Hasan Cemal'den olay Erdoğan çıkışı! Erdoğan bir despottur, onunla istikrar da olmaz, barış da!

Hasan Cemal, Ankara'da terör saldırısına ilişkin "Erdoğan'la istikrar da olmaz, barış da" dedi.

Gazeteci-yazar Hasan Cemal, Ankara patlamasının hemen ardından yazdığı yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir "despot" olduğunu söyledi.

Yazısında Erdoğan’la istikrar bekleyenler kendilerinini aldattığını ifade eden Hasan Cemal "Erdoğan’la bu memlekette ancak kan gölü büyür" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın Demokrasi, hukuk, özgürlükler ve insan hakları açısından "fiyasko" olduğunu belirten Hasan Cemal'in T 24'te yazdığı yazısının ilgili kısmı şu şekilde:

Kim bilir kaç zamandır, kaç keredir tekrarladım:

Erdoğan bir despottur, onunla istikrar da olmaz, barış da!

Cumhurbaşkanı seçildiği zaman da, 7 Haziran sonrası barış değil savaş düğmesine bastığı zaman da, 1 Kasım’da yüzde 50 oy aldığı zaman da hep vurguladım:

Erdoğan’la istikrar bekleyenler kendilerinini aldatıyor; Erdoğan’la bu memlekette ancak kan gölü büyür.

Büyüyor da...

Dün akşam saatlerinde, Ankara’nın göbeğinde bir bomba daha patladı.

Lanetliyorum bu terör saldırısını da...

Her patlayan bombayla, yapılan her katliamla görüşüm kuvvetleniyor.

Erdoğan’la istikrar ve barış sözcükleri yan yana gelemez.

Erdoğan tam bir ‘fiyasko’dur.

Demokrasi açısından ‘fiyasko’dur.

Hukuk açısından ‘fiyasko’dur.

Özgürlükler açısından ‘fiyasko’dur.

İnsan hakları açısından ‘fiyasko’dur.

Barış açısından ‘fiyasko’dur.

İstikrar açısından da ‘fiyasko’dur.

İsteyen istediği gibi laf çevirsin.

Laf ebeliği yapsın.

Bugün Türkiye’de istikrarsızlık derinleşiyorsa, bugün Türkiye barıştan gitgide uzaklaşıyorsa, baş sorumlu Tayyip Erdoğan’dır, başkası değil.

Aşağıda daha önce yazdığım yazı yer alıyor.



* * *

Ve despotların yeri, tarihin çöp tenekesidir!

Eskiden de böyleydi.

Soğuk savaş döneminde de demokratik hak ve özgürlükler umursanmazdı.

Demokrasinin kolunu kanadını kıran askeri darbeler görmezlikten gelinir, hatta desteklenirdi.

Onlar için önemli olan, Türkiye’nin komünizme karşı kale olmasıydı.

Türkiye’de insan hakları hiçe sayılıyormuş, hapishaneler, işkencehaneler dolup taşıyormuş umurlarında bile olmazdı.

Türkiye ikinci sınıf, üçüncü sınıf bir demokrasiyle ya da sözde demokrasi ile idare edebilirdi, nokta.

Ara sıra zevahiri kurtarmak için sinek vızıltısı gibi sesler çıkardı, ama o kadar...

Önemli olan komünizme karşı kale olmasıydı Türkiye’nin...

Peki, bugün durum farklı mı?

Hayır değil.

‘Komünizm’in yerini radikal İslam aldı.

IŞİD aldı.

Mülteciler aldı.

Türkiye’ye bunun için ihtiyacı var Amerika’nın, Avrupa’nın.

Tıpkı soğuk savaş yıllarındaki gibi.

Türkiye’de bir despot, demokrasi ve hukuk devletini ayaklar altına almış çiğnedikçe çiğniyor, gıkları çıkmıyor.

Türkiye’de bir despot, Avrupa’yı Avrupa yapan, Batı’yı Batı yapan değerleri hiçe sayıyor, gıkları çıkmıyor.

* * *

İnsan hakları ve özgürlükler üzerinden at pazarlığı yapıyorlar despotla...

Bir zamanlar nasıl askeri darbe umurlarında değildi, bugün de sivil darbe öyle...

Bir zamanlar nasıl askeri vesayet umurlarında değildi, bugün de sivil vesayet öyle...

Şaşırtıcı mı?

Elbette değil.

Kavga bizim kavgamız.

Demokrasi için kavgayı biz vereceğiz.

Özgürlükleri bizim kavgamız getirecek.

Hukukun üstünlüğü için onlar değil, biz kavga edeceğiz.

Demokrasiyi demokrasi yapan bütün bu değerlerin hiçbiri gökyüzünden zembille kendiliğinden inmedi.

Hiçbir zaman, hiçbir yerde inmedi.

Özgürlük diyorsak...

YAZININ TÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