatil yapacağım diyenlerin, yani sadece tüketerek mutlu olacağını sananların devrinde..
Sabriye Hanım öğretmenliğe başladığı yıllarda sadece gazeteler vardı.
Sonra radyo, sonra tek kanallı TRT yılları, en sonunda da çok kanallı devirler başladı.
Sabriye Hanım'ın kaçırmamak için çaba gösterdiği bir dizi ya da Seda Sayan hayranlığı olmadı.
Sabriye Hanım sadece "Ajans" saatlerini kaçırmadı.
Eskiden her gün Sabah ve Hürriyet okurdu.
Emin Çölaşan işten kovulduğu günden beri Hürriyet'e kırgındı, öyle de öldü.
Yatmadan önce Kuran okurken sadece kendi yakınları için değil dağdaki askerler için de dua etti.
Başbakan' ın Avrupa Birliği ile en sert müzakereleri gerçekleştirdiği gün Kaynana Semra'nın reyting rekoru kırdığı, insanların dizideki aşkları kendi hayatlarından bile daha fazla önemsedikleri bir ülkede Sabriye Hanım'dan öğreneceklerimiz bitmiş olabilir mi?
Deniz Baykal, Sabriye Hanım'ın öğretmenlik yaptığı okuldaki talebelerden biriydi.
Aynı Baykal şimdi siyasetin en yaşlı genel başkanı.
Sabriye Hanım herkese kızar, eder. bir Deniz Baykal'a laf söyletmedi, söyleyene de kızdı. "Eski talebene torpil yapıyorsun" diye takılanlara "Eski talebem olmasının önemi yok, o Mustafa Kemal'in partisinin genel başkanı" dedi.
Yere tükürene, kaldırımda sümkürene, sigarayı yere atanlara sokağa çıkabildiği zamanlarda hep kızdı.
Kızdığı zamanlarda sesi her zamankinden daha dinç ve tok çıktı...
Sabriye Hanım aslen Uşaklıdır.
Bir iyi tarhana sermekle övünür, bir de hem öğretmen hem de Kuvvacı olan babasıyla...
Son zamanların da bir de "Kardelen öğretmenlerle" övündü, onlar için de dua etti.
Ben de Sabriye Hanım ile övünüyorum yani canım ananemle...
Her 10 Kasım'da yılların yorgunluğu vurmuş bacaklarını zorlayarak ayağa kalkan, sandalyede oturarak namaz kılması için bin bir güçlükle ikna edebildiğim ananem.
Cumhuriyet'in ilk kardelenlerinden biri o.
Bu pazartesi sabahı okullar açılırken o son nefesini verdi.
Rahat uyu benim canım ananem...
Fatih Altaylı ile gelmişti. Fatih'le Haber Türk'e gitti. Orda yapamamış. Ayrıldı. Sesi çıkmaz oldu. Düne kadar.. Sabah gazeteye geldiğimde Yasemin mailini önüme koydu. Ben de köşeme koydum.
***
Bilmem hatırlar mısınız? Eskiden bir kısmı rengârenk, bir kısmı düz beyaz paket ipleri vardı.
Sabriye Hanım, Kalamış'taki evinin mutfağında o paketleri uğraşa uğraşa açar, ne ipin ne de kâğıdın ziyan olmasına izin vermezdi.
Torunu günün birinde "Kapıcı bile bunları saklamıyor, biz onlardan fakir miyiz" diye sordu.
Sabriye Hanım yüzüne yayılan gülümsemeyle cevap verdi:
"Hayır Allah'a şükür biz fakir değiliz, ama ülkemiz müsriflik yapacak kadar da zengin değil."
Sabriye Hanım bunu söylediğinde sene 1970'lerin ortasıydı.
Artık o paketler ve ipler kalmadı. Sabriye Hanım en azından poşetleri saklayarak ülkesi adına tutumlu olmaya devam etti.
***
Milli Eğitim Bakanlığı kayıtlarına göre Sabriye Hanım 1936'da öğretmenliğe başladı ve 33 yıl aralıksız çalıştı.
Böyle yazınca çok anlamlı olmuyor.
Sabriye Hanım öğretmenliğe başladığında Çankaya'da 1'inci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal oturuyordu. Şimdi 11'inci Cumhurbaşkanı devrindeyiz.
Marka giymek için kredi kartı limitiyle yaşayanların, 60 ay vade ile ikinci arabayı alanların, 12 ay vade ile illa lüks bir yerde tatil yapacağım diyenlerin, yani sadece tüketerek mutlu olacağını sananların devrinde..
***
Sabriye Hanım öğretmenliğe başladığı yıllarda sadece gazeteler vardı.
Sonra radyo, sonra tek kanallı TRT yılları, en sonunda da çok kanallı devirler başladı.
Sabriye Hanım'ın kaçırmamak için çaba gösterdiği bir dizi ya da Seda Sayan hayranlığı olmadı.
Sabriye Hanım sadece "Ajans" saatlerini kaçırmadı.
Eskiden her gün Sabah ve Hürriyet okurdu.
Emin Çölaşan işten kovulduğu günden beri Hürriyet'e kırgındı, öyle de öldü.
Yatmadan önce Kuran okurken sadece kendi yakınları için değil dağdaki askerler için de dua etti.
Başbakan' ın Avrupa Birliği ile en sert müzakereleri gerçekleştirdiği gün Kaynana Semra'nın reyting rekoru kırdığı, insanların dizideki aşkları kendi hayatlarından bile daha fazla önemsedikleri bir ülkede Sabriye Hanım'dan öğreneceklerimiz bitmiş olabilir mi?
***
Deniz Baykal, Sabriye Hanım'ın öğretmenlik yaptığı okuldaki talebelerden biriydi.
Aynı Baykal şimdi siyasetin en yaşlı genel başkanı.
Sabriye Hanım herkese kızar, eder. bir Deniz Baykal'a laf söyletmedi, söyleyene de kızdı. "Eski talebene torpil yapıyorsun" diye takılanlara "Eski talebem olmasının önemi yok, o Mustafa Kemal'in partisinin genel başkanı" dedi.
Yere tükürene, kaldırımda sümkürene, sigarayı yere atanlara sokağa çıkabildiği zamanlarda hep kızdı.
Kızdığı zamanlarda sesi her zamankinden daha dinç ve tok çıktı...
***
Sabriye Hanım aslen Uşaklıdır.
Bir iyi tarhana sermekle övünür, bir de hem öğretmen hem de Kuvvacı olan babasıyla...
Son zamanların da bir de "Kardelen öğretmenlerle" övündü, onlar için de dua etti.
Ben de Sabriye Hanım ile övünüyorum yani canım ananemle...
Her 10 Kasım'da yılların yorgunluğu vurmuş bacaklarını zorlayarak ayağa kalkan, sandalyede oturarak namaz kılması için bin bir güçlükle ikna edebildiğim ananem.
Cumhuriyet'in ilk kardelenlerinden biri o.
Bu pazartesi sabahı okullar açılırken o son nefesini verdi.
Rahat uyu benim canım ananem...