Hiç denizaltından giden filika olur mu? Medyanın içler acısı halini Yeniçağ yakaladı!

Yeniçağ'ın medya ombudsmanı Eray Erollu, "denizaltı filikası" haberini mercek altına aldı.

Bir haber ajansı tarafından servis edilen habere Yeniçağ'ın medya ombudsmanı Eray Erollu'dan tepki geldi.

Servis edilen haberde, "Diyarbakır merkez Sur ilçesine bağlı kırsal Harmanlar Mahallesi’nde 2010 yılında yapılan Pamukçay Barajı'yla bazı evler ve tarlalar barajın ayrı yakalarında kaldı. Evlere ve tarlalara ulaşımda sorunlar yaşanınca köyün ağası Recep Kırmızı, cankurtaran filikası aldı. Harmanlar Mahallesi’nde 'denizaltı' olarak bilinen filikayla mahalle sakinleri hem tarlaya gidiyor hem de çocuklarını okula götürüyor. Ağa Recep Kırmızı'nın şimdiki hedefi ise köprü yapmak." ifadeleri kullanıldı.

Medya ombudsmanı Yeniçağ'daki köşesinde, "Diyarbakır'da bir deli kuyuya taş attı. 40 "Akıllı" inandı! Türk medyasının geldiği durum yeryüzünde olmayan "denizaltı filikası" haberiyle gözler önüne serildi. Harmanlar Mahalle Muhtarın filikaya aynı zamanda da denizaltı demesini yerel ve ajans muhabirleri sorgulamadan haberleştirdi. Müdürleri de habere okey verip servis etti. Medya kuruluşlarının müdür ve editörleri de haberi kullandı." sözleriyle medyanın içler acısı haline tepki gösterdi.

İşte Eray Erollu'nun köşe yazısından ilgili kısmı:

Olay haber ajanslarının "Denizaltı Filikası" başlıklı bir haberi geçmesiyle başladı.
Haber içeriği şu şekildeydi:
Diyarbakır merkez Sur ilçesine bağlı kırsal Harmanlar Mahallesi’nde 2010 yılında yapılan Pamukçay Barajı'yla bazı evler ve tarlalar barajın ayrı yakalarında kaldı.
Evlere ve tarlalara ulaşımda sorunlar yaşanınca köyün ağası Recep Kırmızı, cankurtaran filikası aldı. Harmanlar Mahallesi’nde 'denizaltı' olarak bilinen filikayla mahalle sakinleri hem tarlaya gidiyor hem de çocuklarını okula götürüyordu.
Olay yerine gelen yerel ve ajans muhabirlerine Harmanlar Mahalle Muhtarı Zeki Alakuş "Filika hem suyun üzerinden hem de suyun altından gidebiliyor" dedi.
Filikayı korktukları için hiç suyun altına indirmediklerini belirten Alakuş,
"Bu filikayı İzmir Aliağa’dan aldığımız zaman denizaltı diye bize verdiler.
Ve bize gösterdiler. Orada denediler. Oradaki kaptanlar bindiler, bu filika ile denizin altına da girdiler. Biz de gözümüzle gördük orada. Tabii bizim eğitimimiz olmadığı için yani kaptanlık tecrübemiz eksik olduğu için bunu denemedik, korkuyoruz. Kolu var içeride. Kolu indirdiğin zaman denizaltı oluyor. Suyun altına giriyor yani.
Filikayı 14 yaşındaki Berzan kullanıyor. Ağabeyi ile gide gele öğrendi. Şu an filika kaptanı Berzan Kırmızı'dır" şeklinde konuştu.

XXX
Ee ne var bunda diyebilirsiniz.
Ama filikanın denizaltında gideni yeryüzünde yoktu.
Çünkü, bu filikalar okyanus fırtınalarında bile batmamak için tasarlanmış, büyük gemilerde mürettebat veya yolcuların canını kurtarması için tasarlanmış "imdat botlarıydı".
Ve bu filikaların her yeri hava tanklarıyla donatılı olduğu için suyun altında gitmesi ise mümkün değildi.
Zaten denizaltıların filikası olmazdı.
Zaten yeni denizcilik kuralları gereği filikaların tamamı 'Kapalı filika' olarak üretilmekteydi.
Mesele şuydu ki "Bir deli kuyuya taş atmış, 40 akıllı da hop balıkla atlamıştı"!
O akıllılar maalesef medya mensuplarıydı...

