HDP'den ayrılan Ayhan Bilgen "Sessizlerin Sesi"ni ilan etti

Yeni parti kurma çalışmaları yürüten eski HDP'li Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, "şeffaf, hesap verebilir, üretken ve yerelden merkeze doğru yürüyen bir siyaset tarzının partileşmesi için" Sessizlerin Sesi Hareketi'ni başlattıklarını, yayımladığı bir bildiri ile duyurdu.

Ayhan Bilgen, "Sessizlerin Sesi" ismi ile yeni siyasi parti faaliyetlerini Ankara'da yaptıkları açıklamayla duyurdu. Bilgen'in yayımladığı Sessizlerin Sesi bildirisinde, başlatılan hareketin amaçları, vizyon ve misyonu yer alırken, yeni parti kurulacağı sinyali verildi. Başlatılan harekette, Haziran 2015 seçimlerinin ardından kurulan seçim hükümetinde Kalkınma Bakanı olarak görev yapan ve 2018 seçimlerinin ardından HDP'den istifa eden Müslüm Doğan da yer aldı.

Kamuoyu ile paylaşılan bildiride, "Ellerindeki güçle siyaseti yönlendirmeyi alışkanlık edinenler karşısında sessiz çoğunluğun sesini yükseltmesi hayati öneme sahiptir. Bizler daha onurlu ve birlikte yaşayacağımız bir Türkiye için bir araya geldik. Siyasetin güven ve umut odağı olması için ülkesini seven herkesi sorumluluk üstlenmeye davet ediyoruz" denildi.

Bildiride, yapısal sorunların siyasetin metodundan kaynaklandığı belirtilerek, "Topluma nefes aldırmayı değil, geleceğimizi de ortak akılla inşa etmeyi ve Cumhuriyetimizin II. yüzyılında katılımcı demokrasisi olan, refahı yüksek ve sivil bir anayasaya sahip bir ülke olma hedefimizi paylaşmak istiyoruz. Siyaset kurumunun toplumsal sorumluluğa sahip, uzlaşıyı merkezde tutan bir anlayışla inşa edilmesi gerekliliğini de kamuoyuna duyuruyoruz" ifadesi kullanıldı.

Bildiride hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, fikir ve ifade özgürlüğü ilkelerin vurgu yapıldı. Bildiride Kürt meselesi ülkenin en temel sorunlarından biri olarak tanımlandı ve "Tüm paydaşların katılımıyla, uzun tarihsel bir sürecin ürünü olduğu bilinciyle, sosyolojisinden koparılmadan, eşit yurttaşlık temelinde, demokratik hak ve özgürlüklerin sağlanmasıyla çözmeyi hedefliyoruz" denildi.

SESSİZLERİN SESİ BİLDİRİSİ ŞÖYLE
Siyaset kurumunun sorumluluklarını hakkıyla yerine getirememesinden kaynaklı birikmiş ve kangren olmuş sorunlarımızla Cumhuriyetin ikinci yüz yılına doğru ilerliyoruz. Kuvvetler ayrılığının fiilen kaldırıldığı, TBMM'nin etkisizleştirildiği, fikir ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere anayasal hakların kullanılamadığı, liyakat ve masumiyet karinesi kavramlarının karşılıksız kaldığı bir sürecin içerisinden geçiyoruz. Bugün yaşananlar noktasında mevcut iktidarın sorumluluğu kesin olmakla birlikte, etkin bir siyaset geliştiremeyen muhalefetin durumu siyaset kurumunun işlevsiz kaldığını göstermektedir. Siyaset kurumu ülkenin gerçek sorunlarına çözüm üretmek ve ülkeyi ileriye taşımak yerine yapay sorunlarla uğraşmaktadır. Geldiğimiz nokta itibariyle halkımızın siyaset kurumuna olan inancını yitirdiğini, dar çerçeveye hapsolmuş aidiyetlerle tercihlerde bulunduğunu ve siyasetin vatandaş açısından sandık demokrasisi ile sınırlandığını görmekteyiz.

Yaşam tarzı, kimlikler, korkular ve dönemsel akımların etkisiyle şekillenen seçmen tercihleri sonucunda ortaya çıkan iktidarlar, ortak akıl, şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık gibi demokrasinin ana unsurlarını yok sayan bir anlayışla iktidarlarını sürdürmüşlerdir. Siyaset yapma yöntem ve araçlarının toplumsal ihtiyaca cevap vermemesi nedeniyle siyasette yeni bir sayfa açmak ve yeni bir yöntem zorunlu hale gelmiştir.

