HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ GÖSTERMEK ŞİDDETTİR! DURAN ADAM İLK KEZ KONUŞTU!
#duranadam Erdem Gündüz, Taksim'de 8 saat durarak yaptığı eylemi anlattı.
Radikal’den İpek İzci’ye konuşan Erdem Gündüz amacını ve başından geçen olayları anlattı.
İşte o röportajın bir kısmı;
Durma eylemi yaptığınız günden bu yana hiç konuşmadınız. Sonra ne oldu da karar değiştirdiniz?
Eylemi yaptığım gece, birkaç haberciyle görüştüm. Orada halk da vardı, neyi, niçin yaptığımı anlatmıştım. Niyetim bir daha konuşmamaktı çünkü konuştukça dediklerim başka yöne evrilecek, başka türlü yansıtılacaktı. Ama karar değiştirdim çünkü artık bu iftiralar can güvenliğimizi tehdit etmeye başladı. Alper (birlikte türban eylemi yaptığı arkadaşı Alper Alpözgen) ile bazı medya kurumlarında fotoğraflarımız kırmızı daire içinde... ‘Bu yapmıştır’ şeklinde...
Tehdit mi ediliyorsunuz?
Hedef gösteriliyoruz. Zaten hakkımızda bu tarz haber yapan ve bunları tekzip etmeyenleri dava edeceğiz.
Eylem gecesi ‘Medyaya tepki göstermek için yaptım’ demiştiniz. Siz söyleyin; hangi medya?
İşte bu soruyu bekliyordum: Günler boyunca penguen belgeseli gösteren medya, Beşiktaş’ı öyle bir gösterdi ki orada hiçbir şey olmamış gibiydi... İş araçları geldi, ‘Yeni yol yapacağız’ diye taşları söktü ama bu, ‘Protestocular taşları söktü’ diye yansıtıldı. Camide seks yaptılar, bira şişesiyle gittiler gibi haberler de cabası. Şimdi ben size asıl şiddeti söyleyeceğim: Sokakta hiçbir şey olmamış gibi göstermek bir şiddettir! Orada barikatlar yapılmış, 100 kişi yaralanmış ve sen ertesi gün sokakları temizleyip reklam panolarını ve trafik işaretlerini yeniden düzenleyip hiçbir şey olmamış gibi gösteriyorsan yaptığın şey bir vahşettir! İşte ben bu medyaya tepki gösteriyorum. Sadece bu da değil, gözaltına alınmadım ama alındığım yazıldı. Kaan diye bir ev arkadaşımın videosu çıktı, onu haber yaptılar, halbuki öyle bir ev arkadaşım hiç olmadı. 50 tane ‘duranadam’ diye Twitter hesabı açılmış, öyle bir hesabım yok, o isimle hesap açacak kadar megaloman değilim. Orada yazanları haber yaptılar, inanılmaz hikâyeler dolaşıyor hakkımda.
Ajan olduğunuzu iddia edenler bile oldu.
Evet, Avusturya Konsolosluğu’na üç defa uğradı demişler. CV’me bakarsanız Bosna-Hersek, İtalya, Sırbistan, Karadağ, Viyana ve Amerika’da sanat ve eğitim amaçlı bulunduğumu görürsünüz. Birilerinin kalkıp da üç defa Avusturya Konsolosluğu’na başvurdu demesi, insanları başka yöne sevk etmekten başka bir şey değil. Ya da CIA ajanıymışım, başka bir iddia Sırbistan Tiyatrosu Devlet Sanatçısı’ymışım. Madem devlet sanatçısıyım da neden oraya gitmek için kendi cebimden para ödedim? ‘Şöhret olup para kazanmak istiyor’ diyorlarmış, bir kere modern dansta hiçbir şekilde para yok. Para olsaydı ben ‘Türkiye’de bir Sanat Konseyi var mı?’ diye sormazdım. Bu benim son işlerimden biri... Bağımsız bireysel çalışan sanatçıları destekleyen bir kurum var mı? Kültür Bakanlığı’na 2007’den beri bireysel başvuru yapamıyorsunuz. Buradaki kültürle ilgili olarak devletin ne yaptığını da sorguluyor bu iş. Kültür Bakanlığı’nın işi sadece halı, ebru, hat, halkoyunları mı? Tabii ki bunlar da desteklensin ama işi sadece bunlar değil. Dedim ya, ‘Her türlü ayrımcılığa karşıyım’ diye, nedeni var yani: Modern dansa destek yok! Biraz bakmak lazım, ne diyorum, ne yapıyorum?
