Efendim: günlerdir beklenen Cumhurbaşkanı ve AK parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasındaki görüşme nihayet gerçekleşti. Bana kalırsa -önceki yazımda da belirttiğim gibi- iyi de oldu. Her türlü diyalog hiç diyalogsuzluktan iyidir. Kaldı ki bir ülkenin cumhurbaşkanı ve siyasi parti başkanı ile ana muhalefet partisinin genel başkanı konuşmayacak da kim konuşacaktı ki? Memleketin biraz sakinleşmeye ihtiyacı var!..
Kutuplaşmanın, küsmenin, sert tavırların ülkeye zararı ortada zaten. Bugüne kadar konuşulmaması hata. O yüzden ülkeyi, siyaseti beyhude tartışma, manasız üslup ve gerilim anaforlarıyla yormanın, toplumu germenin alemi yok. İletişimden değil, iletişimsizlikten maraz doğar!..
Zarf Mazrufa Galebe Çaldı!..
Hiç şüphesiz bu tarz görüşmelerde insan önce neler konuşulduğunu, ne gibi konuların ele alındığını merak ediyor. (Görüşme öncesi Erdoğan’ın yeni anayasa istemi, Özel’in ise paket haldeki talepleri gibi bazı noktalar sızdı) O zaman sanki diğer bütün şekli noktaların tali ya da önemsiz olması gerekiyor. Aynı nedenle “Zarfa değil mazrufa bakmak” gibi bir deyimimiz var. Yani görüntüye değil içeriğe bakmak anlamında.
Ne var ki, durum o kadar kolay geçiştirilir türden değil. Çünkü bazen siyasiler arasında mesajlar doğrudan ya da sözle değil simgeler, imajlar, şekiller üzerinden verilebiliyor. “Zarf” öne çıkabiliyor. Dolayısıyla en ufak bir ayrıntıdan bile –doğru veya yanlış- muhtelif anlamlar çıkartılabiliyor. Herkes buralara odaklanabiliyor. Hele de bazı şeyler kasten flu veya açıklamasız bırakılmışsa!..
Koltuğun Düşündürdükleri!..
Nitekim bu seferde öyle oldu. İki liderin görüştükleri ortamdaki boş koltuk hemen dikkat çekti ve üzerine türlü yorumlar geliştirildi. AK parti genel merkezinin başkanlık makamında gerçekleşen buluşmada Erdoğan “AK Parti Genel Başkanı” sıfatı ile orada idi ama boş koltukla da aynı zamanda “Cumhurbaşkanı” sıfatını hatırlatmış oluyordu. Ancak olay bir psikolojik, mevkisel üstünlük gösterisi olduğuna yoruldu. Hatta Özel, bu oturma düzeninden rahatsızlığını dile getirmişti.
Böylelikle “Koltuk tartışması” ön plana çıktı. Herkes koltuğa ve oturma düzenine takıldı kaldı ve çeşitli manalar çıkarmaya çalıştı. AK Parti’den yapılan açıklamada ise “Boş koltuk ve oturma düzeni herhangi bir anlam içermiyor.” dense de aslında Erdoğan “iki eşit genel başkan” olarak oturmayı değil aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatmak istemişti belli ki. O Özel’le “görüşmemiş”, sadece “kabul” etmişti. Erdoğan’ın kısa “mesajı” bu yöndeydi!..
Asıl Mesaj Hediyeleşmede mi?..
Lakin bana kalırsa esas mesajlar hediyeleşme aşamasında verilmiş olabilirdi. “İllâ kesin böyledir” diyemesem bile –ki yanılabilirim- bana hayli manidar gelen yanlar var. (Öyleyse de çok inceden inceye düşünülmüş olmalı!) Öncelikle Özel, Erdoğan'a Paşabahçe'nin "Gururla" serisinden "Cumhuriyet Ateşi" isimli objeyi hediye etti. Obje, Mustafa Kemal Atatürk'ün genç Cumhuriyet’in Avrupa’ya gönderdiği öğrencilerden Sadi Irmak'a (Ki, eski başbakanlarımızdandır) hitaben söylediği “Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyoruz, gür alevler halinde geri dönmelisiniz” sözünden ilhamla oluşturulmuş bir eser olarak biliniyordu.
