Hıncal Uluç İstanbul Belediyesi'ni topa tuttu: Gaflet ve hıyanet içinde!

İstanbul Maslak'taki İTÜ Ayazağa metro istasyonunda bir kişi, yürüyen merdivenlerin basamaklarının kopması sonucu oluşan boşluğun içine düşmüştü.

İstanbul Maslak'taki İTÜ Ayazağa metro istasyonunda çalışma nedeniyle kapatılan yürüyen merdivenleri kullanmak isteyen bir kişi boşluğa düşmüştü.

Bu olayı bugünkü köşesinde Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç kaleme aldı. Hıncal Uluç, “Canımız kimlere emanet bakar mısınız?” başlıklı yazısında “Maslak'ta evine gitmek için Metro'ya inmek istemiş, vatandaş M. Ali Eriç.. Ve yürüyen merdivene yürümüş.. Merdivende o sırada zaten bir yığın insan daha var. Bu sırada merdiven çökmüş. Kaçan kurtulmuş. Eriç, çöken boşluğa düşmüş. Uzun uğraşlarla itfaiye kurtarmış. Talihli(!) Eriç bir kol kırığıyla kurtarmış. Tabii, depresyon, psikolojik durum bizde konu bile edilmez. Neyse..” ifadelerini kullandı.

“Olay üzerine İstanbul Belediyesi hemen bir resmi açıklama yaptı.. Aynen alıyorum” diyen Hıncal Uluç açıklamayı şöyle aktardı:

“.. bakımı yapılan yürüyen merdivenin önündeki tehlike uyarı tabelasını dikkate almayan bir vatandaşın, yürüyen merdivene bindiği..’ Yani, ölümden dönen vatandaşı anında suçlu ilan ediyor, çöken merdivenin sahibi belediye.. Şimdi bu yazıya eklediğim fotoğrafa bakın..”

İşte o fotoğraf:



“DERHAL İYİ BİR AVUKAT BUL PARASINDAN KORKMA”

Hıncal Uluç şu eleştirileri yöneltti: “Çökme tehlikesi olduğu için bakıma alınmış ya.. Ölüm tehlikesi için Vatandaşı ‘Uyaran(!)’ merdiven başı levhası aynen bu.. Kazadan sonra haber yapan Kanald Anahaber muhabiri ve arkasındaki o müthiş levhayı ekrandan çektim. ‘Bu ekipman ..../..../ 201..., ..../..../201... tarihleri arasında bakım çalışması nedeniyle servis dışıdır. Anlayışınızı dileriz.’ Yani Bedii Faik Ağabeyim gibi, bu kamu açıklamasını yazan ve yayanlara, Türk Ceza Kanunu'na göre suç sayılmayan bütün küfürleri etmek isterim. Yahu, tarih yerleri doldurulmamış, sanki orda senelerce durmak ve icap ettiğinde o tarihler doldurulmak üzere konmuş gibi duran ve sadece yürüyen merdivenin (O da levha doldurulursa) işaret edilen günlerde çalışmadığını ifade eden bu levhada ‘Dikkat!. Ölüm tehlikesi’ uyarısı var mı?. O da yetmez.. O yolu keseceksin zincirle. Üzerine de kuru kafa koyacaksın.. ‘Dikkat!.. Ölüm Tehlikesi’ yazacaksın ki millet, yürümese de, ‘Ben kendim inerim’ diye zincirden atlayıp merdivene girmesin. Belediye resmen, alenen, gaflet, hatta hıyanet içinde vatandaşlarına.. M. Ali Eriç kardeşim.. Derhal iyi bir avukat bul. Parasından korkma.. Belediye öder onun masrafını.. Tazminat davası aç. Maddi.. Kaça mal olduysa bu kırık sana.. Hastane masrafları ve çalışmadığın günlerdeki kaybın..

..Ve de manevi.. Sende bıraktığı ruhsal izler.. Mesela bir daha yürüyen merdivene binememek.. Metro fobisi.. Avukatın bu işleri benden iyi bilir.”

“YA DA İSTANBUL'DA HÂKİMLER VAR MI, BİZ ONU GÖRELİM!..”

“Aç davanı ve görelim bakalım, resim basanlara 1 milyon lira ceza veren Türk Mahkemeleri, bu gaflet, dalalet ve olası ‘Çoklu cinayet’ için, kaç milyona(!) karar verecek!.” diyen Uluç yazısını şöyle sonlandırdı:

“Sana bir şey diyeyim mi?. Bu iş Amerika'da başına gelse, en az 5 milyon dolar bugün cebindeydi. Mahkemede 10 milyon kazanmayasın diye, evinde seni bulacak Belediye avukatı, 5 milyonluk çekle uzlaşma teklif edeceği için..

Bu davayı aç, M. Ali Eriç!.

Aç da ibret olsun Belediye'ye..

Ya da İstanbul'da hâkimler var mı, biz onu görelim!..”

İŞTE O GÖRÜNTÜLER: