HINCAL ULUÇ'TAN ŞOK SUÇLAMALAR: MESLEKTAŞLARIM BENİ PİÇ GİBİ ORTADA BIRAKTI!
Hıncal Uluç patenti kendisine ait "Kutsal ittifak Medyası"nın "Şike'ye" nasıl göz yumduğunu yazdı. "Meslektaşlarım beni piç gibi ortada bıraktı" diyen Uluç kendisine yapılanlar için iki gazeteciyi de tanık olarak gösterdi.
Sevgili kardeşim İbo (Vatan Spor Müdürü İbrahim Seten) günlerdir beni arıyor. Geri dönmüyorum. Çünkü niye aradığını biliyorum ve ona verecek yanıtım yok..
Vatan, ben tatilde iken bir Şike Dosyası açtı. İtalya'daki şike davasının müthiş sonuçları Türkiye'yi de etkilemişti. Bu havada yayına girdi. Anlatılanlar arasında yeni bir şey yoktu. Yazılanları herkes biliyordu. Ama Vatan gene de müthiş bir iş yapıyor ve adeta şunu soruyordu:
"İtalya'daki davayı hayran hayran izleyenler, kararlara alkış tutanlar, hemen hepsi bilinen, çoğu belgeli bütün bu olaylar ülkemizde olurken ne yaptınız?.. Niye yeri göğü inletmediniz?.. Bunlar birer birer örtbas edilirken niye sustunuz?.. Siz ne iki yüzlü insanlarsınız?.."
Bu kampanya sırasında İbo da bir yazı kaleme aldı ve içlerinde benim de bulunduğum birkaç ismi yazıp "Çok şey biliyorsunuz, bildiklerinizi açıklayın"a davet etti.
Acı acı güldüm..
Bu ülkede ne geldiyse bildiklerini açıklayanların başına geldi, bugüne dek.. Bilinenleri yapanların değil..
En canlı örneği.. Fenerbahçe Başkanının Büyük Kulüp'te spor müdürleri ve Fenerli yazarlarla yediği yemekler ve sonrasında kapalı odalarda yaptığı toplantıları bana anlatan İbo'yla Altan Tanrıkulu idi..
Bu toplantılardan söz ettiğimde, Türkiye Spor Yazarları Derneği anında bir tehdit bildirisi yayınladı.
"Yazdıklarını kanıtla yoksa hakkında her türlü yasal yola gideriz."
Türk basını Başbakan'dan başlayarak en ağır ithamlar altında iken kılını kıpırdatmayan bir medya kuruluşunun bu sebebini gayet iyi bildiğim saldırısına karşı dostlarımdan hareket bekledim. Umdum ki olayları bana anlatanlar, İbolar, Altanlar kaleme sarılır, "Esat Efendi, Esat Efendi, bu toplantılar yapılmıştır, biliyoruz" derler..
Kimseden çıt çıkmadı..
Bildiklerimi yazdığım için meslekdaşlarımca suçlandım, meslekdaşlarım beni piç gibi ortada bıraktılar.. Bıraktılar da ne oldu?. Ben böyle şeylere alışığım. Eskilerin deyişi ile bir kulağımızın arkası kaldı. Tek başıma, dimdik ayakta durmayı öğrendim.
Şimdi İbo'nun çağrısına uyacak, konuşacağım.. Tüm o şikeleri yapanlar yataklarında rahat uyurken, ben mahkemelerde sürüneceğim..
Hadi canım sende!..
Kutsal İttifak medyası iş başında..
"KUTSAL İttifak medyası" dediğimde kızıyorlar..
İtalya olaylarından sonra, ülkemizde de bir şike histeryası başladı. Ne kadar yaralı, geçmişteki suskunluğundan utanan varsa, birer birer ortaya atılıyor.. Sözde vicdanlar temizlenecek.
Medyam bir günah keçisi, bir şamar oğlanı buldu..
Ali İpek .. Denizlispor Başkanı.. Çırpınıyorlar ki, İpek mahkum olsun. Denizli küme düşsün..
Olayların kaynağında akli durumu şüpheli birinin kendi eli ile medyaya ulaştırdığı, ertesi gün de gene bizzat yalanlandığı bir faks var. Hepsi bu..
Ama Denizli ve başkanına karşı Haçlı Seferi açılmış durumda..
Ayni günlerde Ersun Yanal, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın talimatı ile asbaşkanı Hamdi Akın'ın Ankaragücü'ne teslim ettiği 300 bin doları futbolculara nasıl dağıttığını itiraf etmişken.. (Hepsi gazetelerde yazıldı ve tekzip edilmedi bugüne dek, ben uydurmuyorum.) Ersun kargaların kahkaha atacağı bir senaryo ile minareyi kılıfına uydurmaya çalıştı. Efendim para maçtan sonra ona teslim edilmiş. Öfkeden deliye dönmüş. Dönünce de paraları imza karşılığı futbolculara dağıtmış.
