HERKES BU SORUYU SORUYOR: VATAN VE MİLLİYET YANDAŞLAŞACAK MI?
Doğan Yayın Holding'in iki gazeteyi Demirören- Karacan ortaklığına satma kararından sonra yanıtı en çok merak edilen soruyu VAROL ERSOY masaya yatırdı.
Doğan Yayın Holding bünyesinde bulunan Milliyet ve Vatan Gazeteleri’nin 73 milyon 960 bin dolar karşılığında Demirören ve Karacan Grubu’nun ortak girişim şirketi DK Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş.’ye satılmasından sonra her iki gazetenin çalışanları da aynı soruyu sormaya başladı:
“Gazetelerin yayın politikası değişecek mi?”
Bu sorunun yanıtını elbette zaman gösterecek…
Ama şurası bilinen bir gerçek ki, iki gazetenin çalışanlarının bu satış kararına verdiği ilk tepki, “sevinmek” oldu…
Çünkü gazetelerinin satılacağını uzun süredir biliyorlardı ve huzursuzluk doruk noktasına ulaşmıştı.
Huzursuzluğun en önemli nedeni de; görüşmelerin sürdüğü yabancı fonların katılımcıları arasında iktidara ve Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen isimlerin olmasıydı.
Ülker Grubu’nun da sonradan KKR’yle işbirliğine gitmesi, “Nereye gidiyoruz” sorularının sıkça sorulmasına yol açmıştı.
Satış kararının dün öğleden sonra açıklanmasının ardından duyulan “memnuniyet”, saatler ilerledikçe yerini “endişeye” bıraktı…
İki gazetenin kulislerinde de, “Bütün işadamlarının medyadan kaçtığı bir dönemde, bu iki grup neden medyaya girme kararı aldı” sorusu sorulmaya başlandı…
Evet; ne oldu da Demirören durup dururken medyaya girdi?
Karacan, tekrar “büyük medya patronu” olmaya karar verdi?
Ve en önemlisi; acaba bu satışın arkasında “iktidardan gelen bir talep” olabilir mi?
Yani; Demirören’in ve Karacan’ın böyle bir ortaklık kurup, bu iki gazeteye teklif vermelerini, bizzat Başbakan istemiş olabilir mi?
İşte; Doğan Yayın Holding’in Bağcılar’daki binasında şimdi en çok sorulan ve yanıtı aranan sorular bunlar…
Peki; bu soruların haklı bir gerekçesi var mı?
Özellikle Demirören ailesinin Erdoğan’la yakınlığını ve Ömer Karacan’ın AKP’ye duyduğu sempatiyi bilenler; bu satışın iktidardan gelen talep doğrultusunda gerçekleştiğinden emin gibi görünüyor…
Bu olasılığı güçlendiren bir diğer veri ise; satışın, Zafer Mutlu’nun ABD’de olduğu bir dönemde gerçekleşmesi ve diğer teklif verenlerin aksine, bundan sonrası için Zafer Mutlu’nun Medya Grup Başkanlığı’ndan hiç söz edilmemesi…
Zafer Mutlu’nun devre dışı bırakılacağı olasılığının doğru olması durumunda; bunun, her iki gazetenin de yayın politikasının değişeceği anlamına geleceği öne sürülüyor.
Bir diğer teori de; doğrudan “yandaş” bir yayın politikası benimsenmese bile, bu yeni medya patronlarının iktidarı karşılarına almaya en azından uzunca bir süre cesaret edemeyeceği…
Bu da; Milliyet’te ve Vatan’da yazmaya devam eden bazı yazarlarla yolların ayrılacağı anlamına gelebilir…
Buradaki tek sorun; okurların sevdikleri yazarların atılmasına vereceği tepki…
Yeni patronların; özellikle markalaşmış bazı yazarlarla yolları ayırmayı göze alamayacağı, bunun, iki gazeteden on binlerce tiraj kaybı anlamına geleceği de iddialar arasında…
Karacan Grubu zaten medyanın için de ama… Özellikle Demirören Grubu’nun böyle bir dönemde medyaya girmesinin nedeni, daha uzun süre tartışılacak…
Umarız; bu “kan değişikliği” basın özgürlüğü ve bu iki gazetedeki bine yakın meslektaşımız için hayırlı olur!
