"HEPİMİZ TARKAN'IZ!" AYŞE ARMAN KENDİSİNİ ZİNCİRLEMEK İSTİYOR!

"Gazeteci olmasaydım, yemin ederim kendimi o Roma sütunlarından birine zincirlerdim.!

İki gavur taşı değil...

Kan ter içinde uyanıyorum... Ben nerdeyim? Burası neresi? Bilmediğim bir yatak... Daha önce görmediğim bir tavan... Sol tarafta bir saat... Sabahın 05.00’i... Birden hatırlıyorum... Bergama, İskender Otel... 104 numaralı odadayım... Kalkmalıyım... Acele etmem lazım... Eylem var!

Bergama’da eylem
Okuduklarınızda bir yanlışlık yok.
Bergama’da eyleme geldim!
Gazeteci olmasaydım, yemin ederim kendimi Doğa Derneği Başkanı Güven Eken ve Baltalı Sinan Akçal’la birlikte o Roma sütunlarından birine zincirlerdim.
Çünkü Allianio’ın (Alya gibi okunuyor Alya-noy) başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Bazen utanıyorum.
Biz tarihi eserleri baraj yapmak için sulara gömmeyi tercin eden bir milletiz.
2000 yıllık antik bir yerleşim alanını, 40-50 yıl ömrü olacak bir baraja feda ediyoruz.
İşte biz de bugün bunu protesto ediyoruz.
Bin kere edildi, işe yaramadı, bir kere daha...
Nasıl olabiliyor bu? Nasıl bir zihniyet bu?
Alyanoy (artık böyle okunduğu gibi yazacağım) antik bir SPA, bir sağlık merkezi, binlerce yıl önce şifa dağıtılmış burada, çok çok estetik bir ılıca, aynı zamanda hastane. İçinde yollar, caddeler, kiliseler, çeşmeler, köprüler var.
İnsanı gerçekten etkileyen bir yer.
Meşe palamutlarının altında bütün haşmetiyle dikiliyor.
Bir takım siyasetçilerin buyurduğu gibi “İki gavur taşı” değil yani.
98’de keşfedilen Bergama yakınındaki bu antik sağlık merkezi, 2001’de sit alanı ilan ediliyor, kazı başkanı Doç. Dr. Ahmet Yaraş’la birlikte yüzlerce insanın emeği geçiyor ve yüzde 20’si ortaya çıkarılıyor, üzerine bir sürü bilimsel makale ve kitap yazılıyor.
Ama gel gör ki, tepesine bir baraj kondurulacağı söyleniyor!
Her dereye baraj
Niye?
Ne bileyim niye!
Bizler, iki de bir barajlar kralı yetiştiren bir milletin çocuklarıyız!
Nerede bir dere var, baraj yap!
Ama tabii ki bu ülkede hâlâ sivil toplum kuruluşları, sanatçılar ve duyarlı insanlar var...
Allah’tan itiraz ettiler.
Bir sürü dava açıldı, anlatamayacağım kadar çok...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gitti.
Ama Devlet Su İşleri, nuh diyor peygember demiyor.
“Orası onların dediği yer değil” bile dediler ve baraj inşaatına devam ettiler.
İnadım inat...
Baskılar devam edince çark ettiler, “Biz o antik kalıntıyı suyun altında da korunuz” dediler.
Danıştay’dan döndü.
Sonra “Peki o zaman kille kaplarız” dediler.
Yine Danıştay’dan döndü.
Şimdi son olarak, dalga mı geçiyorlar bilmiyorum hukukun arkasından dolanıp, Alyanoy’u suyun altında kuma gömüyorlar.Buldukları formülün şahaneliğine bakar mısınız?
Kil olmadı kum verelim.
‘Vay be’ dedirtti
Of ki ne of.
Ama benim acele etmem lazım.
Eylem beklemez!
Güven Eken ve arkadaşlarıyla biz Alyanoy’a arka yoldan gireceğiz, onlar kendilerini zincirleyecekler. Güven müthiş bir adam, gerçek bir doğa delisi, lafla değil, harbiden öyle. Aslında tıp doktoru ama üzerine biyoloji doktorası yapmış hayatını bu işlere adamış. Son yıllarda gördüğüm en ‘Vay be’ dedirten adamlardan biri. Hasankeyf için de deli gibi uğraş verdi, hâlâ veriyor, Tarkan da bu derneğin çalışmalarından etkilenmiş ki faaliyetlerine katılıyor, bakanın deyişiyle “Burnunu sokuyor.”
Çok da iyi yapıyor!

