"HINCAL ULUÇ HİÇ BİR ZAMAN ARKADAŞIM OLAMAZ!"

"Hıncal Uluç benim hiçbir zaman arkadaşım olmadı, meslek büyüğümdür, abimdir o kadar."

Aşktan bahsederken bu kadar çok gülmemiştim hayatım boyunca! Yazdığı aşk ve ilişki yazıları Hüseyin Avni Danyal tarafından 'Dumanaltı Aşklar' adıyla oyunlaştırılan Selahattin Duman ile Sevgililer Günü'nü Akşam'dan Elif Aktuğ'a anlattı..

Sevgililer Günü, aşk, evlilik ve cinsellik üzerine sohbet ettiğim gazeteci-yazar Selahattin Duman, iki saat sonunda beni darmaduman etti! Erkeklerde kızdığım şeylere artık kızmamam gerektiğini düşünüyorum, hatta erkeklere hak vermeye başladım, kadınlara ve kendime tahammülüm yok. Yaşasın erkekler, hatta yaşasın 50'sini geçen erkekler...

- Hiçbir 14 Şubat'ta sevgilinize çikolata almışlığınız, mumlu, kalpli, kırmızı balonlu, romantik ortamlarda bulunmuşluğunuz var mı?
(Gülüyor) Ben normal bir insanım öyle şeyler yapmam, 14 Şubat'ı ısrarla görmezden geliyorum. Aslına bakarsan benim özel günlere karşı alerjim vardır. Yılbaşı, bayram, kabotaj bayramı, anlamam! Hayatı her gün keyifle yaşarım, mutluyum ve zevk alıyorum. İşimden, sosyal çevremden, hobilerimden dolayı zaten iyi yaşıyorum, her gün Sevgililer Günü gibi bana. O yüzden bu tür ritüellere hiç ihtiyaç duymuyorum. Bu ritüellerin çok ticari olduğunu düşünüyorum.

- Siz görmezden geliyorsunuz ama bir hediye bekleyen olmadı mı sizden?
(Gülüyoruz) O beklenti içinde olanlar eleniyor daha ilk baştan.

KADINLAR ERKEKLERİ HER AN TEST ETMEK İSTİYOR
- Bir çiçek de almaz mısınız?
Başka gün jest yaparım. Doğum günlerini de ciddiye almam. Bu günleri kadınlar, erkekleri test etmek için kullanıyorlar. Erkekleri her an test etmek istiyorlar. Bakalım ne yapacak diye bekliyorlar. Maddi, manevi olarak ne yapacak, kapasitesi nedir, görecekler bu sayede. Sevgililer Günü'nde çıkan ilanlara bakar eğlenirim, birbirlerine neler yazmışlar bakarım. Yazı yazma refleksi de yok bazılarının, güzel bir dörtlük bulurlar. Bunu ilan verirler veya günü gelince cepten mesaj atarlar.

- Erkekler bunu yaparak kadını mutlu ettiğini mi sanıyor?
Erkek bunu bir askerlik gibi, vatani görev gibi yapar. Yemin ederim mecburi hizmettir, içinden gelerek karısına hediye alan erkek görmedim. Yeni sevgiliysen anlarım, yeni başlamıştır ilişki, durup dururken bir jest yapamıyorsundur, Sevgililer Günü bahane olur. Ama 24 yıllık karına ne alacaksın, ne mesajı vereceksin? Erkeklerin yüzde 99,9'u bu olayı mecburiyetten yapar, buna inanın.

- Evlilik yıldönümü?
Neden kutlansın ki? Kadın yeniden doğar evlenince ama erkeğin bitkisel hayata başladığı gündür. Erkeğin resmi ölüm tarihidir. Sonra fiziki ölüm gelir yavaş yavaş.

- Niye evleniyorsunuz o halde?
Erkekler evliliğe skor gözüyle bakar. Kavramla bile alakadar olmaz, evlilikle kadın ilgilenir. Akıllı kadın, erkek maç seyrederken televizyonla arasına girmeyen kadındır, erkek sadece bunu ister. Kadın öyle değil kadın evliliğe hazır, düşünüyor, seçiyor... Erkeklerin sadece çiftleşmek için çektikleri çileye bakın! Erkek için kadın sürekli yatak malzemesidir. Erkeğin algısında bu var. Siz çok güzel bir kadınsınız, bir erkek sizi beğendi diyelim, kafasında yüzde 90 sizi yatakta istihdam etme algısı vardır.