VAROL ERSOY
“Gazetelerin yayın politikası değişecek mi?”
Bu sorunun yanıtını elbette zaman gösterecek…
Ama şurası bilinen bir gerçek ki, iki gazetenin çalışanlarının bu satış kararına verdiği ilk tepki, “sevinmek” oldu…
Çünkü gazetelerinin satılacağını uzun süredir biliyorlardı ve huzursuzluk doruk noktasına ulaşmıştı.
Huzursuzluğun en önemli nedeni de; görüşmelerin sürdüğü yabancı fonların katılımcıları arasında iktidara ve Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen isimlerin olmasıydı.
Ülker Grubu’nun da sonradan KKR’yle işbirliğine gitmesi, “Nereye gidiyoruz” sorularının sıkça sorulmasına yol açmıştı.
Satış kararının dün öğleden sonra açıklanmasının ardından duyulan “memnuniyet”, saatler ilerledikçe yerini “endişeye” bıraktı…
İki gazetenin kulislerinde de, “Bütün işadamlarının medyadan kaçtığı bir dönemde, bu iki grup neden medyaya girme kararı aldı” sorusu sorulmaya başlandı…
Evet; ne oldu da Demirören durup dururken medyaya girdi?
Karacan, tekrar “büyük medya patronu” olmaya karar verdi?
Ve en önemlisi; acaba bu satışın arkasında “iktidardan gelen bir talep” olabilir mi?
Yani; Demirören’in ve Karacan’ın böyle bir ortaklık kurup, bu iki gazeteye teklif vermelerini, bizzat Başbakan istemiş olabilir mi?
İşte; Doğan Yayın Holding’in Bağcılar’daki binasında şimdi en çok sorulan ve yanıtı aranan sorular bunlar…
Peki; bu soruların haklı bir gerekçesi var mı?
Özellikle Demirören ailesinin Erdoğan’la yakınlığını ve Ömer Karacan’ın AKP’ye duyduğu sempatiyi bilenler; bu satışın iktidardan gelen talep doğrultusunda gerçekleştiğinden emin gibi görünüyor…
Bu olasılığı güçlendiren bir diğer veri ise; satışın, Zafer Mutlu’nun ABD’de olduğu bir dönemde gerçekleşmesi ve diğer teklif verenlerin aksine, bundan sonrası için Zafer Mutlu’nun Medya Grup Başkanlığı’ndan hiç söz edilmemesi…
Zafer Mutlu’nun devre dışı bırakılacağı olasılığının doğru olması durumunda; bunun, her iki gazetenin de yayın politikasının değişeceği anlamına geleceği öne sürülüyor.
Bir diğer teori de; doğrudan “yandaş” bir yayın politikası benimsenmese bile, bu yeni medya patronlarının iktidarı karşılarına almaya en azından uzunca bir süre cesaret edemeyeceği…
Bu da; Milliyet’te ve Vatan’da yazmaya devam eden bazı yazarlarla yolların ayrılacağı anlamına gelebilir…
Buradaki tek sorun; okurların sevdikleri yazarların atılmasına vereceği tepki…
Yeni patronların; özellikle markalaşmış bazı yazarlarla yolları ayırmayı göze alamayacağı, bunun, iki gazeteden on binlerce tiraj kaybı anlamına geleceği de iddialar arasında…
Karacan Grubu zaten medyanın için de ama… Özellikle Demirören Grubu’nun böyle bir dönemde medyaya girmesinin nedeni, daha uzun süre tartışılacak…
Umarız; bu “kan değişikliği” basın özgürlüğü ve bu iki gazetedeki bine yakın meslektaşımız için hayırlı olur!
VAROL ERSOY