HINCAL ULUÇ; "PALALI'YA GÖRE ÖYLE, BALBAY'A GÖRE BÖYLE HUKUK OLMAZ"

Sabah yazarı Hıncal Uluç, Bülent Arınç'ın sözlerinden yola çıkarak asıl garipsenmesi gereken olayı yazdı

Asıl garipsenmesi gereken..

Eli palalı adamın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması büyük tepki gördü. Muhalif çevreleri geçin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da "Ben de çok garip karşıladım" dedi..

Oysa, Arınç dahil, bu ülkede yaşayan, demokrat, adalete, hukuka, insan haklarına inanan herkesin Palalı'nın tutuksuz yargılanması kararını "Normal" karşılaması gerekirdi..

Türkiye'de garip olan şey, "Palalı"nın serbest kalması değil, halkın oyları ile seçilmiş, sandıktan çıkmış, ama bir türlü hücreden çıkamamış Mustafa Balbay'ın 4 yıl 126 gündür (Yazının yazıldığı an itibarıyla) tutuklu, son 366 gündür de hücrede olmasıdır.

Balbay'ın simgesi olduğu Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda Anayasa Mahkemesi Başkanını bile rahatsız eden uzayan tutuklamalara itirazımız yıllardan beri "Masumiyet Karinesi"ne dayanıyor..

Yani, "Hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı çıkana kadar herkes masumdur" kuralı.. Masum olan birini, adeta mahkummuş gibi senelerce içerde tutmak ve adeta ceza vermiş gibi olmak, İnsan Haklarıyla bağdaşır mı?. Yarın bu insan beraat ederse, çalınan yıllarını ona geri vermek mümkün mü?.

Onu yıllarca içerde tutan yargıçlar olarak yarın "Beraat" kararı verebilir misiniz?. O zaman kamuyu geçin, vicdanınıza hesap verebilir misiniz?. O zaman uzayan tutukluluk önce yargıcın kendisini, yani kararını etkilemez mi?.
Kanun koyucu tutuklama koşullarını belirlemiş..
Kaçma ihtimali olması, delilleri karartma tehlikesi olması, delil toplamanın bitmemiş olması..

Bunların hangisi Balbay için geçerli?.
Ama Balbay 4 yıl 126 gündür, mahkum.. Sözcüğü doğru seçtim.. Tutuklu değil, "Masum mahkum" Balbay!..
Şimdi Mustafa Balbay için ileri sürdüğüm, savunduğum, inandığım Masumiyet Karinesi, Palalı için niye geçerli olmayacak?.
Herkese ve her duruma göre değişen ilke olur mu?.

Palalı'nın kaçma ihtimali var mı?. Yok!. Delilleri karartma ihtimali var mı?. Yok!. Delil toplanması devam mı ediyor?. Hayır!..
Palalı için kesinleşmiş bir mahkeme kararı var mı?. Yok!.. Yani.. Öyle bir karar çıkana kadar masum.. Tıpkı Balbay gibi..
O zaman davası görülür.. Mahkum olursa, cezasını çeker.. Hak budur, Adalet budur, Vicdan budur.. Ama herkes için budur..
Palalı'ya göre "Öyle", Balbay'a göre "Böyle" hukuk olmaz..

"Tutuksuz yargılama" kararı veren tüm yargıçları, insan haklarına saygıları, hukuka inançları, adalete bağlılıkları için alkışlamalı, "Tutuklu Yargılama" kararı verenleri, ısrarla ve inatla sorgulamalıyız.. Ve de bunu yaparken "Tutarlı" olmalıyız..
İnsanları "Bizden olanlar" ve "Ötekiler" diye ikiye ayırmadan..
Çünkü öyle bir ayrım yoktur!.
Çünkü insanların "Bizimkiler" ve "Ötekiler" diye ayrıldığı yerde insan hakları yoktur, demokrasi yoktur, özgürlük yoktur!.

Hıncal Uluç'un yazısının tamamı için tıklayın