''HINCAL AĞABEY ASLINDA HAKLI, AMA ...!''

Dünkü Sabah'ta Hıncal Uluç üstat yine müthiş yazılarından birini döktürmüş, ancak ...

Hıncal Ağabey aslında haklı, ama...

Dünkü Sabah’ta Hıncal Uluç üstat yine müthiş yazılarından birini döktürmüş. Cengiz Semercioğlu ile bana da hafif yollu dokundurmuş: ’Cevabı medyamızdan geldi... Hem de en önde gelen, en aklı başında olan kalemlerden... Cengiz ve de Ali Saydam gibi bir iletişim, bir PR uzmanı hem de ne alaylar ettiler, Ayda ve Mesut’a sahiplenenlerle...’

Hıncal Ağabey haklı... Şöhrete ulaşan birilerinin Türk olduklarının birdenbire farkına varmamızı da yadırgıyorum; birdenbire Türk olduklarını hatırlayanları da...

Haydar Paşa’nın gelini diye getirilip Türkiye basınına kakalanan porno yıldızlarını da kendimizden sayamıyorum, kendileri Türk falan olmadıkları halde paçalarına asılıp, ’Sen Türk’sün!’ diye tepindiklerimizi de.
Biz magazin ve spor basınımızla ona sırnaştıkça o ’Düşün yakamdan kardeşim ben Alman’ım!’ diye ayak direyen Mehmet Scholl mesela...

***
Mesut Özil de Güney Afrika’da kendisine Türk olmasıyla ilgili bir soru sorulduğunda net bir şekilde ’Ben Alman’ım!’ diye kestirip atmıştı ya... Neyse...

Mesut ’Real Madrid’de oynayan ilk Türk olmaktan gurur duyuyorum’ dememiş. Gazeteler orada. Mesut hariç herkesin gurur duyduğuna dair kaynak var... Mesut’a gazetecilik jargonunda ’süjestif’ (yönlendirici) denilen türde bir soru yöneltilmiş: ’Real Madrid gibi dünyanın en büyük kulüplerinden birine gelen ilk Türk futbolcusun. Senin gibi genç Türk futbolculara bir tavsiyen var mı?’ (Cevap sorunun içinde yani...)
Mesut, fazla gaza gelmemiş,’Çalışın, inancınızı koruyun ve rüyalarınızı asla terk etmeyin’ gibi ’jenerik’ bir yanıtla geri dönmüş. Hepsi bu... Gurur duyuyorum, falan yok yani. Biz onu da uyduruyoruz (Bkz. Milliyet)... Ayrıca neden olsun?.. Bugüne kadar birçok sıkı takımlarda oynarken Türk olarak gurur duyup duymaması umurumuzda olmadı da, şimdi mi birden merak eder olduk?..

Ne deseydi Mesut. ’Rahat bırakın beni. Ben sadece orada doğmuşum. Bütün alt yapım, eğitimin, her şeyim Alman. Ben Alman’ım’ mı deseydi ya da Werder Bremen’de oynadığı günlerde Alman ZDF TV’sindeki bir programda kendisine ’Bir Türk olarak attığınız golden dolayı sevinçli misiniz?’ diye sorulduğunda, ’Hayır aslen Türk değilim, Kürt’üm ve Kürtlüğümle gurur duyuyorum’ dediği noktaya mı dönseydi?.. Scholl benzer bir şey yaptı. Mesut efendi çocuk, yapmadı. Aslında hiç de önemli değil... Messi acaba aslen nereli ola ki?..

***
Hıncal Ağabey haklı olarak ve çok yerinde bir yorumla Türk lobisi meselesine bağlamış konuyu...

’Ermeni lobisi var, Rum lobisi var, Yahudi lobisi var, ama Türk lobisi yok... Niye yok?.. Ana vatanları dışında yaşayan Ermeni, Rum ve Yahudi kadar Türk de var, dünyaya yayılmış oysa’ diyor ve devam ediyor:

’Dış Türklerle ilgilenen, onlara sahiplenen, vatandaşlıklarını değiştirseler bile, kan, akrabalık, memleket bağlarını ayakta tutan, hele üçüncü ve sonraki kuşaklara iyice sahiplenen organizasyonlar yaparsak, dış Türkler pasaportlarını değiştirseler bile anavatanla gönül bağlarını sürdürürlerse, onların yaşadıkları ülkeler, çalıştıkları kurumları yönetenler Türkiye aleyhine karar verirken iki kez düşünürler’ gibisinden laflar etmiştik...
... Ali, Ayda ve Mesut’a sahiplenmeyi ’Aşağılık kompleksi’ olarak vasıflandırdı... (Ben birdenbire sahiplenmeye başlamamızı tabii ki yadırgıyorum...)
Şimdi bakın Cengiz ve Ali kardeşlerim, bakın ve anlayın, nasıl, hem de nasıl yanılıyorsunuz?..
Charles Aznavour, Fransız’dır. Son zamanlarda İsviçre vatandaşıdır. Ama Ermeni’dir.
Woody Allen, Steven Spielberg Amerikalı’dırlar, ama Yahudi’dirler.
Spiro Agnew, hatta Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı’dır, ama Rum’dur. Pete Sampras, Amerikalı’dır, ama Rum’dur...
Bunun için işte dünyada Ermeni, Rum ve Yahudi lobisi, hem de büyük baskı unsurları olarak vardır...
Oysa Türk lobisi yoktur. Çünkü Aydaları, Mesutları, Mehmetleri biz Türk kabul etmeyiz...’


***
Üstadın yazısında saydığı bütün yabancı isimler, kendi etnik kökenlerini her zaman, ilk günden son güne sahiplenip öne çıkarırlar. Ya bizimkiler? Hani, Hıncal Ağabey’in son derece yerinde bir tespitle örnek verdiği, Galatasaray’ın yeni transferi Arnavut diye lanse edilen Türk asıllı futbolcu Cana da dahil... Biz birden onları hatırlamaya başlarız. Bir noktada haklısın Hıncal Ağabey, o insanların etnik kökenlerinin yerleşik devletleri de ilk günden onlara sahip çıkarlar...

Gelelim çözüme...
Çözüm bizce kamu diplomasisinde... Devlet diplomasisinde değil. Ya da ’Ona sahip çıkın, buna sahip çıkın’ diye yapınmakta hiç değil... Daha yeni kurmayı akıl ettiğimiz Kamu Diplomasisi Koordinasyon Kurulu’nun adam gibi çalışmasında çözüm... İngilizce’siyle ’wishfull thinking’de bizimkiyle ’temenni’ ya da ’hüsnü kuruntu’da değil; planlı programlı bir şekilde ülke markasını, kültürüyle değerleriyle yönetmekte... Aynen gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi...
Belki bu noktada buluşuruz Hıncal Ağabey, ne dersin?

Ali SAYDAM / AKŞAM