Hıncal Uluç, Cumhurbaşkanı'ndan cezaların artmasını istedi
Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç, koronavirüs tedbirlerine uymayanlara verilen cezaların yetersiz olduğunu söyleyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrıda bulundu.
Hıncal Uluç bugün "İmdat Cumhurbaşkanım!.. İmdaaaatttt!.." başlığı ile kaleme aldığı yazısında, günlerdir dile getirdiği koronavirüs cezalarınının arttırılması konusunda Cumhurbaşkanı'na çağrıda bulundu.
"Sayın Cumhurbaşkanım, İşinizin ne kadar yoğun olduğunu en iyi bilenlerdenim, ama bildiğim bir şey daha var.. En basit sorunlar bile ancak siz el atarsanız çözülüyor.. Çaresiz kaldım, bağışlayın.." diyerek yazısına başlayan duayen gazeteci, "Bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Kovid kurallarını ihlal etmenin cezasını, "önleyici, engelleyici" düzeylere çıkarmaz, "10 güne kadar zorlama hapsi" cezasını, can yakacak para cezalarının yanına eklemezseniz, ramazan 15'te tüm İstanbul'u hapsetmek zorunda kalacaksınız.. Peki bizim günahımız ne olacak o zaman?. Kurallara uyan uygar vatandaşların suçu ne olacak ki, hapsolacağız?." diyerek cezaların daha caydırıcı olmasını talep etti.
Hıncal Uluç'un yazısının ilgili bölümü şöyle;
Sayın Cumhurbaşkanım,
İşinizin ne kadar yoğun olduğunu en iyi bilenlerdenim, ama bildiğim bir şey daha var.. En basit sorunlar bile ancak siz el atarsanız çözülüyor.. Çaresiz kaldım, bağışlayın..
Ramazan'ın ilk 2 haftasını içeren "yarı kapanma" konuşmanızı ekrandan izledim. Dünyanın en zor kararlarından birini almak ve açıklamak zorunda kalmanın üzüntüsü gözlerinizden okunuyordu..
Sadece bahşişle geçinen milyonlarca insanı ilgilendiren, kafe, restoran, eğlence yerlerinin kapanması ne demekti, mesela?.
Aslında herkes tüm kapanma beklerken, halkınızdan destek bekleyerek "yarım kapanma"yı denemek zorunda kaldığınızı anlattınız..
"Maske, Mesafe ve Temizlik kesin şart.. Toplantı kesin yok" dediniz.. "Bunlara uyarsanız, 15 günlük kapanma sonunda rakamlar düşer. O zaman daha da gevşetiriz. Ama yapmazsanız rakamlar yükselir, bu defa 'tam kapanma' kararı almak zorunda kalırız!."
Ve daha o sözlerinizin izi kulaklardan silinmeden, dün sabahki gazetemden gene kocaman kocaman resimlerle haber..
İstanbul Maltepe'de kostümlü parti vermiş sosyal medya ünlüleri.. Komşular gürültüden şikâyetçi olunca, polis basmış. Basmış ne yapmış?. Elindeki yasal cezayı kesmiş.. Adam başı 3 bin 150 lira..
Daha üç gün önce yazdım baştan koca bir yazı..
"Bu komik cezalarla Kovid salgını ÖN-LEN-MEZ!!!"
"Ceza bedel ödetmek için değil, suçun işlemesini önlemek için verilir" dedim.. "Bu komik cezalar, bu şımarık zengin çocuklarını kesmez" dedim.. "Bu toplantılar sürer, Kovid de yayılmaya devam eder" dedim, Sayın Başkan..
Ne Adalet, ne İçişleri, ne de Sağlık Bakanı'nız umursadı.. İşte 15 günlük yarı kapanmada, dünya Kovid listelerinin başında giden İstanbul'da durum.. Bu durum İstanbul'un neden salgın rekortmeni olduğunu da açıklıyor..
Sayın Başkan,
Bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Kovid kurallarını ihlal etmenin cezasını, "önleyici, engelleyici" düzeylere çıkarmaz, "10 güne kadar zorlama hapsi" cezasını, can yakacak para cezalarının yanına eklemezseniz, ramazan 15'te tüm İstanbul'u hapsetmek zorunda kalacaksınız.. Peki bizim günahımız ne olacak o zaman?. Kurallara uyan uygar vatandaşların suçu ne olacak ki, hapsolacağız?.
Bahşişle yaşayan yüz binler ne olacak?.
"İmdat" Cumhurbaşkanım!. İmdat!."
En ağır cezaları koyun.. "Maske takmamaya 50 bin lira para, 10 gün hapis cezası olur mu" diyemez kimse..
"Takarsan ceza SIFIR!. Ne korkuyorsun o zaman" dersiniz, olur biter, bir!.
İkincisi.. Kovid'in sonunda "ÖLÜM" var.. Yani salgını yayma suçunun hukuktaki adı "Cinayete tam teşebbüs!." O zaman 10 gün zorlama hapsi "Af" gibi kalır, Sayın Başkanım!.