"HERKES BİZE 28 ŞUBAT MUKTEDİRİ DİYORDU MEĞERSE 28 ŞUBAT MAĞDURUYMUŞUZ!"

"Ben bir telefon dinleme mağduruyum. Ama sanmayın ki, siz değilsiniz. Hepiniz dinleniyorsunuz?"

Bir çuval hayat dersi

SEVGİLİ arkadaş,

Sen veya siz; kimsen veya kimlerseniz;

Size sesleniyorum.
Ben bir telefon dinleme mağduruyum.
Hem de bir defa değil, iki, üç defa.
On beş yıl önce bu işkenceyi çektim, sıramı savdım, derken, dün, yine, unuttuğum o böğürtü ile yüz yüze, baş başa kaldım.
Sen veya siz; sevgili arkadaşlar.
Okurlarım, tanıdıklarım, tanımadıklarım.
Bürokratlar, siyasetçiler, sporcular, doktorlar.
Ünlü ünsüz; kadın erkek; büyük küçük, güçlü güçsüz.
Dinliyorlar.
Hepinizi dinliyorlar.

* * *
Ben bir telefon dinleme mağduruyum.
Ama sanmayın ki, siz değilsiniz.
Sanmayın ki, size dokunmayan bu yılan, bin yıl size dokunmadan yaşayacak.
Siz de “Potansiyel bir telefon dinleme mağdurusunuz”.
“Canım, benim telefonda bile saklanacak bir şeyim yok” diye düşünenlerdenseniz;
Benden uyarması; ilerde şaşırmayın.
Sıradan bir geyik muhabbetinin bile kulağa nasıl geldiğinin farkında değilsiniz.
Yaşamayan anlamaz...
Anlayamaz.

* * *
Sen veya siz;
Şimdi kendini güçlü, her şeye muktedir hisseden arkadaş;
Sakın ha kendini kurşun geçirmez, atoma dayanıklı sığınıkta sanma.
Bak;
Herkes bize “28 Şubat muktediri” diyordu, meğer biz “28 Şubat mağduruymuşuz.”
Bak;
Askeri, sivili, 28 Şubat’ın en muktedirleri, en muktedir anlarında bile delik deşik edilmiş; dinlenmiş.
Bak;
Biz bu dinlemeleri, dönemin iktidarı yaptırdı diye biliyorduk, meğer dönemin en muktediri Özer Çiller’i de dinlemişler.
Bizim konuşmalarımızı kanunsuzca dinleyenler, bizimle kavgalı, bizimle hasım muktediri de dinlemişler.
Bir kulağı ile Çevik Bir’i, Güven Erkaya’yı, öteki kulağı ile de Tansu Çiller’i, Özer Çiller’i dinlemiş.
Hayasız dinlemenin demir kanunu budur.
Seni de dinler, onu da, bunu da.
Hayasız kulağın dostu yoktur. Hepiniz, hepimiz onun ortak hedefiyiz.
Bunun sıra savması, zamanaşımı yok.
Hayasız kulak, elindeki kasedi yıllanmış şarap gibi görüyormuş.
İstihbarat kavları, yıllandıkça değeri arttı diye düşünülen bu adi şaraplarla doluymuş.
Biz kavga ederken, onlar hepimizi dinleyip mahzenlerini doldurmuşlar.
Mesleğim boyunca aldığım en büyük ders bu oldu.
Bu vadide, “Düşmanımın dostu” kanunu külliyen kadük olmuş.
Bana kazık atan, bana tecavüz eden kişi veya kurum; fermuarını çekmeden, kavga ettiğim insana da tasallut etmiş.
Çuvaldaki kasetlerden hepimize tarih dersi çıktı.
Kuzudan post, kurttan dost olmazmış...

* * *
Kimdir beni dinleyen adam veya adamlar.
Bilmiyorum.
Bulsam yapışacağım yakasına ve avaz avaz haykıracağım.
“Yeter artık, yeter, dinlemeyin” diyeceğim.
Yeter, artık biraz dinleneyim yahu...

Ertuğrul ÖZKÖK / HÜRRİYET