- Nasıl yani, evlilik için 'yatakta istihdam' mı dediniz?
(Gülüyoruz) Bunlar gerçek, diyelim bir delikanlı bir kızla çıkıyor. 'Hadi yatalım' dese kız yatmaz ki! Çevre, sosyal şartlar, ahlak anlayışı müsait değildir. Rahat bir kızsa yatar o ayrı ama kızların çoğu canının istediğini yapamaz. Kız yatmak istese, erkek ev bulamaz! Otel pahalı gidemezsin. Evlenince evde bir tane yatak var ve akşam yan yana yatacaksınız. Yatakta istihdam etmekten kastım buydu. Beğendiği, bir zaman flörtü olan kadın evlendikleri zaman bir skor garantisidir.

- Evliliğe 'Her zaman sevişebilirim' diye mi yanaşıyor erkek?
Canım istediği zaman sevişirim, benim karım değil mi? Benim mülkiyetimde değil mi, diye düşünür erkek. O yüzden de erkeğin nikahtan sonra bütün cıvataları gevşer, başlar dökülmeye. Azıcık kendine özen gösteriyorsa, evlenince gaz çıkartmaya başlar çekinmeden! Kadın öyle yapmaz, çok pasaklı değilse hijyenine dikkat eder, eline ayağına dikkat eder. Kadın da salmış ve naylon çorapla açık terlik giyiyorsa yapacak bir şey yoktur, kadın da adamı sallamıyor demektir.

- Erkeklere acıdım birden, haksızlık etmiyor musunuz kendinize?
Hayır asla, acınacak mahluklarız biz. Erkek başına bir bela gelmeden evliliğin kıymetini anlamaz, bir kayba uğrarsa ancak kadının kıymetini anlar.

BEYNE KAN GİDİNCE ANLAŞILIR KADININ DEĞERİ
- Erkek, kadının kıymetini kötü bir şey olunca mı anlayacak, biz de bekleyecek miyiz aklı başına gelsin diye?
Bir erkeğin kadın kıymeti anlaması 50'sinden önce mümkün değil. Testosteron düşecek, beyne kan gidecek ancak öyle anlar kadının kıymetini. Evliliği çok başarılı diye düşünen erkek, karısı kaçınca şaşırır kalır. Algılayamaz tehlikeleri, her şeyi veriyorum diye düşünmektedir ama kadın mutlu değildir. Kadın kimlik ve kişilik sahibiyse, parası varsa veya canına tak etmişse çeker gider. Adam kalakalır; kadın boşanmayı da planlar. Uzun uzun düşünür boşanmadan önce.

- Nerede hata yapıyoruz da erkekleri idare edemiyoruz biz kadınlar?
Kadının bir hatası şu, sevgili seçerken, koca seçerken en iyisini istiyor ya; bakıyor hepsi aynı. Dört dörtlük adam yok, 'Ben de bunu seçerim adam ederim' diyor. Böylece kadının bitmek bilmeyen eğitmenlik görevi başlıyor.

- Kadınların bunu yapmaktan dolayı mutlu olduklarını sanmıyorum.
Evliliklerde kadının 45'lerinde delirmesinin sebebi, oğlanın sınıfta çakmasıdır. En sonunda der ki 'Bu hayvanın eğitilme ihtimali kalmadı'. Ama yıllarca dener bunu.

- Bizler deli değilsek eğer bunu erkeğin iyililiği için yapıyoruz sanırım...
(Gülüyoruz) Hem de nasıl! Dikkat et, kadınlar evlenince ilk iş olarak erkeğin çevresindekileri elemeye başlar. Önce arkadaşlar sepetlenir, ilerde kocasını azdıracakları eler. Kendi arkadaşlarıyla ve ailesiyle başka ve güvenli bir hayat oluşturur. Erkeği kuşatır, erkek bunu algılamaz, o tuttuğu takımın o hafta ne yaptığının derdindedir. Kadın bunu planlı olarak yapar. Bazı erkek buna uyabilir, bunun bir kolaylık olduğunu algılayabilir.

- Anlattıklarınızdan sonra artık aşktan bahsetmek istemiyorum!
Demokrasiyi ve özellikle de kendi ilişkilerimizdeki demokrasiyi bile beceremiyoruz. Bizim memlekette yaşayanların aşk algısı ne olacak?

- Kandile denk geliyor Sevgililer Günü, bir açıklama yapıldı Diyanet'ten, ne diyeceksiniz?
Eski takvime göre belirleniyor kandiller, bir dönem sonra Kurban Bayramı da 14 Şubat'a denk gelebilir. Diyanet'ten gelen açıklamayı ve tavırlarını hoş buldum, 'İki güzel gün bir araya gelmiş, tadını çıkartın' demişler.