Durarak eylem yapmaya karar verdiğiniz an?
DİSK ve KİSK meydana gelecekti, hatırlarsınız, ama polis engelledi ve gelemediler. Ve ben o sırada İstiklal’deydim. İnsanlar korkmaya başladı çünkü çok fazla polis vardı. Şunu düşündüm: Doğan Haber Ajansı’nın Taksim’i gören bir ofisi var ve mutlaka beni görecekler. Gittim, durmaya başladım. 1 ya da 2 saat sonra polis geldi. DHA’dan da biri geldi. Çantamı 3 kere kontrol ettiler ben ayakta dururken.
Sonra?
Bir süre sonra polis maskesini taktı, kalkanları aldı ve bize doğru yaklaştı. Ben 3 adım geri çekildim. Sonra biraz daha bekledim ki aslında o sayede etrafım açıldı. Ama polisler yürümeye devam edince ben eylemi tamamen bıraktım. Bir dakika daha dursaydık gaz atacaktı.
Ayakta dururken yanınızdakilerden neler duyuyordunuz?
Mesela 13-14 yaşında bir çocuk beni güldürmeye çalışıyordu, sonra biri geldi: “Bak o bir eylem yapıyor, onu rahat bırak, o senin de özgürlüğün için yapıyor bu eylemi” dedi. Yani anlayan anlıyor. Çocuk gitti ama tekrar geldi; dedi ki: “Polis bana dedi ki onu hareket ettir bakalım.” Ben polisi suçlamıyorum, polis de çok zeki olmak zorunda değil, yanlış bir karar vermiş olabilir o an. Ya da çevik kuvvet yanımdan geçiyordu sürekli, biri çok yakınımdan geçti mesela.
Taciz etti yani?
Evet ama yani hiçbir şey olmamış gibi davranan polisler de vardı.
Bu kadar olay olacağınızı tahmin etmiş miydiniz?
Ben bir bireyim, ben giderim, başkası gelir. Burada asıl konuşulması gereken direnenler... 19-20 gün direndiler, çocuk, yaşlı demeden... 15-20 yaş arası, daha önceden herhangi bir hükümeti tanımayan kişiler direndi, asıl olay olan onlar bence.
Sekiz saat boyunca aklınızdan neler geçti?
‘Ey Türk gençliği!’ geçti. Benim için orda bir umut vardı ve ben o umudu devam ettirdim. Evet, eylemi bitirdim çünkü kimsenin yaralanmasını istemedim. Bir can daha kaybedilecekse, biri daha yaralanacaksa benim orada eylemi devam ettiriyor olmamın anlamı yoktu. Cana değer verilmeyen yerde ben yokum! Hayat inattan daha önemlidir. Başbakan inat etti, ‘Oraya kışla yapacağız’ dedi. Eğer o inat dört kişinin ölümüne sebep oluyorsa, bunu sorgulamak lazım. Bu dört canın hesabını vermek lazım.
‘Maçı çeviren adam’ ifadesine ne diyorsunuz? İnsanlar zorla parkın dışına çıkarılmıştı, çadırlar toplanmıştı. Tam umutlar kesilmişken sizin eyleminiz başladı.
Ben herhangi biriyim, ben durmasam, belki başka biri duracaktı...
Hafife mi alıyorsunuz kendinizi?
Hayır, ama hafife almadığım asıl şey gençler. Bu ülkenin gençlerine sonuna kadar güveniyorum.
Ne kadar politiksiniz?
