"HAYATIMIN HİÇBİR DÖNEMİNDE GAY OLDUĞUMU SAKLAMADIM"!..AHMET TULGAR AKTÜEL'E KONUŞTU!..

BirGün gazetesinde sürdürdüğü yazıişleri müdürlüğünden ayrılarak 'yayın danışmanı' olan Ahmet Tulgar,gazetenin tartışma yaratan manşetlerinden kendisi hakkındaki iddialara kadar birçok konuyu cevaplandırdı.İşte o röportaj...


"Gazetenin içeriğine uygun olmayan bir yazıya müdahalemle başlayan tartışma üçüncü gününde homofobiyle sonuçlandı" dediniz ve yazı işleri müdürlüğünden ayrılıp yayın danışmanlığına geçtiniz. Hangi yazıydı bu?

Gökhan Gencay'ın Nazlı Eray'la mail yoluyla yaptığı bir röportaj. Uzun yıllar röportajcılık yaptığım için biraz hassasım bu konuda. Ben de uzun soru sorduğum için eleştirildim ama karşımdakine bir şeyi empoze etmek için değil, gerçeği öğrenmek için sorardım. Burada röportaj tekniğine uygun olmayan bir şey vardı. Sorunun başlangıcı adeta küçük çaplı bir makale gibiydi ve Stalin'in artık solda esamesinin okunmadığı, zarar verdiği ortaya çıkıyordu. Bu gazeteyi okuyanlar arasında Stalin'e sempati duyanlar olabilir. Bu nedenle o soruyu koymadım. Yazı işleri müdürü olarak buna yetkim var. Bu gazetenin kısıtlı bir tirajı var ve okur kaybetme hakkı yok. Gökhan Gençay'ın Stalin'e ilişkin birkaç derinlikli analizi yer almasa, ne Türkiye ne de Türkiye solu bir şey kaybetmez ama biz okur kaybederiz. Bu tartışma bu şekilde başladı.

İlk tepki kimden geldi?


Röportaj çıktıktan bir gün sonra Gökhan'dan. "Niye çıkardın, sen siyasi komser misin" dedi. Sonra internet sitelerine taşındı.


Olayın homofobiye dönüşmesi nasıl oldu peki?

Bu olay üzerine ismini söylemek istemediğim bir tiyatrocu, ipini koparan herkesin yazdığı bir internet sitesinde yazı yazdı. Ahlaki zaaf, hırs gibi bir şeyler geveleyip gey'lik meselesine göndermede bulundu. "Arayıp edeceğim" dedim. "Yapma o çirkefi sıçratma" dediler. Sevilmeyen, beyin ameliyatı geçiren sevgilisini iskemleyle dövmüş bir insan. Bu kadar rezil. Benim gocunacak hiçbir şeyim yok. Hayatımın hiçbir döneminde gey olduğumu saklamadım. Sonra başka birinden daha mail geldi ve birden çok önem kazandı. Attığım manşetleri bile gey olmama bağladılar.

Hangilerini mesela?

"Yiyin birbirinizi" manşeti. Olayı siyasi bir duruş olarak kabul etmeden, eşcinselliği patolojik bir duruma getirip;, "Bu hastalığa yakalananlar doğal olarak böyle manşetler atar" demek istediler. Kimi bunu gey hırsıyla, kimi gey melankolisi ile açıklıyor. Güya ben gazetede yatıp kalkıyormuşum... Gazetede kalınabilir ama kalmıyorum. Şöyle düşünüyorlar: Gazetede kim kalır? Bir gey. Niye kalır? Birine aşık olduğu için. Keşke birine aşık olsam. Onlara göre aşık bir geyin gözü hiçbir şey görmez, "Yiyin birbirinizi" gibi yanlış politik kararlar alır. Gey'lerden hep umutsuz aşk bekliyorlar. Aşık olacak, delirecek, işini gücünü bırakacak zannediliyor.


Zikrettikleri bir sevgili ismi de olmalı...


Yok, verilmiyor. Sadece ben varım. Zaten ardından görevden ayrılma kararım gelince "görevden alındı" dediler. Bir gruba göre ben "love affair" (aşk macerası) yüzünden görevden alındım. Buradan biriyle beraberim ve bu tasvip edilmiyor.

Diğer iddialar neydi?


Ahmet Tulgar Ergenekon tartışmalarında Ergenekon'a yeterince cepheden saldırmadığı için görevden alındı, "Yiyin birbirinizi" manşeti yüzünden alındı, Murat Karayılan röportajına karşı çıktığı için alındı... İyi ama ben zaten görevden alınmadım, kendi tercihimdi, görevimi terk etmedim. Sadece görevimi böyle tanımlanmış şekilde yapmak istemedim. Yine gazetenin birinci sayfasını ben yapıyorum, yazı işleri toplantı