HINCAL ULUÇ UÇTU! "TRABZON'UN OYNADIĞI FUTBOL BARCELONA'NIN BİLE HARCI DEĞİL!"
Trabzonspor'un Inter'i yenmesi Hıncal Uuç'u mest etti. "Barcelona'nın bile harcı değil" diyen Uluç şaşırttı...
MEDYARADAR - Trabzonpor'un Inter'i İtalya'da yenmesi Hıncal Uluç'u da uçurdu. Trabzonspor'un özellikle ikinci yarıda oynadığı futbolu öve öve bitiremeyen Uluç, "böylesine bir futbol Barcelon'nın bile harcı değil" dedi.
İşte Hıcal Uluç'un yazısından ilgili kısım...
Barcelona değil, Trabzon!..
Milli takım dahil, son yıllarda bir Türk takımının bu kadar mükemmel bir futbol oynadığını görmedim.. Hatta bir dünya takımını da görmedim..
Futbol deyince, hemen herkesin aklına Barcelona geliyor. Bitmez tükenmez paslar yaparak rakibi, bu arada benim gibi anlamsız pas seyretmekten hoşlanmayan seyirciyi de bıktıran Barcelona..
Trabzon, maçın ikinci yarısında o Barcelona'yı da gölgeleyen bir futbol ortaya koydu..
Mucizeydi.. Neden?..
Ne ligin ilk maçında Manisa önünde, ne de İnter deplasmanının ilk yarısında böyle bir futbolun izi, ihtimali yoktu.. Ne olduysa devre arasında oldu..
Büyüye, sihire inansam, "Trabzonlu futbolcuların omuzlarına bir sihirli değnek dokundu" derim..
Öylesi..
Cezası dolayısıyla maçı tribünden izleyen Şenol Güneş ve kenardan yöneten Ünal Karaman, ne söylediler ve anlattılarsa, ikinci yarıda futbol anlayışı tamamen değişmiş bir takım gördük sahada..
Trabzon tıpkı Barcelona gibi, bol pas yaparak, ayağa oynayarak, topu koruyor, durmadan top peşinde koşan rakibini yoruyor ve dakikalar geçtikçe sinirlenmesine ve paniklemesine sebep oluyordu.
İkinci yarının onuncu ve otuzuncu dakikaları arasında tam bir kedi fare, ortada sıçan oyunu izledik.
Durmadan yana ve geriye oynayan zevksiz Barcelona'dan farkı.. Trabzon çok daha zorunu yapıyordu. Dar ve kalabalık alanda, çok hızlı, çok tempolu paslaşıyor ve topu çok hızlı hücuma aktarıyordu.
Bu futbolu seyretmek, insana bıkkınlık, gına değil, tam tersine müthiş bir keyif ve heyecan veriyordu.
Trabzon orta sahasının göbeğinde daha önce ne adını duyduğum, ne dikkatimi çeken, muhteşem bir adam vardı.. O futbolun beyni, komutanı, yöneteni.. Zokora..
Tüm futbol yorumcularına sormak isterim.. Bu maçtaki Zokora'ya 10 vermezseniz eğer, bu not kim için saklanır, neden?.
Ön libero gibi akın kesiyor, müthiş bir oyun kurucu olarak, geriden çıkan topları topluyor ve dağıtıyordu.
Top bir Trabzonlunun ayağına geldi mi, ötekiler, müthiş bir hızla, sağa sola atak yapıp, boş kalıyor ve topu rahatça almaya hazır oluyorlardı.
Top, İnterliler şaşkın koşuştururken, şimşek hızıyla bu boş adamlardan birine geliyor, Trabzon'un hızı devam ettiğinden, bu yeni adam da, topu ayni hızla çıkaracak bir başka Trabzonluyu rahatça buluyordu.
Trabzon "Topsuz oyun"un nasıl oynandığı konusunda da bir şov yapıyordu.. İlk yarıda yedi korner kazanan, 14 hücum atağı yapan, nerdeyse tüm 45 dakikayı Trabzon yarı alanında geçiren İnter, ikinci yarıda topu bulamaz, göremez hale geldi ve Trabzon bu müthiş 30 dakika dolarken, ilk kornerini kazandı. Savunma oyuncuları ilk defa, bu korner sayesinde İnter ceza alanına girdiler.. Halil'in muhteşem volesi direkte patlayıp bizlere "Ah" çektirirken, Trabzon sağbeki Celustka pozisyonun içinde kaptığı topa, çaprazdan ve üç kişinin arasından akıl boyutlarını çok aşan bir "Akıl vuruşu" yaptı.
Maçın son bölümüne imza atan isim ise, harika kurtarışlar yapan Tolga oldu..
"Bir maçı her zaman takım kazanmaz. Bazen de kaleciler imza atarlar" diyenler de haklı çıktılar..
Her Türk takımı, her dünya takımını yenebilir. Defalarca yendi de..
Bu o kadar şaşılacak bir şey değil..
Ama özellikle ikinci yarıdaki o futbolu oynamak?..İşte o Barcelona dahil, kimsenin pek harcı değil..
İşte asıl bu sebeple..
Trabzon'u kutluyorum. Trabzon'la gurur duyuyorum.. Trabzon'a teşekkür ediyorum. Şenol ve Ünal Hocaları, bize böyle bir futbol seyrettirdikleri, dünyanın gözlerini bir kez daha Türkiye'ye çevirttikleri için alınlarından öpüyorum..
Bu futbol, tam antrenör işi çünkü..
Hıncal Uluç/Sabah