Efendim: aslında dünyanın her yerinde ama bilhassa Türkiye’de kimse ne partilerin programlarını enine boyuna inceler ne de çoğu kez sallama vaatlerine etraflıca bakar. Zaten kimsenin ne buna ayıracak vakti ne de kültürel arka planı vardır. Onun yerine liderlere, onların yaydıkları enerjiye, verdikleri bir iki mesaja, rakipleriyle atışmalarına, geçmiş icraatlarına, vb göre oy verir ya da vermez. “Kültürel” ve yaşam biçimsel yakınlıklar daha ön plandadır.
Ancak bütün bunların yanında bir faktör daha vardır ki, derinden derine aslında tercihlere o yön verir. Bu durum sözüm ona en “Modernist” görünen partiler, liderler, ideolojiler için bile geçerlidir. Söz konusu etki hemşerilik, bölgedaşlık, mezhepdaşlık, etnik aidiyet, vb gibi saiklerdir. İnsanların çoğu bilhassa da aday tercihlerinde –bire bir olmasa da- genellikle böylesi etkileri dikkate alırlar. Bu kimliksel özdeşleşme tercihlerine yön verir. Cari anlayış budur!..
“Hemşerim olsun, çamurdan olsun!..”
İşte bu yüzden siz İstanbul seçiminin sonucuna İstanbulluların karar vereceğini mi sanıyorsunuz? (Soydan İstanbullu mu kaldı?) Eğer öyle düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz demektir. İstanbul’un kaderine neredeyse İstanbullular dışında herkes karar verecek gibi. Ancak içlerinde öyle bir kesim daha var ki önümüzdeki seçimde belirleyici faktör onlar olacak gibi…
Peki kim mi onlar? Elbette kendimin de dahil olduğu “Karadenizliler”den söz ediyorum. Peki neden böyle olacak? İstanbul’da Karadenizliler dışında diğer bölgelerden de birçok aday var. “Karadenizliler” in farkı ne? Çok basit. Çünkü şu an kazanması en mümkün aday gibi gözüken ve hali hazırdaki İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu bir Karadenizlide ondan. Karadenizli oylarının ağırlıkla onun etrafında kenetlenmesi mümkün. Üstelik bu durumda sadece nicel yani sayısal olarak değil aynı zamanda nitelik de önemli.
İmamoğlu’nun “Anti”si Bir Başka İmamoğlu Lâzım!..
Ancak Karadenizli oyları veya adayları deyince mutlak bir homojenlik aklınıza gelmesin. Onlarda muhtelif etkilerle bölünmüş vaziyette. Öncelikle de tercihler siyasi olarak AK Parti ve CHP şeklinde. Burada kilit rol İmamoğlu’nda görünüyor.
Üstelik İmamoğlu diğer CHP’lilerin aksine muhafazakâr kesimlerden de oy alabilecek bir profil çiziyor. AK Parti’nin buna karşı başka bir “Önlem” alması gerekiyor. Ona da bir “Anti –İmamoğlu” İmamoğlu lâzım!..
İmamoğlu'nun Karşısına Gene Bir Trabzonlu Çıkartmak Stratejisi!..
Eğer anketler gene bizleri ve partileri yanıltmıyorsa (Aslında yanıltılma olmadı, son seçimde muhalefetin “gönüllü yanılma” sı oldu!) İmamoğlu’nun –şimdilik- sanki önde olduğu anlaşılıyor. Bu durumda zaten İmamoğlu karşısına sürülebilecek en önemli kozlardan birinin “Karadenizlilik faktörü” olduğu anlaşılıyor. Tutar mı bilinmez: Ama ilk etapta akıllıca olacağı ve durumu etkileyeceği muhakkak. Yeterli mi? Elbette hayır!..
Bu durumda şu ana kadar adı geçen Karadenizli olmayan aday isimleri otomatikman elenmiş yahut “Zayıf ihtimal”e düşmüş oluyorlar. Eğer bu varsayım gerçekleşirse yarış Karadenizli (Siz “Trabzonlu” anlayın yoksa Karadeniz daha geniş bir coğrafya) adaylar arasında geçecek demektir. Diğer adayların “Şansları sıfırdır” diyemesek bile - şayet bu kriter üzerinden gidersek – mecburen daha geri planda kalabilirler.