Katılımcı, şeffaf, hesap verebilir, üretken ve yerelden merkeze doğru yürüyen bir siyaset tarzının partileşmesi için Sessizlerin Sesi olmak için yola çıkıyoruz. Sessizlerin Sesi Hareketi, yurttaşların etnik köken, dil, din, cinsiyet, siyasi ve sosyal aidiyet farkı gözetmeksizin; özgürlük, eşitlik ve adalet temelinde katılımcı ve müzakereci bir demokrasi hedefiyle siyaset yapacaktır. Hareketimiz İnsan hak ve özgürlüklerini, yaşam hakkını en temel ve vazgeçilmez doğal hak olarak kabul eder, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki tüm engelleri kaldırmayı ve çoğulcu toplumsal bir yapıyı hedefler.

Yüzüncü yılını tamamlamak üzere olan cumhuriyeti ikinci yüzyılında tüm kurum ve kurallarıyla demokratikleştirmenin zamanı gelmiştir. Biz cumhuriyetin ikinci yüzyılında ülkemizi ve toplumumuzu işleyen bir demokrasi ile buluşturmak istiyoruz. Devlet eliyle hukuksuzluğa maruz kalmış ve kalmakta olan her kesimin çağdaş bir demokraside eşit yurttaşlar olarak yaşayacağına inancımız tamdır. Kötü giden ekonomilerin evrensel hak ve özgürlükleri halkına çok gören yönetim anlayışından kaynaklandığını biliyoruz. Bu nedenle güçlü bir şekilde "Gelin hep birlikte cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıralım" diyoruz. En insani ve doğal hak olan inanç ve vicdan özgürlüğü konusunda her yurttaşın kendisini özgür hissedeceği ve inançların yaşaması noktasında devletin tüm inançlara eşit mesafede olacağı bir anlayışı anayasal olarak teminat altına almayı hedeflemektedir.

Biz kimiz?

Ülke siyasetinde siyasi aktörlerin değişmesinin köklü değişikliklere yol açmadığının sayısız deneyimi hafızamızda yer alıyor. Siyasal alışkanlıklarımızı değiştirmediğimiz sürece siyaset yurttaşlar tarafından bulaşılmaması gereken, içine girildiğinde bizi kendisine benzeten bir alan olarak görülecektir. Dolayısıyla bu inançsızlığın maliyeti, kötü yönetim olarak geri dönecektir. Türkiye, içinde bulunduğumuz süreçte temel meselelere çözüm üretmek bir yana hukuksuzluğun, kötü bir ekonominin ve toplumsal kutuplaşmanın içerisinde kendisine bir gelecek bulmaya çalışıyor.

Sessizlerin Sesi Hareketi olarak yapısal sorunlar ve güncel yansımalarının siyasetin kapsam ve metodundan kaynaklandığı kabul ediyoruz. Bu tespit doğrultusunda yeni bir siyaset ile sadece topluma nefes aldırmayı değil, geleceğimizi de ortak akılla inşa etmeyi ve Cumhuriyetimizin II. Yüzyılında katılımcı demokrasisi olan, refahı yüksek ve sivil bir anayasaya sahip bir ülke olma hedefimizi paylaşmak istiyoruz.

Siyaset kurumunun toplumsal sorumluluğa sahip, uzlaşıyı merkezde tutan bir anlayışla inşa edilmesi gerekliliğini de kamuoyuna duyuruyoruz.

Hareketimiz aşağıdaki ilkeleri temel alarak siyaset yapmak gerektiğine inandığını beyan eder :

Hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı

Sessizlerin Sesi Hareketi olarak demokratik bir toplum düzeni için insanlık tarihinin birikimi olan kuvvetler ayrılığı ilkesinin net ve tavizsiz bir biçimde uygulanmasının hem güçlü bir toplum hem de kurumlarıyla güçlü bir demokrasi için hayati önemde görüyoruz. Hukukun üstünlüğü ilkesi ile her kişi ve zümrenin hukuk önünde eşit olduğu, suçta ve cezada öngörülebilir, mahkeme kararı olmadan kimsenin suçlu görülemeyeceği, ölçülü tedbirlere dayalı ve en önemlisi temel hak ve özgürlüklerden asla taviz vermeyen özgürlükçü bir devlet düzenini inşa etmek istiyoruz.