MEDYADA SORGULAMA SIFIR OLMAZ Kİ
5 N 1 K kuralını bilmeyen gazeteci, editör, şef, müdür olur mu?

Neyse gelelim olayın vehametine,
Harmanlar Mahalle Muhtarı Zeki Alakuş'un denizaltı hakkında anlattıklarına yerel ve ajans muhabirleri de sorgulamadan haberleştirdi.
Bu şekilde yerelde yazılan haber medya kuruluşlarının haber merkezlerine geçildi.
Hadi yerelde denizaltı ile filikanın ayrımı yapılamıyordu da Haber Merkezlerinde bulunan editörler hayatlarında filika görmemiş miydi?
Denizin altında gidebilen bir filikanın ancak, mizah dergilerinin efsanevi kahramanı Prof. Zihni Sinir projesi olabileceği hiç mi akıllarına gelmemişti!?
XXX
Hadi tamam, Aliağa'daki satıcılar filikayı satmak için besbelli ahlaksızca yalan söylemişler ve muhtar da buna kanmış, sonuçta da böyle bir demeç vermişti.
İyi de gazeteciler buna nasıl inanırdı?
Neyse, hadi böyle bir haber yerelde yazıldı ve medya kuruluşlarının merkezine geçildi.
Peki merkezlerde çalışan anlı şanlı editörlerin, şeflerin, müdürlerin de bu konuda bilgisi yok muydu?
Besbelli ya hiç okumamışlar ya da "Vay be Türkiye denizin altında giden filika yapmış hey!" diyerek haber servisi yapmışlardı.
Kısaca,
Haber Merkezine geçilen yerelde yazılan bir haberi editörler veya muhabirler Genel Merkeze geçti. Genel Merkezdeki editör ve müdürler de haberi yine sorgulamadan abonelerine servis etti.
Ajansların geçtiği bu haberi de o anlı şanlı medya kuruluşları da aldı.
Editör ve müdürler de ajanslardaki meslektaşlarının yaptığı hataya düşerek sorgulamadan okurlarına iletti.
Bu haberi okuyan ve az da olsa denizcilik bilgisine sahip olanlar "Bu haber Türk medyasının geldiği noktanın en iyi özeti. Buna nasıl denizaltı deniyor, anlamak mümkün değil" yorumunu yaptı.

BATMAZ VE DALGALARDAN TAKLA ATSA BİLE HEMEN DÜZELİR
Deniz uzmanları bu haberin gerçeği yansıtmadığını belirterek "Buna denizaltı denemez. Denizaltı adından da anlaşılacağı gibi denizin altında gitmesi gerekir. Bu taşıt ise sadece suyun üstünde seyretmektedir. Yeni kurallara göre artık bütün filikalar kapalı olarak üretiliyor" dedi.

DENİZALTILARDA FİLİKA BULUNMAZ Kİ
Denizaltılarda filika bulunmadığını belirten ismini vermek istemeyen deniz uzmanı,
"Bu taşıt filikadır. Bu filikanın en büyük özelliği okyanuslardaki azgın dalgalara bile dayanır.
Asla batmaz. Ancak kayalık gibi yerle parçalanması mümkündür.
Ters dönse bile doğrulup yoluna devam eder. Çünkü içinde birçok sıkıştırılmış hava tankı vardır. Buna haberlerde denizaltı denmesi komiktir" dedi.
Denizcilik uzmanı "Bu filikayı almaya gidenleri satıcı denizaltı diye yanıltmış.
Onlar da bu konuda bilgi sahibi olmadıkları için hemşehrilerine denizaltı olarak tanıtmışlar. Medya kuruluşları da araştırma yapmadan ajansların geçtiği şekilde servis etmişler.
Bu haber yapılan gazeteciliğin geldiği seviyeye en iyi örnektir" yorumunu yaptı.

Ana fikir olarak,
biri bir yalan söylemiş,
yani atmış,
akıllı geçinen editörler de inanmış..