HİÇBİR DİNE İNANMIYORUM! İLHAN SELÇUK'UN CENAZESİNDEKİ GİBİ DUALAR DA İBADET DE TÜRKÇE OLSUN!
İlhan Selçuk'un cenazesine katılan Oray Eğin'den ilginç bir yazı.
Akşam Gazetesi yazarı Oray Eğin, İlhan Selçuk’un Hacıbektaş’taki cenazesine katıldı. Ardından ilginç bir yazı kaleme aldı. Hiçbir dine inanmadığını belirten Eğin, İlhan Selçuk’un cenazesinde olduğu gibi duaların da ibadetin de Türkçe olmasını istedi.
İşte Oray Eğin’in ’Türkçe dua, Türkçe İslam’ başlıklı o yazısı:
İslamiyet değil, hiçbir dine yakınlık duymadım. Ama her dinin bir kültür olarak ritüelleri her zaman hoşuma gitti, her zaman takip etmek, hatta bir parçası olmak istedim.
Dini hayatının merkezine koyanlar ve...
Son yıllarda, din olgusu her zamankinden daha baskın olmaya başlayınca Türkiye’de İslamiyet ve uygulanışı üzerine de çokça düşündüm. Özellikle Türkiye’de belli bir kesimin yıllarca din olgusu yokmuş gibi redle büyütülmelerinin çarpıklığını gördüm. Sonuçta, hayatının merkezine dini koyanlarla dini tümden reddeden kesimin çatışması bu topraklardaki temel problemlerden biri değil mi?
Geçen hafta Hacıbektaş’ta İlhan Selçuk’un cenazesini takip ederken bu sorular yeniden aklıma geldi.
Son yıllarda pek çok cenazeye katıldım. Tanıdığın insan sayısıyla doğru orantılı olarak katıldığın cenaze sayısı da belirleniyor.
İlhan Selçuk yaşamına yakışır şekilde uğurlandı
Katıldığım pek çok cenaze töreni bana duygusuz, zorlama ve kaotik geldi. Hemen hemen hiçbir cenazede ölüye saygı duyulduğunu, yaşamına yakışacak şekilde uğurlandığını, gerçek anlamda anıldığını görmedim.
İlhan Selçuk’un cenazesi bir istisnaydı. Alıştığımız gibi okunan birkaç dua ve ’Nasıl bilirdiniz, hakkınızı helal ediyor musunuz’ gibi sorularla geçiştirilmedi.
Aksine bir törene, gerçek anlamda bir anmaya dönüştü. Kiliselerde gördüğümüz şekilde.
Bunda kuşkusuz törenin aydınlanmanın merkezlerinden Hacıbektaş’ta yapılmasının, o bölge ve kültüre göre, o geleneklere göre düzenlenmesinin etkisi büyüktü.
Önce tanıyanlar, sevenler hakkında konuşma yaptılar.
Dualar Türkçe okundu
Arından da Türkçe gülbank okundu. Defnedilirken de dualar Türkçe okundu, Türkçe uğurlandı İlhan Selçuk. Bazı dinci kafalar buna karşı çıktılar, bunun tepki topladığını iddia ettiler.
Ben tam aksini söyleyeceğim: Ben çok olumlu buldum. Kendime çok daha yakın hissettim, hocaların anlamadığım dildeki dualarını dinlemektense ana dilimde ne söylendiğini bilmek beni daha da mutlu etti.
Başka cenazelerdeki yapaylığın aksine oluşan toplu hissiyatı da daha gerçekti. Duygulandım, dinledim, merak ettim.
Duaları anadilimizde öğrenseydik
Doğrusu budur demiyorum. Bundan sonra böyle yapılsın da demiyorum.
Ama eğer Menderes döneminin popülist uygulamasıyla Türkçe ezan kaldırılmamış olsaydı, Sünni cenazelerinde de Türkçe duayla uğurlasaydık sevdiklerimizi, duaları ’ikinci dilimiz’ bile olmayan bir yabancı dil yerine anadilimizden öğrenseydik...
Ezan Türkçe olsaydı ve ibadete Türkçe çağrılsaydık...
Belki inanmamıza katkısı olmazdı ama en azından bu topraklarda bir kesimin dine bu kadar yabancı, düşman, mesafeli hatta reddeden olmasının da önü kesilirdi diye düşünmeden edemiyorum.
Açıkçası, ana dilde duayı çağdaşlık olarak da yorumluyorum ben.
İlk defa bir cenaze beni etkiledi. Ve bunda Türkçe’nin rolü büyüktü.
İşte Oray Eğin’in ’Türkçe dua, Türkçe İslam’ başlıklı o yazısı:
İslamiyet değil, hiçbir dine yakınlık duymadım. Ama her dinin bir kültür olarak ritüelleri her zaman hoşuma gitti, her zaman takip etmek, hatta bir parçası olmak istedim.
Dini hayatının merkezine koyanlar ve...
Son yıllarda, din olgusu her zamankinden daha baskın olmaya başlayınca Türkiye’de İslamiyet ve uygulanışı üzerine de çokça düşündüm. Özellikle Türkiye’de belli bir kesimin yıllarca din olgusu yokmuş gibi redle büyütülmelerinin çarpıklığını gördüm. Sonuçta, hayatının merkezine dini koyanlarla dini tümden reddeden kesimin çatışması bu topraklardaki temel problemlerden biri değil mi?
Geçen hafta Hacıbektaş’ta İlhan Selçuk’un cenazesini takip ederken bu sorular yeniden aklıma geldi.
Son yıllarda pek çok cenazeye katıldım. Tanıdığın insan sayısıyla doğru orantılı olarak katıldığın cenaze sayısı da belirleniyor.
İlhan Selçuk yaşamına yakışır şekilde uğurlandı
Katıldığım pek çok cenaze töreni bana duygusuz, zorlama ve kaotik geldi. Hemen hemen hiçbir cenazede ölüye saygı duyulduğunu, yaşamına yakışacak şekilde uğurlandığını, gerçek anlamda anıldığını görmedim.
İlhan Selçuk’un cenazesi bir istisnaydı. Alıştığımız gibi okunan birkaç dua ve ’Nasıl bilirdiniz, hakkınızı helal ediyor musunuz’ gibi sorularla geçiştirilmedi.
Aksine bir törene, gerçek anlamda bir anmaya dönüştü. Kiliselerde gördüğümüz şekilde.
Bunda kuşkusuz törenin aydınlanmanın merkezlerinden Hacıbektaş’ta yapılmasının, o bölge ve kültüre göre, o geleneklere göre düzenlenmesinin etkisi büyüktü.
Önce tanıyanlar, sevenler hakkında konuşma yaptılar.
Dualar Türkçe okundu
Arından da Türkçe gülbank okundu. Defnedilirken de dualar Türkçe okundu, Türkçe uğurlandı İlhan Selçuk. Bazı dinci kafalar buna karşı çıktılar, bunun tepki topladığını iddia ettiler.
Ben tam aksini söyleyeceğim: Ben çok olumlu buldum. Kendime çok daha yakın hissettim, hocaların anlamadığım dildeki dualarını dinlemektense ana dilimde ne söylendiğini bilmek beni daha da mutlu etti.
Başka cenazelerdeki yapaylığın aksine oluşan toplu hissiyatı da daha gerçekti. Duygulandım, dinledim, merak ettim.
Duaları anadilimizde öğrenseydik
Doğrusu budur demiyorum. Bundan sonra böyle yapılsın da demiyorum.
Ama eğer Menderes döneminin popülist uygulamasıyla Türkçe ezan kaldırılmamış olsaydı, Sünni cenazelerinde de Türkçe duayla uğurlasaydık sevdiklerimizi, duaları ’ikinci dilimiz’ bile olmayan bir yabancı dil yerine anadilimizden öğrenseydik...
Ezan Türkçe olsaydı ve ibadete Türkçe çağrılsaydık...
Belki inanmamıza katkısı olmazdı ama en azından bu topraklarda bir kesimin dine bu kadar yabancı, düşman, mesafeli hatta reddeden olmasının da önü kesilirdi diye düşünmeden edemiyorum.
Açıkçası, ana dilde duayı çağdaşlık olarak da yorumluyorum ben.
İlk defa bir cenaze beni etkiledi. Ve bunda Türkçe’nin rolü büyüktü.