Duruşumda çok politiğim, ne yaptığımı, neden yaptığımı biliyorum. İlk gün dedim: “Hükümetin istifa etmesi yetmez. Bütün sistem değişmeli.”
RÖPORTAJIN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
İşte o röportajın bir kısmı;
Durma eylemi yaptığınız günden bu yana hiç konuşmadınız. Sonra ne oldu da karar değiştirdiniz?
Eylemi yaptığım gece, birkaç haberciyle görüştüm. Orada halk da vardı, neyi, niçin yaptığımı anlatmıştım. Niyetim bir daha konuşmamaktı çünkü konuştukça dediklerim başka yöne evrilecek, başka türlü yansıtılacaktı. Ama karar değiştirdim çünkü artık bu iftiralar can güvenliğimizi tehdit etmeye başladı. Alper (birlikte türban eylemi yaptığı arkadaşı Alper Alpözgen) ile bazı medya kurumlarında fotoğraflarımız kırmızı daire içinde... ‘Bu yapmıştır’ şeklinde...
Tehdit mi ediliyorsunuz?
Hedef gösteriliyoruz. Zaten hakkımızda bu tarz haber yapan ve bunları tekzip etmeyenleri dava edeceğiz.
Eylem gecesi ‘Medyaya tepki göstermek için yaptım’ demiştiniz. Siz söyleyin; hangi medya?
İşte bu soruyu bekliyordum: Günler boyunca penguen belgeseli gösteren medya, Beşiktaş’ı öyle bir gösterdi ki orada hiçbir şey olmamış gibiydi... İş araçları geldi, ‘Yeni yol yapacağız’ diye taşları söktü ama bu, ‘Protestocular taşları söktü’ diye yansıtıldı. Camide seks yaptılar, bira şişesiyle gittiler gibi haberler de cabası. Şimdi ben size asıl şiddeti söyleyeceğim: Sokakta hiçbir şey olmamış gibi göstermek bir şiddettir! Orada barikatlar yapılmış, 100 kişi yaralanmış ve sen ertesi gün sokakları temizleyip reklam panolarını ve trafik işaretlerini yeniden düzenleyip hiçbir şey olmamış gibi gösteriyorsan yaptığın şey bir vahşettir! İşte ben bu medyaya tepki gösteriyorum. Sadece bu da değil, gözaltına alınmadım ama alındığım yazıldı. Kaan diye bir ev arkadaşımın videosu çıktı, onu haber yaptılar, halbuki öyle bir ev arkadaşım hiç olmadı. 50 tane ‘duranadam’ diye Twitter hesabı açılmış, öyle bir hesabım yok, o isimle hesap açacak kadar megaloman değilim. Orada yazanları haber yaptılar, inanılmaz hikâyeler dolaşıyor hakkımda.
Ajan olduğunuzu iddia edenler bile oldu.
Evet, Avusturya Konsolosluğu’na üç defa uğradı demişler. CV’me bakarsanız Bosna-Hersek, İtalya, Sırbistan, Karadağ, Viyana ve Amerika’da sanat ve eğitim amaçlı bulunduğumu görürsünüz. Birilerinin kalkıp da üç defa Avusturya Konsolosluğu’na başvurdu demesi, insanları başka yöne sevk etmekten başka bir şey değil. Ya da CIA ajanıymışım, başka bir iddia Sırbistan Tiyatrosu Devlet Sanatçısı’ymışım. Madem devlet sanatçısıyım da neden oraya gitmek için kendi cebimden para ödedim? ‘Şöhret olup para kazanmak istiyor’ diyorlarmış, bir kere modern dansta hiçbir şekilde para yok. Para olsaydı ben ‘Türkiye’de bir Sanat Konseyi var mı?’ diye sormazdım. Bu benim son işlerimden biri... Bağımsız bireysel çalışan sanatçıları destekleyen bir kurum var mı? Kültür Bakanlığı’na 2007’den beri bireysel başvuru yapamıyorsunuz. Buradaki kültürle ilgili olarak devletin ne yaptığını da sorguluyor bu iş. Kültür Bakanlığı’nın işi sadece halı, ebru, hat, halkoyunları mı? Tabii ki bunlar da desteklensin ama işi sadece bunlar değil. Dedim ya, ‘Her türlü ayrımcılığa karşıyım’ diye, nedeni var yani: Modern dansa destek yok! Biraz bakmak lazım, ne diyorum, ne yapıyorum?
