Hıncal Uluç Hürriyet'in yeni başyazarını topa tuttu: Size nasıl inanacağız?

Sabah yazarı Hıncal Uluç, Hürriyet'in Başyazarı Osman Müftüoğlu'na kaleme aldığı bir yazısı üzerinden yüklendi.

Hürriyet gazetesi Türkiye'nin en eski basın kuruluşlarından.

Bir dönem haberleri ve tirajıyla önder olan, ancak son dönemde büyük tiraj kayıpları yaşayan Hürriyet gazetesinde bir ilk daha yaşandı.

1948 yılında yayın hayatına başlayan Hürriyet gazetesinde ilk kez gazeteci olmayan biri başyazar oldu.

Gazetenin genel yayın yönetmeni Ahmet Hakan, tıp doktoru olan Profesör Osman Müftüoğlu'nun başyazar olduğunu ilan etti.

Sabah yazarı Hıncal Uluç, Hürriyet'in çiçeği burnunda başyazarını bugünkü köşe yazısında topa tuttu.

Uluç, Hürriyet başyazarı Osman Müftüoğlu'nu, "Başlangıçta yaptığım uyarıda, 'Aksırık, hapşırık ve burun akıntınız varsa korkmayın' diye bilgilendirip, bu belirtilerin koronavirüs enfeksiyonlarına değil, bildik nezle ya da soğuk algınlığına işaret ettiğini söyledim.Yanılmışım." sözleri üzerinden eleştirdi.

Doktorların böyle günlerde her kelimesini doğru seçen ve okurlarını paniğe sevk etmeden, telaşlandırmadan, evhama ve endişeye sokmadan yönlendiren uzman olduğunu belirten Uluç, "Bunu Tıp Fakültelerinde öğretmediler mi, size?." diye sordu.

İşte Uluç'un bugünkü yazısından "Peki, size nasıl inanacağız, Bay Müftüoğlu?." başlıklı o bölüm:

Dikkat buyurun.. Bilerek "Bay" dedim.. "Doktor" değil.. Çünkü ona "Doktor" demek içimden gelmedi.
Koronavirüs ile en büyük mücadeleyi insanın kendi bağışıklık sistemi sağlıyor.
Bunda herkes ittifak halinde.. Cümle tıp dünyası.. Tabii, Bay Müftüoğlu da..
Bağışıklık sistemimizin yukarda kalması için, moralimiz de yüksek olmalı, değil mi?.
Bunda da dünyanın en ünlü doktorları ittifak halinde..
Peki moralimiz nasıl yüksek kalacak, günümüz Türkiyesi ortamında?.
Gazeteler ve köşe yazarları "Koronavirüs"ü siyaset malzemesi yaparlarken, mesela muhalefet gazeteleri, sırf iktidar yıpransın diye, "Felaket" manşetleri atarken, dünyada bu virüse karşı en iyi mücadele veren ülkelerin başında geldiğimizi gösteren istatistiklere rağmen, "Alınan tedbirler yetersiz" diye kıyamet koparılırken, bazı köşe yazarları tam da bu birlik, beraberlik günlerinde, panik yaratmak ve iktidarı yıpratmak için sonumuzun yaklaştığını ilan ederken, ekranlarda yan yana dizilmiş ve gazete köşelerine kurulmuş bir takım Ünlü (!) doktorlar birbirlerine, hatta kendilerinin iki gün evvel söylediklerine zıt fikirler ileri sürerken, insanın morali nasıl yüksekte kalır!.
Uzmanlar bas bas bağırıyor.
"Başı ağrıyan hastaneye koşuyor.
Hastaneler tıklım tıklım dolu.. Hem de virüsle dolu. Mecbur kalmadıkça, emin olmadıkça hastaneye gitmeyin. Doktorunuzu arayın." Biraz mantıklı düşünürseniz, bunda büyük gerçek payı olduğunu görürsünüz.
Ama o Büyük(!) doktorlar, her gün yeni bir belirti açıklayıp, zaten evham içinde boğulan milleti yeni telaşlara, hatta paniğe sürüklüyorlar..
İşte ünlüler ünlüsü, Hürriyet'in baş uleması Bay Müftüoğlu'nun son yazısından satırlar..
"Başlangıçta yaptığım uyarıda, 'Aksırık, hapşırık ve burun akıntınız varsa korkmayın' diye bilgilendirip, bu belirtilerin koronavirüs enfeksiyonlarına değil, bildik nezle ya da soğuk algınlığına işaret ettiğini söyledim.
Yanılmışım." Peki ya şimdi de yanılıyorsan Bay Müftüoğlu!.
Her mevsim değişikliklerinde, özellikle de ilk ve son baharlarda artan nezle ve soğuk algınlığına yüz binler, belki de milyonla yakalanır ve ayakta geçirirken, şimdi o milyonları telaşlandırmak, hastanelere koşturmak ve zaten yoğun, zaten bitkin sağlık çalışanlarının yükünü katlamak, sadece nezle olan insanları, koronavirüsün kol gezdiği hastanelere gitmeye adeta teşvik etmek, nasıl Tıp Adamlığı oluyor..
Yazınızın sonunda, zaten kendiniz bu sözünüzü geri alıyorsunuz.
"Eğer ateş, boğaz ağrısı, öksürük varsa.." Yani eğer, koronavirüsün bilinen, kabul edilen üç belirtisi "Ateş, boğaz ağrısı ve öksürük varsa, hapşırık da, aksırık da, burun akıntısı da ciddiye alınması gereken işaretler.." Yani, "Ateş, boğaz ağrısı ve öksürük yoksa, hapşırık ve aksırık tek başına belirti değil.." Yani.. Ey, Bay Müftüoğlu, yani eski bildiklerimize yeni bir şey eklemediğinizi yazınızın son satırında itiraf ediyorsunuz.. Tabii o yazıyı son satırına kadar okuyan olursa..
Çünkü..
"Bir Uyarı/ Hapşırık ve aksırık da pas geçilmemeli" başlığını görür görmez, ilk vasıta ile kendilerini hastaneye atmadıysa paniklettiğiniz insanlar..
Doktor, böyle günlerde her lafını, her cümlesini değil, her kelimesini doğru seçen ve okurlarını paniğe sevk etmeden, telaşlandırmadan, evhama ve endişeye sokmadan yönlendiren "Uzman"dır.
Bunu Tıp Fakültelerinde öğretmediler mi, size?.
Siz koronavirüsü boş verin Bay Müftüoğlu.. Ertuğrul Özkök, "Yaşlı mı, orta yaşlı mı", oturun ona karar verin de, sevgili dostumun içi rahat etsin..