Temel hak ve özgürlükler

Sessizlerin Sesi Hareketi olarak başta yaşam hakkı olmak üzere insan olmaktan kaynaklı var olan, değiştirilemeyen, vazgeçilemeyen ve devredilemeyen tüm hakların korunmasını varlık gerekçesi olarak görür. Bu hakların kullanımını kolaylaştırmak ve ihlalleri sıfırlamak için hukuki ve idari tüm süreçleri işleterek hakların korunmasının güvencesini verir. Hareketimiz, her türlü ırkçılığa ve sömürüye karşıdır, kötü muamele ve işkenceyi reddeder. Bu anlamda ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile diğer uluslararası sözleşmelerin icrasını anayasal bir sorumluluk olarak görüyor ve mutlak bir adaleti ilke olarak benimsiyoruz.

Fikir, ifade ve basın özgürlüğü

Fikir, ifade ve basın özgürlüğü bir rejimin demokratik karakterini yansıtan en önemli göstergedir. Eleştiri hakkı, gösteri yürüyüşü ve protesto, objektif haber alma hakkı yurttaşların bulunduğu toplumda özgürlüklerini kullanmaları için vazgeçilmez araçlardır. Sessizlerin Sesi Hareketi olarak fikir, ifade ve basın özgürlüğünü katılımcı demokrasi için önemli görüyor, bu hakların kullanımı noktasında yurttaşlarımızın özgürce davranabileceği bir düzeni vazgeçilmez olarak görüyoruz.

Yerel demokrasi

Türkiye yüzölçümü ve demografik yapısı göz önüne alındığında yerelden siyasete katılımın önünde en büyük engelin temsili demokrasi olduğunu görüyoruz. Yerel yönetimlerin etki alanının kısıtlı olması ve siyasal partiler kanununun yetersizliği nedeniyle yerel yönetimler ve çevreler merkez siyaset için kitle desteği dışında bir anlam ifade etmemektedir. Üye bazlı politika üretilmediği gibi yerelin TBMM de milletvekilleri aracılığıyla temsilinde de denge- denetleme mekanizmalarının olmadığı göze çarpıyor. Bu bağlamda yerel demokrasi için yerel yönetimlerin ve siyasi partilerin iki ayrı başlıkta ele alınmasında fayda görüyoruz. Öncelikle yerel yönetimlerin etki alanının genişletilmesi ve yerelden katılımın arttırılması için mekanizmalar geliştirilmesi gerektiğini ifade ediyoruz.

Ote yandan Siyasi partiler kanunundan kaynaklanan güçlü merkez-zayıf yerel tezatlığına karşı dijital demokrasi araçlarını da etkin kullanan, yerel iradeyi merkezinde yansıtan, hesap verebilen, başarısızlık halinde üyelerine karşı sorumluluğunu yerine getiren, yatay ilişkileri ve cinsiyet eşitliğini esas alan, katılımcılığı yerelden merkeze inşa eden bir modeli savunduğumuzu duyuruyoruz.

Parti içi demokrasi

Siyasi partiler toplumsal öznelerdir. Hareketimiz partileştiğinde tüzüğünde de belirtileceği üzere; hukukun üstünlüğünü savunan, katılımcı ve üye temelli siyaset yapan, şeffaf ve hesap verebilir, denge ve denetleme mekanizmalarını partinin her kademesinde uygulayan, cinsiyet eşitliğine saygılı, çevre, doğa ve hayvan haklarına saygılı bir siyasi parti olacağımızı ifade ediyoruz. Hareketimiz, siyasi partiler yasasını değiştirerek başta, parti içi demokrasi olmak üzere, siyasetin finansman şeffaflığı ile izlenebilirliği sağlayacak bir modelin öncülüğünü yapacak olmakla beraber, halk iradesinin tam olarak yansımasının sağlanması için seçim barajının tamamen kaldırılmasını da ilke olarak savunur.

Kimlik ve inanç

Sessizlerin Sesi Hareketi olarak her inanç ve kimliği insan hakkı gördüğümüz kadar, inanç ve kimliklerin anayasal güvence altına alınması gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz. Kimlik ve inançtan kaynaklı sosyal meselelerin çözümünü, bu sorunu oluşturan tarihsel, sosyal, kültürel ve ekonomik tüm faktörlerle yüzleşerek, toplumsal katılım dahilinde çözeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. Ayrıca inanç ve kimliklere karşı ayrıştırıcı, kötüleyici ve hakaretamiz ifadeleri sosyal barışımız için nefret suçu kapsamına alacağımızı ifade ediyoruz.

Bu bağlamda;

Ülkemizin en temel sorunlarından olan Kürt Meselesini, tüm paydaşların katılımıyla, uzun tarihsel bir sürecin ürünü olduğu bilinciyle, sosyolojisinden koparılmadan, eşit yurttaşlık temelinde, demokratik hak ve özgürlüklerin sağlanmasıyla çözmeyi hedefliyoruz.

