HER KUŞUN ETİ YENMEZ! RUŞEN ÇAKIR TARAF YAZARINA ATEŞ PÜSKÜRDÜ!

Ruşen Çakır, Taraf yazarı Lale Kemal'in Ahmet Şık'ı hedef alarak yazdığı yazıya Vatan'daki köşesinde ve NTV'deki Yazı İşleri programından cevap verdi.

Ruşen Çakır, Yazı İşleri programının kapanışında şu açıklamayı yaptı:

"İbret verici yazı"

Dün yayından sonra Silivri Cezaevi’nde arkadaşım Ahmet Şık’ı ziyarete gittim. Hala iddianamelerin yazılmasını bekliyorlar ve tahliye bekliyorlar tabii Ahmet de Nedim de. … Ahmet’le konuşmamda, zaten sıkıntılı durumda bir takım meslektaşlarından gelen bitmek bilmez saldırılardan duydukları rahatsızlığını bir kez daha kendisinden dinledim. Dün örneğin Taraf Gazetesi Ankara Temsilcisi Lale Kemal 'Şık’ın ibretlik gazeteciliği' diye ibret verici bir yazı yazmıştı. Dün biz bunu değerlendirmedik ama Ahmet’in bundan rahatsız olduğunu görünce, bir de aralarında geçmişte geçen bir sorunu ele almış bu yazıda, Ahmet’ten bir de kendi versiyonunu dinleyince bugün buna değinme ihtiyacı hissettim.

“Her kuşun eti yenmez”

Aslında üzerinde konuşmaya değecek bir yazı değil. Vicdan sahibi herkes bu yazının yanlış bir yazı olduğu, ayıp bir yazı olduğunu görür. Ama şunu söylemek için değinmek istiyorum: Cezaevinde köşesi olmayan, kendini savunma imkanı olmayan insanlar hakkında böyle eski defterleri böyle yalan yanlış ortaya saçmak doğru bir şey değil. Ama her şeyden önce kendilerini savunamasalar bile onları savunan birileri –şu anda benim örneğimde olduğu gibi- muhakkak vardır. ‘İntikam soğuk yenen bir yemektir’ diyorlar; böyle bir yemeğe oturmuşa benziyor meslektaşımız ama tekrar söyleyelim -Ahmet ile Nedim’in ilk gözaltına alındıkları anda Yazı İşleri’nde söylediğimiz bir sözü tekrar söyleyelim: Her kuşun eti yenmez. Biz arkadaşları olarak savunmasız durumda olan arkadaşlarımıza saldırılmasına izin vermeyeceğiz.

Çakır, konuyu bugün Vatan gazetesindeki köşesinde de şöyle yazdı:

Nedim ve Ahmet’in durumu

Tutukluluğun bir cezaya dönüşmesi noktasında Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın durumlarını ele almamız kaçınılmaz. Arkadaşlarımız 110 günü aşkın bir süre tutuklu ve daha ortada iddianame yok. Dün Silivri Cezaevi’nde dostum ve meslektaşım Ahmet Şık’ı ziyaret ettim ve kendisini karamsar gördüm. Karamsarlığının bir nedeni adli sistemin ağır işlemesiyken diğeri bazı meslektaşlarının (ki içlerinde Ahmet ve Nedim’den dostane söz edenler de var) tutukluluklarını meşrulaştırmak için bin dereden su getirmeleriydi.

Gerçekten çok şaşırtıcı ve ibret verici bir durumla karşı karşıyayız. Bazı gazeteciler Ahmet ve Nedim’in bir an önce özgürlüklerine kavuşmaları için herhangi bir çaba göstermedikleri gibi, alakasız eski defterleri yalan yanlış açarak “iyi oldu” demeye getiriyorlar. Bazıları da, kamuoyuna Ahmet ve Nedim’i Ergenekoncu olarak sunamadıkları için onlara destek verenlerin samimiyetini sorgulamaya çalışıyorlar. Onlara göre birileri Ahmet ve Nedim’i kullanarak AKP hükümetini ve Fethullah Gülen hareketini köşeye sıkıştırmak istiyormuş. Sanmıyorum. Nedim ve Ahmet, onların yakınları ve dostlarının ezici bir çoğunluğu bağcı dövmek değil üzüm yemek peşinde. Yani biz Nedim ve Ahmet’in bir an önce aramıza dönüp mesleklerini yapmaya devam etmelerini istiyoruz. Kuşkusuz onların tutuklanmaları ve ardından geliştirilen tepkiler siyasi bazı sonuçlara yol açmıştır. Eğer bağcılar bu sonuçlardan rahatsızlık duyuyorlarsa yapacakları çok basittir: Bu haksızlığa son vermek ve arkadaşlarımıza özgürlüklerini iade etmek. Gerisi yalan!