HİÇBİRİ BU KADAR AYRINTILI YAZMADI!... AKSİYON DERGİSİ MEDYA-SİYASET SAVAŞINI ENİNE BOYUNA YAZDI!...

Konunun temeli, Türkiye'deki medyanın sahiplik yapısında yaşanan ciddi dönüşüme kadar uzanıyor. Hep konuşulan medya-siyaset-ticaret üçgeninden bahsediyoruz.

Türkiye'nin tam da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün tarihî Ermenistan ziyaretine kilitlendiği gün patladı olay. İki ülke ilişkileri açısından bir ilkin ve bölge açısından da çok önemli bir dış politika gündeminin yaşandığı gün, Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin Güngören Gençlik Kolları kongresinde yaptığı konuşmada, Doğan Medya Grubu sahibi Aydın Doğan'a çok sert eleştiriler yöneltti.

Başbakan'ı bu kadar öfkelendiren, bir süredir Doğan Grubu gazetelerinde manşetlerden inmeyen Almanya'daki Deniz Feneri Derneği davası ve iddianamesiyle ilgili haberlere adının karıştırılmasıydı. Haberlerde Başbakan'ın dernekten para aldığı imalarına yer veriliyordu.

Erdoğan bu iddialara karşılık hodri meydan dedi ve karşı atağa geçti: "İspatlayamazsanız ahlaki değerler noktasında nasibini almamış birisisiniz."

Bununla da yetinmedi, bu haberlerin Doğan Grubu'nun yasal olmayan ticari taleplerine olumlu cevap vermediği için yazılıp çizildiğini söyledi, somut örnekler eşliğinde...

Hilton arazisinde plan tadilatı izni, Ceyhan'da rafineri projesi ve CNN Türk'ün karasal yayın talebi gibi...

Türkiye çok tanıdık bir kavgayı yeniden yaşıyor şimdi.

Bu meseleyi iyi anlayabilmek için, sadece güncel tartışmayı izlemek yeterli değil. Konunun temeli, Türkiye'deki medyanın sahiplik yapısında yaşanan ciddi dönüşüme kadar uzanıyor. Hep konuşulan medya-siyaset-ticaret üçgeninden bahsediyoruz. Başbakan'ın Güngören konuşması, bu üçlü sacayağından kaynaklanan sorunların göstergesiydi aslında. Konu, bir medya patronunun talepleri; ama talep edilenler, medyaya ait işler değil!

İŞ ADAMLARININ MEDYAYA GİRİŞİ

Gelinen noktayı analiz edebilmek için iş adamlarının medya sektörüne girişini ele almak gerekiyor. Gazetecilikte Bab-ı Âli dönemi yaşanırken, medya patronlarının mesleği de gazetecilikti. Hürriyet'in eski sahibi Simavi ailesi ile Milliyet'in eski patronu Karacan ailesi, bir zamanların efsane gazetesi Tercüman'ın kurucusu Kemal Ilıcak, bunların en meşhurları. Medya sektörünün 'Bab-ı Âli' diye anıldığı zamanlar durum böyleydi; ancak 80'lere gelindiğinde tablo değişmeye başladı. Dışa açılan ve zenginleşen Türkiye'de, iş adamları için iki yeni sektör gözde hâle geldi: finans ve medya. Bazı iş adamları hem basın hem de banka patronu olma yarışına girdi. Aydın Doğan ismini de o dönemde duydu kamuoyu.

Bugün Türkiye'deki medya iktidarının temsilcisi konumundaki iş adamının yükselişi, kurucusu olduğu vakfın internet sitesinde şöyle anlatılıyor: "1936 Gümüşhane Kelkit doğumlu Doğan, 1956-60 yılları arasında İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi'nde okurken ticarete atıldı. Nakliyecilik, müteahhitlik, otomobil, ticari araç, iş ve inşaat makineleri gibi değişik sektörlerde ticaret yaptı. 1961'de ilk şahsi şirketini kurdu. 1970'e kadar şirket toptan ticaret alanında varlık gösterdi. 1974'te yeni şirketi ile sanayi alanına adım attı. 1974'ü izleyen yıllarda İstanbul Ticaret Odası Meclis ve Yönetim Kurulu Üyeliği'ne, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği'ne seçildi. 1979'da Milliyet Gazetesi'ni devralarak basın ve yayıncılık dünyasına girdi."

Aydın Doğan'ın medyaya girişi, medya-siyaset-ticaret ilişkilerindeki kırılmanın da başlangıcıdır aynı zamanda. Onun öncesinde de medyaya dışarıdan girmiş patron örnekleri var elbette; ama onların etkisi sınırlıydı. Yeni Sabah Gazetesi sahibi Safa Kılıçlıoğlu, mensucat işinden basına girm