Ülkemizde konuşulan tüm dillerin korunması, geliştirilmesi ve eğitim dili olarak süreçte yer almasının doğal bir hak olduğu tespitiyle gerekli hukuki düzenlemeleri yapmayı sorumluluk olarak görüyoruz. Ülkemizdeki tüm etnik grupların başta anadil olmak üzere tarih ve kültürlerini yaşatabileceği kurumsallaşmaların yasal statüye kavuşmalarının gerekli ve önemli olduğunu ifade ediyoruz.

İnançlar konusunda da devletin tüm inançlara aynı mesafede olması gerektiğini ifade ederken, yurttaşların inançlarını özgürce yaşaması noktasında tüm hizmetlerin sunulmasının eşit yurttaşlığın gereği olduğunu belirtiyoruz.

Kamu yönetimi anlayışımız

Hareketimiz, çağdaş bir kamu yönetimi için yerinden yönetim ilkesini esas almaktadır. Merkezi idarenin yalnızca ulusal politikaların belirlenmesi ve koordinasyon sağlama, kural koyma, düzenleme ve denetleme yetkisini yerelde koordinasyonu sağlama şeklinde düzenlemeyi öngörüyoruz. Kamu yönetimi anlayışımız insan hak ve özgürlüklerinin esas alındığı, topluma güven veren, katılımcı, hesap verebilir, şeffaf insan odaklı, beyana dayalı erişebilir hizmet ilkeleri üzerine inşa edileceğini duyuruyoruz. Sessizlerin Sesi Hareketi olarak yerelde demokrasinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi için, yereldeki yetkilerin artırılmasını ve yerel meclisleri yetki ve kararlarında güçlendirilmesini demokratik katılımcılık için vazgeçilmez olarak gördüğümüzü ifade ediyoruz.

Ekonomi

Ekonomi alanında ülkemizin ihtiyaçları ve kaynakları doğrultusunda üretken, teknolojiyi ve tüm sektörlerdeki gelişmeleri takip eden, güncelliği koruyan ve en önemlisi sosyal adaleti önemseyen bir politikayı önemsiyoruz. Mülkiyet hakkı ve serbest girişimde bulunma hakkı kadar sosyal adaleti kurumsallaştıran politikaların hayata geçirilmesini, insani iş ve yaşam koşullarını sağlamayı, rekabetin monopol piyasalara yol açmayacak şekilde düzenlenmesini, kooperatifçilik ve benzeri formatlarda ülkemizin kendisine her alanda yetecek kadar üreten bir anlayışı benimsediğimizi ifade ediyoruz. Sessizlerin Sesi Hareketi olarak refahın ve kalkınmanın gelişmiş demokrasi ile mümkün olacağına inancımız tamdır.

Emek

Sessizlerin Sesi Hareketi olarak emek politikalarımızı işçi sağlığı ve güvenliği, insani yaşam için yeterli ücret, kadınların iş yaşamında aktifleştirildiği ve cinsiyete dayalı engellerin kaldırıldığı, sendikaların mevcut yapısının değiştirilerek çalışanların emek mücadelesinde etkin olduğu ülkemizdeki potansiyeli ucuz işçilikten nitelikli işçiliğe ve ücrete dönüştürme üzerine inşa edeceğiz. Sosyal politikalarımızı toplumun tüm kesimlerini kuşatacak şekilde ilkelerimizden taviz vermeden hayata geçireceğiz.

Sonuç olarak;

Hep birlikte cumhuriyeti demokrasi ile buluşturalım.

Ellerindeki güçle siyaseti yönlendirmeyi alışkanlık edinenler karşısında sessiz çoğunluğun sesini yükseltmesi hayati öneme sahiptir. Bizler daha onurlu ve birlikte yaşayacağımız bir Türkiye için bir araya geldik. Siyasetin güven ve umut odağı olması için ülkesini seven herkesi sorumluluk üstlenmeye davet ediyoruz. Çanakkale'de temelleri atılan ortak tarihi mirasa sahip çıkmak ve bahar bayramını coğrafyamızdaki tüm toplumlar için barış ve bereket müjdesine dönüştürmek için yola çıkıyoruz. Kısa bir süre sonra resmi kuruluş başvurusunu yapacağımız siyasi hareketimizin ülkemize ve tüm insanlığa yeni bir ses yeni bir nefes olmasını diliyoruz.