Bu olay üzerine satır yok. Ne haber, ne yorum, ne üzerine gitme..
Zamanında Fener'den gelen bu teşvik primini Cafer açıkl
Vatan, ben tatilde iken bir Şike Dosyası açtı. İtalya'daki şike davasının müthiş sonuçları Türkiye'yi de etkilemişti. Bu havada yayına girdi. Anlatılanlar arasında yeni bir şey yoktu. Yazılanları herkes biliyordu. Ama Vatan gene de müthiş bir iş yapıyor ve adeta şunu soruyordu:
"İtalya'daki davayı hayran hayran izleyenler, kararlara alkış tutanlar, hemen hepsi bilinen, çoğu belgeli bütün bu olaylar ülkemizde olurken ne yaptınız?.. Niye yeri göğü inletmediniz?.. Bunlar birer birer örtbas edilirken niye sustunuz?.. Siz ne iki yüzlü insanlarsınız?.."
Bu kampanya sırasında İbo da bir yazı kaleme aldı ve içlerinde benim de bulunduğum birkaç ismi yazıp "Çok şey biliyorsunuz, bildiklerinizi açıklayın"a davet etti.
Acı acı güldüm..
Bu ülkede ne geldiyse bildiklerini açıklayanların başına geldi, bugüne dek.. Bilinenleri yapanların değil..
En canlı örneği.. Fenerbahçe Başkanının Büyük Kulüp'te spor müdürleri ve Fenerli yazarlarla yediği yemekler ve sonrasında kapalı odalarda yaptığı toplantıları bana anlatan İbo'yla Altan Tanrıkulu idi..
Bu toplantılardan söz ettiğimde, Türkiye Spor Yazarları Derneği anında bir tehdit bildirisi yayınladı.
"Yazdıklarını kanıtla yoksa hakkında her türlü yasal yola gideriz."
Türk basını Başbakan'dan başlayarak en ağır ithamlar altında iken kılını kıpırdatmayan bir medya kuruluşunun bu sebebini gayet iyi bildiğim saldırısına karşı dostlarımdan hareket bekledim. Umdum ki olayları bana anlatanlar, İbolar, Altanlar kaleme sarılır, "Esat Efendi, Esat Efendi, bu toplantılar yapılmıştır, biliyoruz" derler..
Kimseden çıt çıkmadı..
Bildiklerimi yazdığım için meslekdaşlarımca suçlandım, meslekdaşlarım beni piç gibi ortada bıraktılar.. Bıraktılar da ne oldu?. Ben böyle şeylere alışığım. Eskilerin deyişi ile bir kulağımızın arkası kaldı. Tek başıma, dimdik ayakta durmayı öğrendim.
Şimdi İbo'nun çağrısına uyacak, konuşacağım.. Tüm o şikeleri yapanlar yataklarında rahat uyurken, ben mahkemelerde sürüneceğim..
Hadi canım sende!..
Kutsal İttifak medyası iş başında..
"KUTSAL İttifak medyası" dediğimde kızıyorlar..
İtalya olaylarından sonra, ülkemizde de bir şike histeryası başladı. Ne kadar yaralı, geçmişteki suskunluğundan utanan varsa, birer birer ortaya atılıyor.. Sözde vicdanlar temizlenecek.
Medyam bir günah keçisi, bir şamar oğlanı buldu..
Ali İpek .. Denizlispor Başkanı.. Çırpınıyorlar ki, İpek mahkum olsun. Denizli küme düşsün..
Olayların kaynağında akli durumu şüpheli birinin kendi eli ile medyaya ulaştırdığı, ertesi gün de gene bizzat yalanlandığı bir faks var. Hepsi bu..
Ama Denizli ve başkanına karşı Haçlı Seferi açılmış durumda..
Ayni günlerde Ersun Yanal, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın talimatı ile asbaşkanı Hamdi Akın'ın Ankaragücü'ne teslim ettiği 300 bin doları futbolculara nasıl dağıttığını itiraf etmişken.. (Hepsi gazetelerde yazıldı ve tekzip edilmedi bugüne dek, ben uydurmuyorum.) Ersun kargaların kahkaha atacağı bir senaryo ile minareyi kılıfına uydurmaya çalıştı. Efendim para maçtan sonra ona teslim edilmiş. Öfkeden deliye dönmüş. Dönünce de paraları imza karşılığı futbolculara dağıtmış.
Bu olay üzerine satır yok. Ne haber, ne yorum, ne üzerine gitme..
Zamanında Fener'den gelen bu teşvik primini Cafer açıkl