Helikopter kazasında delil mi karartılıyor?..

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, düşen helikopterimizin alelacele yakılma işlemi yapılmasını “Anormal” buldu ve önemli bazı sorular sordu…

Haberi görünce gözlerime inanamadım. “Acaba doğru mu okuyorum?” deyip bir daha okudum. Doğruydu. Sonra başka kaynaklara bakayım dedim. Onlarda da aynı şekilde geçiyordu. Hayretler içinde kaldım. Hatta dehşete düştüm. Kendi kendime “Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?” sorusunu bir kez daha sormak zorunda kaldım. İnanamadım! ..

Peki ben neden mi söz ediyorum? Hemen anlatayım; Giresun'un Alucra ilçesi Tohumluk köyü kırsalında düşen askeri helikopterimizin enkazını kaldırma çalışmaları tamamlanmış. Tamam, hep orada kalacak hali yoktu elbette. Ne var ki haberin sonu çok ilginç bitiyordu: “Helikopter kazası ile ilgili kaza kırım ekibinin yaptığı incelemeden sonra enkaz vinç yardımıyla bugün kaldırılarak Alucra ilçesine götürüldü. Alucra ilçesine götürülen enkazın boş bir alanda yakılarak imha edileceği öğrenildi.”

İMHA EDİLEN BASİT BİR ÇÖP MÜDÜR?..

Şimdi haberin doğru olduğunu düşünürsek otomatikman ortaya bir “Anormallik” çıkmaktadır. Bu karar neden sonra alınmıştır? Öyle ya “Kaza kırım ekibi” ne gibi incelemeler yaptı, ne sonuçlara vardı, ne tür bir rapor verdi bilemiyoruz. Verildiyse bu bir “ön rapor” mudur, “nihai rapor” mudur? Prosedürdeki yeri ve teknik tanımı nedir? Hangi kıstaslara göre değerlendirilmiştir? Tam bu noktada “Enkazın boş bir alanda yakılarak imha edileceği” nereden çıktı? Bu sürecin “normal” bir parçası mıdır? Enkazdan bu kadar çabuk “kurtulma” çabası niyedir?

Bizim bildiğimiz bu tip işler bir çırpıda sonuçlanmaz. Hele de üzerinde soru işaretleri olan, kamuoyunun kafasında sorular oluşmuş bir “kaza” söz konusu ise bu titizlik daha bir önem kazanır. Kalan bütün parçalar aranır, toplanır. Basit bir vida bile önemlidir. Gerekirse parçalar tekrar birleştirilmeye çalışılır. Uzmanlar bunun üzerinden yeni değerlendirmeler yaparlar.

Ayrıca yarın öbür gün yeni bulgular, iddiaların ortaya çıkma ihtimaline karşı bu tarz enkazlar en azından bir süre bekletilir, korunur. Şimdi bu “yakma” işlemi nereden çıkmıştır? Helikopter biyolojik bir varlık mıdır ki, çürüsün, koksun, mikrop yaysın? (Üstüne bir de kireç dökseydiniz bari!) Bu işler bu kadar basit mi? Bu hangi akla hizmettir? Pes yani!..

BU SORULARI CEVAPLAYACAK KİMSE VAR MI?..

O halde biz şimdi medya olarak kutsal kamusal görevimizi yapıp, soru sorma hakkımızı da kullanarak belli makamlara bazı sorular soralım. Bu kararın sorumlusu ve muhatabı kimse kamuoyunu aydınlatırsa seviniriz.

1) Yakılma/İmha kararı hangi ihtiyaca binaen alınmıştır? Gerekçesi nedir? Bizim hesaba katmadığımız veya bilemediğimiz mantıklı bir izahı var mıdır?
2) Yakılma/İmha kararında yangından mal kaçırır gibi bu acelecilik niyedir?
3) Karar yazılı ise altında kimin ya da kimlerin imzası vardır?
4) Karar sözlü talimat ise kim ya da kimler vermiştir?
5) “Standart uygulama” mıdır? Yasal temeli nedir?
6) Daha önce örneği var mıdır? Yoksa sadece bu olaya özgü müdür?
7) Bu belediyenin basit bir çöp toplama ve imha işlemimidir ki hemen yakılmaktadır?
8) Enkazı bir süre olsun saklayacak bir depo, hangar, çadır, vb bulamadınız mı?
9) Bu kazanın bir “soruşturması” yok mudur? Varsa, bitmiş midir? Yoksa hiç başlamamış mıdır? Sonra mı başlayacaktır?
10) Bunun şüpheli bir ölüm sonrası ölen bir kişinin cesedini krematoryumda yakıp yok etmekten ne farkı vardır?
11) Helikopterin enkazının kendisi bizzat “delil” değil midir?
12) Eğer öyleyse, söz konusu yakılma işlemi bir tür “delil karartma” sayılmaz mı?

“DEVLET CİDDİYETİ” BU MUDUR?

Sonuç olarak her ne nedenle olursa olsun iddia olunan uygulama “hoş” değildir ve ister istemez akla bazı soruları üşüştürmektedir. En basit mantıkla bile “Bir şeyler mi saklanıyor?” ya da “Örtbas mı ediliyor?” sorularını davet etmektedir. “Bilinmesi” istenmeyen nedir? (Eğer öyleyse bu bir “suç” değil midir, böyle bir şeyin hesabını kim verebilecektir?) Bu karar beklenen “Devlet ciddiyeti”ni yerle bir etmeyecek midir? Söz konusu karar basit bir bilgisizlik, acelecilik, daha önce de benzerlerine rastladığımız türden (Delilleri süpürme, hurdacıya satma, vb) bir acemilik yahut aymazlık mıdır yoksa arkasında başka bir “niyet” mi vardır? Uluslararası standartlarda da geçerli bir uygulama mıdır?

Bilemiyorum; lakin biri çıkıp beni aydınlatırsa çok mutlu olacağım. Yanlış sorular soruyorsam da düzeltmiş olurum. Fakat bu ülkede “kaza” denilip dosyası kapatılan kaç tane vaka var farkında mısınız? O yüzden kuşku duymamız gayet normal. (Normal olmayan imha kararıdır ve şüpheleri daha da derinleştirmektedir.) Bu noktada kamuoyunun kafasındaki sorular da en yetkili ağızlardan giderilmelidir. Yahut böyle bir karar geçerli değilse o zaman da onu belirtirsiniz.

Zihinlerimizi rahatlatacak bir “cevap” alabiliriz umarım…

NOT1: Sevgili muhalefetimiz ve medyamız bu soruları neden sormaz anlamak mümkün değil!..

NOT2: Acaba bunun “Askerde ceza alan tank, nesneler” efsanesiyle, geyiği yapılan konu ile bir ilgisi var mıdır? Öyle bile olsa böylesi önemli bir durumda bu tarz bir gerekçeye sığınılabilir mi? Abes kaçmaz mı? Bu kadar gayri ciddi olunabilir mi?

NOT3: Şayet şu ana kadar imha kararı gerçekleştirilmediyse derhal vazgeçilmelidir veya kamuoyuna sonuç duyurulmalıdır.


11.07.2016

atillaakar@gmail.com