Bu sayede Erdoğan’a hem 1923 simgeli Cumhuriyet ve Atatürk değerleri hatırlatılıyor hem de “O ateş değerleriyle fazla oynayanı yakar” mı denilmek isteniyordu acaba? Gerçi yumuşamanın ruhuna aykırı olurdu ama bilemiyorum çok mu zorlama yahut abartılı bir yorum olurdu bu? İyi de niye bu tarz bir hediye seçilirdi ki o zaman? Cumhuriyetin cumhurbaşkanına, cumhuriyeti hatırlatmanın ne gereği var? Öyle değil mi?..
İktidar Metaforlu “Afrodizyak Macun” un Çağrıştırdıkları!..
Fakat belki de en manidar mesaj “Mesir macunu” nda gizlenmiş olabilirdi. Özel, ayrıca yanında Manisa’daki Uluslararası Mesir Macunu Festivali’nden getirdiği mesir macununu Erdoğan’a hediye edecekti. Malum Mesir macunu Osmanlı döneminden beri 41 adet baharatın karışımından yapılan ve sağlığa iyi geldiği, vücuda enerji verdiğine inanılan Manisa’ya özgü bir tatlı çeşidimizdir.
Aslında genel sağlıkla ilgili olsa da, ne var ki mesir macunu denildiğinde –daha önce bir fındık reklamındaki gibi- halkımızın aklına genellikle “Aganigi Naganigi” mevzular gelir. Mesir macununun da bir tür “Afrodizyak” olduğu düşünülür. Burada erojen manada olmasa da bir tür “İktidar” metaforu üzerinden bir benzetme yapılmış olabilir mi? Belki afrodizyak manada değil ama AK Parti’ye iktidar çağrışımı üzerinden bir “güçten düşme” mi, enerji kaybı mı hatırlatılmak istenildi acaba? Hani iktidar olarak, parti olarak eski gücünüz yok, kalmadı manasında mı? İnceden bir dokundurma mı?..
Siyasi Güç Kaybı mı İmaje Edildi?..
Şüphesiz Özel’e öteki manada ölçüsüz bir “Muzip” lik, hatta Erdoğan’a karşı bir “Terbiyesizlik” kondurmak bile istemem ama konu Mesir macunu ve yüklenen anlamlar olduğu için çoğu kişi gibi insanın aklına bu da gelmiyor değil. Burada cinsi manada bir güç kaybı değil ama siyasi bir güç kaybı imaje edilmiş olabilir. AK Parti’ye “Sizin enerjiniz düşüyor, bizimkisi yükseliyor” denilmek istenmiş olabilir. O yüzden illâ afrodizyak manalara çekilmesi gerekmez. Ötesi her bakımdan ayıp ve kabalıktır. Düşünüldüğünü bile zannetmiyorum. Umarım yanlış anlaşılmaz.
Olaya bu açıdan bakarsak, Erdoğan’ın hediyeleri oldukça sade ve masum kalıyor herhalde. Erdoğan ise Özel’e fincan takımı, çay ve bal hediye etmiş bulunuyor. Hani muhabbetle “tatlı yiyip, tatlı konuşalım” der gibi.
Görüşmenin zaten belirtildiği üzere genel olarak “Olumlu” geçtiği anlaşılıyor. Diyaloğun devamı yönünde karar almış bulunuyorlar. İyimser olduklarını söylüyorlar. Bu kez Erdoğan CHP Genel Merkezi’ne misafir olacak. Orada gidişat daha da netleşecek sanırım.
Benim ise en çok merak ettiğim nokta Erdoğan’ın bu iade-i ziyaret’e hangi hediyeleri götüreceği. Yorumumda haklı olup olmadığımı asıl o zaman anlayacağım!..
03. 05. 2024
NOT: Lütfen bu yazıyı 27 Nisan 2004 tarihli “CHP’nin ve AK Parti’nin stratejisi değişti! Bir de bu yolu mu denesek acaba?” başlıklı yazımla birlikte okuyunuz.