Doğacılardan kurtuluş yok

Arabadayız.
Alyonoy’a yaklaşıyoruz, ben heyecan yapıyorum.
İzmir’den gelecek destek ekibi ve basın bekleniyor.
21. yüzyıl eylemleri biraz böyle, çok modern.
Yani geceden zincirlemediler kendilerini...
Gündüz vakti yapılıyor. Basın eşliğinde. Gösteri yanı ağırlıklı faydalı bir aktivite.
Ama o da ne! Jandarma eylemi öğrenmiş, yolu kesmiş...
Bizimkiler arka yoldan giremiyor, kendilerini Alyanoy’un önüdeki asfalt yoldaki direklere zincirliyor. Jandarma kibarca izliyor. Derken İzmir grubu geliyor, onlar basın toplantısı yaparken, Güven ve Balta, Alyanoy’un tellerinden atlayıp içeri süzülüyorlar.
Ve olayın yerine ulaşıyorlar.
Biz de peşlerinden gidiyoruz.
Jandarma “Yapmayın arkadaşlar” diyor, “Müdahale etmek istemiyoruz size, zor kullanmaya mecbur etmeyin...”
Bizimkiler, “Yok hayır” diyor, “İnşaat durmazsa, Alyanoy’u kuma gömme projesi iptal edilmezse burada böyle zincirli kalmaya devam edeceğiz...”
Bu arada yağmur yağıyor, zaman geçiyor.
İçerideki görevliler geliyor.
Sonunda kazı başkanı Ahmet Yaraş’ın başkanlığında bir heyetin inşaat alanına girmesine –ki 3 yıldır verilmiyordu- izin veriliyor ve o heyet, kazı alanında inşaatın durdurulduğunu tespit ediyor. Bunun üzerine eylem sona eriyor.
Ne kadar geçici bir durum olduğunu bilmiyoruz, ama ben size söyleyeyim bu doğacılardan kurtuluş yok. Alyanoy eylemleri devam edecek, yakında İstanbul’dan başka ekipler gelecek.

Dünyanın en sağlam Roma ılıcası Allianoi

İZMİR’in Bergama İlçesi’ndeki Allianoi sulama amaçlı Yortanlı Baraj gölet alanının ortasında, 9 yıl süren kazılar sonrasında 1998’de keşfedildi. Yüzde 20’si ortaya çıkarılabilen Allianoi’de dünyanın en büyük ve en sağlam Roma ılıcasıyla birlikte çeşmeler, hamamlar, yollar, caddeler, kiliseler, köprüler gibi mimari unsurlar saptandı. Allianoi’de arkeoloji, sanat tarihi, mimarlık, mühendislik, tıp, ilaç bilimi ve su biliminde literatüre girebilecek bilgilere ulaşıldı. M.S. 2’nci yüzyılda yaşayan Hadrianotherai’lı P.A. Aristides, Hieroi Logoi (Kutsal Sözler) adlı eserinde, ‘Pergamon’a 120 stadia (23-25 km) uzaklıktaki Allianoi’de şifa bulduğunu’ anlatıyor. Tıp tarihinin en önemli isimlerinden, ilaç biliminin babası Anadolu’lu Galenos da, “Çok nadir özelliklere sahip şifalı bir suyun Allianoi’de var olduğunu, mutlaka tedavi için denenmesi gerektiğini” vurguluyor. Pergamon ve yakın çevresinde bu uzaklıkta, bu ölçülerde başka bir sağlık merkezi olmadığından günümüzde Paşa Ilıcası’nda kazılmakta olan ören yerinin Allianoi olduğu düşünülüyor. Sağlık tanrısı Asklepios’a adanan kent, yıllarca Hidroterapi (suyla tedavi) merkezi olarak kullanılmış. Bergama ören yerinin 18 kilometre kuzeydoğusudaki kentin baraj sularının altında kalmaması için çevreciler uzun süredir mücadele ediyor. Eserlerin kille kapatılarak, barajda su tutulmasına onay vermeyen Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, geçtiğimiz günlerde kumla kapatmaya onay verdi. Bunun üzerine bir şirketin işçileri kentin üzerini kumla kapatmaya başladılar.

Bu eylemden öğrendiklerim

- Farklı bir çağdayız. Bir tek kişinin yaptığı eylem bile önemli. Etkili. Ve değerli. Ses getirebiliyor. Bir sonuca ulaşıyor, inşaatı durdurabiliyor.
- Veysel Eroğlu Çevre ve Orman Bakanı güya ama hâlâ DSİ Genel Müdürü gibi davranıyor.
- Orayı sular altında bırakmak utanç verici. Gerçekten cinayet. Ellerinizi Alyanoy’dan ve Hasankeyif’ten çekin.
- Bono Türkiye’de neleri gündeme getirmek lazım demişti. Ben de utanmıştım aklıma gelenleri söylemeye. Ama şimdi pişmanım keşke Hasankeyf ve Alyanoy’dan bahsetseydim.
- Onlar, “Gavur taşı” değil, onlar insanlığın tarihi, mirası.
- Hani hukukun üstünlüğü? İşlerine gelmeyen bütün hukuki kararlar by-pass ediliyor. İlla dedikleri olacak, illa istediklerini yapacaklar. Bunun ne hukukla ne demokrasiyle alakası var?
- Doğa Derneği’ne üye olmak, onlar için çalışmak istiyorum. Çünkü bu ülkedeki en faydalı derneklerden biri.
- Tarkan büyük sanatçı. Çok doğru işler yapıyor, bir kere daha alkışlıyoruz. Hepimiz Tarkan’ız!!

Ayşe ARMAN / HÜRRİYET