İnkar yiğidin kalesidir
- Erkek aldatırken yakalansa bile neden itiraf etmez, edemez?
İnkar yiğidin kalesidir. Salakçadır ama inkar eder. Etmelidir de. Erkek aldattı ve yakalandı diyelim, hem de çok bariz biçimde. Kabul edersen kadının kişiliğine en büyük haksızlıktır, hakarettir, aşağılamadır yaptığın. İnkar, kadına değer verdiğini söylemesidir erkeğin. Aklı başında erkek itiraf etmez, kadına 'seni alenen aşağılıyorum' demektir bu.

- Niye aldatıyor, madem inkar edecek?
Aldattı işte, erkek aldatır.

- Aldatmayan erkek var mıdır acaba merak etim!
Vardır tabii. Aldatmaya meyillidirler. O arada biri çıkar karşısına bir de bununla yatayım der. Belli bir yaştan sonra ancak kadınlar arasında fark olmadığını anlar ve yapmaz. Bana yakışmaz diyen erkek de vardır.

- Hayret ama!
Doğal bir şey bu, bana kızma canım; ben savunmuyorum ki sana cevap veriyorum.

- Erkek, kadın kendisini aldatmaz sanıyor?
Kadınlar akıllı oldukları için çok da güzel aldatırlar. Kadın aldatıyorsa bunda erkeğin suçu vardır, eğer çok özel bir durum yoksa kadın kolay kolay yapmaz. Ama erkek aldatıyorsa bunda kadının suçu yoktur. Erkek aldatıyorsa yüzde 90 haksızdır, kadın aldatıyorsa yüzde 90 haklıdır. Kadının sebepleri çoktur, erkek için öyle değil.

25 yıldır G noktası arıyoruz
- Okumuş kızlar çocuk yapmasın diye yazmıştınız?
Çünkü 'indigo çocuk' diye bir kavram çıkarttı okumuş kadın, ne olacak indigo çocuktan; nedir o öyle? Ne olacak yani, senin çocuğun bu, ancak babasına benzeyecek, o kadar. Sıfat verince çocuk farklı mı olacak sanıyorlar?

- Okumuş kadında başka neye tahammül edemiyorsunuz?
Ben astrolojiden bahseden insan için aptal diye düşünürüm. Melek terapisi diye bir şey uyduruyorlar şimdilerde, çok eğleniyorum. Dilbaz kadınların elinde bu işler. Kadın dergileri yapanlar, kadın köşe yazarları hep hüküm verirler. 3 günlük yazar bu böyledir deyiveriyor. Tam 25 yıldır G noktası arıyoruz biz. Sizin Duygu Asena'nız çıkardı bunu başımıza.

- Sizin arkadaşınız Hıncal Uluç da Sevgililer Günü'nü sardı başımıza o halde!
Hıncal Uluç benim hiçbir zaman arkadaşım olmadı, meslek büyüğümdür, abimdir o kadar.

Kadının kendi mantığı vardır onunla tartışılmaz
- Kadınları anladınız mı en sonunda?
Çok iddialı laf olur. İyi tanımak mümkün değil, herkes farklıdır. Ben ne yapmamak gerekir diye öğrendim. Samimi olacaksın onlara, kendileriyle ilgili detayların düşünülmesinden çok hoşlanıyorlar. Güzel bir kadınla evlisin, yanına gelen bir başka güzel bir kadın var diyelim. Bileceksin ki yanındaki kadın tırnaklarını çıkarmıştır ve gergindir. Ona göre davranacaksın. Kıyaslamayacaksın kimseyle.

- Erkek ne ister?
Erkekler kendi standartlarına uygun kadın ister, ondan başkasına bakmasın, fazla bir şey istemesin ister.

- Erkeğe neden 'Neredesin' diye sorulmaz?
Kadının statüsü sağlam değil ki? Kadın sağlamsa sorar, gücü varsa sorar hesabını, neden sormasın.

- Kadınla tartışan erkek nasıl duruma düşer?
Tavukla tartışan solucan gibidir kadınla tartışan erkek. Kadınla tartışılmaz, planı vardır ne diyeceği bellidir. Sen orada konuşursan batarsın. Bir olay yaşandı diyelim, bir hata yaptı erkek; 30 yıl geçer aradan kadın tüm detaylarıyla hatırlar olayı.

- Bunu yapan erkekler de var!
Normal bir erkek zekası böyle olmaz. Öyle bir erkekse kadın onu derhal boşasın, ondan hayır gelmez. Erkek kılığında bir kadındır. Detayları hatırlamak kadına özgüdür. Kadınla tartışılmaz, onların ters mantığı vardır. Anlayamazsınız. Ne hayata ne mantığa uyar ama kadına uyuyordur bir şekilde.

ELİF AKTUĞ / www.aksam.com.tr