Durarak eylem yapmaya karar verdiğiniz an?
DİSK ve KİSK meydana gelecekti, hatırlarsınız, ama polis engelledi ve gelemediler. Ve ben o sırada İstiklal’deydim. İnsanlar korkmaya başladı çünkü çok fazla polis vardı. Şunu düşündüm: Doğan Haber Ajansı’nın Taksim’i gören bir ofisi var ve mutlaka beni görecekler. Gittim, durmaya başladım. 1 ya da 2 saat sonra polis geldi. DHA’dan da biri geldi. Çantamı 3 kere kontrol ettiler ben ayakta dururken.
Sonra?
Bir süre sonra polis maskesini taktı, kalkanları aldı ve bize doğru yaklaştı. Ben 3 adım geri çekildim. Sonra biraz daha bekledim ki aslında o sayede etrafım açıldı. Ama polisler yürümeye devam edince ben eylemi tamamen bıraktım. Bir dakika daha dursaydık gaz atacaktı.
Ayakta dururken yanınızdakilerden neler duyuyordunuz?
Mesela 13-14 yaşında bir çocuk beni güldürmeye çalışıyordu, sonra biri geldi: “Bak o bir eylem yapıyor, onu rahat bırak, o senin de özgürlüğün için yapıyor bu eylemi” dedi. Yani anlayan anlıyor. Çocuk gitti ama tekrar geldi; dedi ki: “Polis bana dedi ki onu hareket ettir bakalım.” Ben polisi suçlamıyorum, polis de çok zeki olmak zorunda değil, yanlış bir karar vermiş olabilir o an. Ya da çevik kuvvet yanımdan geçiyordu sürekli, biri çok yakınımdan geçti mesela.
Taciz etti yani?
Evet ama yani hiçbir şey olmamış gibi davranan polisler de vardı.
Bu kadar olay olacağınızı tahmin etmiş miydiniz?
Ben bir bireyim, ben giderim, başkası gelir. Burada asıl konuşulması gereken direnenler... 19-20 gün direndiler, çocuk, yaşlı demeden... 15-20 yaş arası, daha önceden herhangi bir hükümeti tanımayan kişiler direndi, asıl olay olan onlar bence.
Sekiz saat boyunca aklınızdan neler geçti?
‘Ey Türk gençliği!’ geçti. Benim için orda bir umut vardı ve ben o umudu devam ettirdim. Evet, eylemi bitirdim çünkü kimsenin yaralanmasını istemedim. Bir can daha kaybedilecekse, biri daha yaralanacaksa benim orada eylemi devam ettiriyor olmamın anlamı yoktu. Cana değer verilmeyen yerde ben yokum! Hayat inattan daha önemlidir. Başbakan inat etti, ‘Oraya kışla yapacağız’ dedi. Eğer o inat dört kişinin ölümüne sebep oluyorsa, bunu sorgulamak lazım. Bu dört canın hesabını vermek lazım.
‘Maçı çeviren adam’ ifadesine ne diyorsunuz? İnsanlar zorla parkın dışına çıkarılmıştı, çadırlar toplanmıştı. Tam umutlar kesilmişken sizin eyleminiz başladı.
Ben herhangi biriyim, ben durmasam, belki başka biri duracaktı...
Hafife mi alıyorsunuz kendinizi?
Hayır, ama hafife almadığım asıl şey gençler. Bu ülkenin gençlerine sonuna kadar güveniyorum.
Ne kadar politiksiniz?
Duruşumda çok politiğim, ne yaptığımı, neden yaptığımı biliyorum. İlk gün dedim: “Hükümetin istifa etmesi yetmez. Bütün sistem değişmeli.”
RÖPORTAJIN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN