Hiç Yakışmadı Mansur Yavaş!.. Bu Nasıl Bir Milli Duruş?..

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın Amerikan “Ulusal Demokratik Enstitüsü” ile birlikte düzenlediği toplantıyı eleştirdi…

ATİLLA AKAR atilla.akar@medyaradar.com

Efendim: Mansur Yavaş “Belki hassas milli noktalarda biraz farklı olabilir” diyordum. Lakin yanılmışım. Onunda diğerlerinden fazla bir farkı yokmuş. Bilinç dünyası ortalamadan farklı değilmiş. Ülkedeki standart siyasetçi profilinden milim sapma göstermemiş. Ne diyeyim çok üzücü. Hepiniz aynı tornadan mı çıktınız mübarekler?..

Kusura bakma Mansur Başkan, kendi ayağına sıkmışsın. Senin tek manevi sermayen olan “Millici” imajına biri zarar vermek isteseydi ancak bu kadar olurdu. Hem de tam şu sıralar. Belli ki birileri seni yarıştan diskalifiye etmeye çalışırken sen zaten onlara fazla iş bırakmamışsın!..

Demokrasiyi Bunlardan mı Öğreneceğiz?..

Peki beni önce hayal kırıklığına uğratan, sonra da böylesi düşünmeme sebep olan şey neydi dersiniz? 10. 08. 2024 tarihli Odatv’de yer alan “Mansur Yavaş'ın ilginç konukları.. Renkli devrim organizatörleri” başlıklı haberden dolayı. Söz konusu habere göre Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, ABD’ye bağlı Ulusal Demokratik Enstitüsü’nün (NDI) desteğiyle Ankara’da “Yeni Dönem Başkanlar Buluşması: Yerelde Güçlü Liderlik, Katılımcı Yönetim” toplantısı düzenlemiş bulunuyordu.

Yavaş’ın ev sahipliğindeki toplantıya; Ulusal Demokratik Enstitüsü Türkiye Direktörü Janet Sawaya, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Görmez, Büyükşehir Belediyesi bürokratları, CHP’li ilçe belediye başkanları ve Ulusal Demokratik Enstitüsü’nün yöneticileri katılmış. Toplantının açılış konuşmasında Mansur Yavaş, her konuda işbirliği yapmaya hazır olduklarını belirterek, “Türkiye’ye model olacağız.” demiş. Belli ki bunları fikri planda normal demokrasi faaliyetleri olarak görüyor. Böyle tavlıyorlar zaten insanları. Demokrasi için bunlardan mı medet umacağız? Bu ne aciz bir durumdur böyle!..

Renkli Darbelerin Arkasındaki Yapı!..

Ancak burada söz konusu kuruluşun niteliği önemli. İlk başkanı eski ABD Dışişleri Bakanı Neocon Madeleine Albright olduğunu hatırlatalım. Ulusal Demokratik Enstitüsü aslında bir CIA kuruluşu olan “National Endowment for Democracy / NED” yani Ulusal Demokrasi Vakfı ile bağlantılı. Bunlar aslında bir ağ…

İlaveten bu kuruluşun Sırbistan’daki “Kadife Devrim”in arkasında olduğu biliniyor. Miloseviç hükümetini deviren muhalefete 41 milyon dolar fon sağlamış bulunuyor. (Aynı zamanda Otpor - Direniş isimli gençlik grubunu gizlice eğitti ve isyanları organize etti) Onları “Turuncu Devrim” esnasında Ukrayna muhalefetine 65 milyon dolar verirken görüyoruz. Gürcistan’da ise “Gül Devrimi” etiketli Eduard Şevardnadze’yi istifaya zorlayan renkli darbeyi başından sonuna kadar planlamış bulunuyorlar. En son 2013-14 ‘te “Maiden Devrimi” patlak verdiğinde kitlesel kışkırtmaların arkasında gene tepe kuruluş NED vardı. 65 STK’yı finanse etti. Körlemesine sivil toplum aşıklılarının kulakları çınlasın!..

Aynı kuruluş “Arap Baharı” esnasında da hayli aktifti. Mısır, Yemen, Ürdün, Cezayir, Suriye, Libya ve diğer ülkelerde feminizmi, basın özgürlüğünü ve insan hakları faaliyetlerini destekliyoruz bahanesiyle muhalif gruplara mali imkân sağladı. Topluma pompalanan akımlar hep bunların eseriydi. Yiyen yedi!..

CHP’li Başkanlar Tekmili Birden!..

Çok enteresan bu nasıl kör gözüm parmağına bir durumdur? İnsan bir oturup düşünmez mi? Bir araştırmaz mı? Hele o CHP’li ilçe belediye başkanlarının hali nedir öyle? Hepiniz tam tekmil CIA’cının arkasında tespih taneleri gibi dizilmişsiniz. Bir tekiniz bile “Ben böylesi bir toplantıya katılmam” diyemediniz mi? Lafa gelince “Atatürk’ün partisiyiz, cart curt..” dersiniz. (En çok da toplantıda Atatürk resmi altında görüntü vermelerine güldüm!) Hele de bazıları pişmiş kelle gibi sırıtmışlar. Yazıklar olsun!..

Hadi bunlar uyanamadı. Mansur Başkan’da uyanamadı diyelim. O kadar bol maaşlı “Danışmanlar” ınız var. Bir teki bile olsa sizi “Başkanım, bu durum sıkıntı yaratır. Bu kuruluşun arkasında şu var. Çok başka anlaşılırız” diyemedi mi? Yoksa onlarda mı bilmiyordu? Biliyorlardı da size söylemekten mi çekindiler. O zaman onlara saati bile sormam. (Bu arada size bu teklifi getiren kimdi acaba?) Aralarında “Etki ajanı” olabilir mi? Bu resmi vermenizi birileri mi teşvik etti? Ancak daha da vahimi Mansur Başkan’ın bunları otomatikman düşünememesidir. Eğer bunu göremiyorsan cumhurbaşkanlığına nasıl heves edeceksin demektir? Hadi ettin, Türkiye Cumhuriyeti’ni emperyalizme karşı nasıl koruyacaksın? Öyle değil mi?..

Bu Nasıl Aymazlıktır?

Yanlış anlaşılmasın. Mansur Yavaş düşmanı değilim. Özgür Özel ya da Ekrem İmamoğlu yandaşı hiç değilim. Sırtımı birilerine dayamış da değilim. (Olsaydım onların “Danışmanı” olurdum herhalde!) Başka bir hesabım da yok. Beni üzen, geren hatta isyan ettiren ülkemizde siyasetçilerin en basit şeyleri bile düşünememesi ve çevresinde de bu tarz insanları toplayamaması. Endişem Türkiye’nin bu noktada hassas reflekslere sahip siyasetçilere, yöneticilere, öngörülü, çap sahibi insanlara ihtiyacı olduğunu düşünmemden dolayıdır. Bu insanların sıradan insanlardan bir farkı olması gerektiği. Oysa pratikte böyle olmuyor. Yoksa Sayın Yavaş dahil kimseye haksızlık etmek istemem. Durum ortada zaten…

Bilemiyorum, Ekrem İmamoğlu İngiliz elçisiyle yemekte buluştu diye adı ulusalcı çevrelerde “İngilizci” ye çıktı. Özgür Özel’e henüz bir yafta yok. (Ona da herhalde “AB’ci”, “Fransızcı” veya “Almancı” lık kalır herhalde ama o şimdilik “Tayyipçilik” ile idare ediyor!) Size de “Amerikancı” denmesini istemiyorsanız bu gibi kuruluşlardan uzak durunuz bence. İlaveten yarın öbür gün bizde de bir dümen çevirmeyeceklerinin hiçbir garantisi yok. Vebal altında kalırsınız. Bu da size ders olsun. Alın benden size bedavadan danışmanlık!..

11. 08. 2024

Tüm yazılarını göster