''HİÇ BİR ZAMAN İLHAN ABİ DEMEDİM!..'' KONGAR NEDEN 'İLHAN ABİ' DEMİYOR?

Tam da Cumhuriyet'teki tartışmaların durulduğunu düşünüyordum... Dedikodular bitmek bilmiyordu ama.

’Cumhuriyet’te neler oluyor’ sorusuna bir yanıt daha

Tam da Cumhuriyet’teki tartışmaların durulduğunu düşünüyordum... Dedikodular bitmek bilmiyordu ama. Biri de gazetedeki yenilikçi kanatla Emre Kongar’ın başını çektiği bir grubun çatıştığı yönündeydi... Önceki gün Kongar’la konuştum, ’Ben ilk başından beri değişimden yanayım’ dediğini de aktardım... Bana kalırsa bu tartışmalara, dedikodulara son noktayı koyan cümleydi...
Geçen gün Emre Kongar’le yine konuştuk... Kendisinden aktardığım nottaki ’İlhan Abi’ ifadesine takılmış. ’Hiçbir zaman İlhan Selçuk’a İlhan Abi demem’ dedi... Telefon konuşmamızda ’İlhan Abi’ dediğine emindim oysa; ya da bugüne kadar İlhan Selçuk’a ’İlhan Abi’ demeyen kimseyi tanımadığım için nüansa dikkat etmedim... Hatırlamıyorum... Çok da üzerinde durmadım...
Ama bir mektup yolladı bana... (Mektup ama e-mail’le, bugünlerde bazı arkadaşlar ikisini ayrı şey zannediyor.)
İki gün oldu, dün emin olmak için tekrar okudum. Şimdi de sizinle paylaşıyorum. Bu mektubun sıradan bir açıklama metni olmadığını düşünüyorum:
’Ben, İlhan Bey’e hiçbir zaman ’İlhan Abi’ demedim. Ne yüzüne karşı, ne de gıyabında. Belki de Cumhuriyet’in ’İlhan Abi’ geleneğinden gelmediğim içindir. Yani Cumhuriyet’in geçmişiyle ilgili olarak ne kimseyle bir duygusal bağım, ne de bir sorunum oldu. Ne kimseyle bir hesaplaşmam, ne de kimseye bir borcum var. Sadece İlhan Bey ile yakın ve güvene dayalı bir dostluk ilişkimiz oluşmuştu. Gerek İlhan Bey’in beni Cumhuriyet’e 2001’de Genel Yayın Yönetmeni olarak davet etmiş olması gerekse sonradan gelişen dostluğumuz, belki bazı arkadaşları rahatsız etmiş olabilir ama ben bunları hiçbir zaman sorun olarak görmedim. Çünkü ne Cumhuriyet’i yönetmek gibi bir istegim vardı, ne de dostluğumu kimsenin eleştirmesine kulak astım.
’Abi-kardeş ilişkisi değildi bizim dostluğumuz. Belki ondan çok daha öte, çok daha sağlam, iki yazarın düşünce düzeyindeki etkileşiminden oluşan bir arkadaşlık idi bizimki.
’Sana katılıyorum.
’Gerçekten, ne olursa olsun, kimlerle birlikte ve kimlerin yönetiminde olursa olsun, Cumhuriyet’in bağımsız bir gazete olarak yayına devam edeceğine, etmesi gerektiğine ben de inanıyorum. Çünkü aksi takdirde ne marka değeri kalır, ne de ticari değeri. Gazete içinde insani özelliklerden ve bireysel hatalardan kaynaklanan geçici sorunlar yaşanıyor olabilir. Bunların Cumhuriyet’in bugüne dek izlediği yayın çizgisini etkileyeceğine ve olumlu anlamdaki değişmesini durduracağına, en azından şimdilik, ihtimal vermiyorum. Bundan sonra olacakları hep birlikte yaşayacak ve göreceğiz.
’Dilerim sen de, ben de yanılmış olmayız.’
Emre Kongar’ın söyledikleri bunlar... ’Emre Kongar ne demek istiyor’ sorusu ise sanırım bu mektuptan sonra tartışılacak.

Oeray Eğin/Akşam