Tek Kriter “Hemşerilik” Değil!..
Burada söz konusu kriterin yanında ayrıca “profili yüksek, her kesimden oy alabilecek, kamuoyunda tanınır olmak” gibi ilave kriterlerde etkili olacağa benziyor. Bu açıdan baktığımızda “Karadenizlilik” faktörü de tek başına yetmeyebilir. (Zaten burada oy alımından çok, adayların birbiri karşısındaki kimliğinden söz ediyoruz. Oy aşaması çok sonra) Her ihtimali de düşünmek gerek. Erdoğan’ın ayrıca özel bir anket yaptırdığı söyleniyor.
AK Parti’nin şu ana kadar aday açıklamamasının nedeni ise hem rakip partilerin adaylarını görmek ve örgüt ile tabanından gelen mesajları etraflıca değerlendirmek olduğu düşünülebilir. Bir aksama olmaz ise 24 Aralık’ta adaylarının açıklanacağı söyleniyor. En son 17 Aralık’ta (Dün) İstanbul’da böylesi bir eğilim yoklaması yapıldı.
Liste Uzun Bakalım Aradan Kim Çıkacak?
Şimdi şu ana kadar bir şekilde adı geçen aday isimleri üzerinden olaya bakalım:
“Karadenizli”nin Hakkından “Karadenizli” mi Gelir?..
Gördüğünüz gibi liste uzun. Çoğu ismin muhtemelen zaten gündemden düştüğü anlaşılıyor. Ki zaten süreçte bunların bir kısmı nabız yoklama yahut yönlendirme amaçlı ortaya atılmış olabilirler veya temayül yoklamalarında elenmiş durumdalar herhalde) Halen Megakent için adı dolaşan (Ya da dolaştırılan!) dört, beş isim var. Dolayısıyla “İllâ Karadenizli olacak” diye bir kesinlik de yok.
Lakin Karadenizlilik kriterini canlı tutan asıl rakibin mahiyeti. Yani Ekrem İmamoğlu’nun Trabzonlu oluşu. (Yoksa tek başına Karadenizli oyları da yetmez. Diğer bölge insanlarına da hitap etmek gerek) Ona “kontra bir aday” çıkartılmak istenebilir. Bu durumda o faktör öne çıkar ve pek muhtemeldir. O zaman bu ihtimal ağırlık ve ciddiyet kazanır. Zaten kafalardaki ilk seçenekte bu gözüküyor. Tabii ne derece isabetli olur bilinmez!..
Amaç Karadenizli Oylarını Bölmek mi?..
Mevcut şartlarda AK Parti ve Erdoğan’ın atabileceği en akıllıca adım onun karşısına gene bir “Trabzonlu” çıkartmak ve Karadeniz oylarını bölmek olarak görünüyor. Ne derece geçerli bilemiyorum ama şu an Erdoğan’ın tercihinin de aynı yönde olduğu söyleniyor. Tabii başka hesaplar veya alternatif çarelerde bulunmuş olabilir!..
Fakat örneğin ismi daha “tanınır” olan bir aday aranırsa Fahrettin Koca aradan fırlayabilir. Gündem veya ihtimal dışıdır diyemeyiz. Plase olarak Murat Kurum’da devreye girebilir. Burada benim görece kanaat veya gözlemlerim de yeterli veya geçerli olmayabilir. Hiç umulmadık “sürpriz bir isim” de aradan çıkabilir.
CHP Rahat, AKP Diken Üstü!..
CHP’nin İBB seçiminde işi kolay, aday sıkıntısı yok, pek rahat. Avantajı bu. (Onunda başka açılardan işi zor) Ancak AK Parti için aynı şey geçerli değil. (Onunda başka avantajları var) AK parti aday seçerken hem hata yapmamak hem de bunca isim arasından en uygunu seçmek zorunda. Çünkü hemşerilik veya popülerlik gibi faktörlerde tek başına yetmeyebilir. AK Parti İstanbul’da şansını daha yüksek tutmak istiyorsa birçok özelliği bünyesinde barındıran bir aday bulmak zorunda. Dengeler hassas!..
Bulamazsa işi gerçekten “zor” görünüyor!..
18.12. 2023