"HASAN CEMAL VE SEDAT ERGİN'İN İŞİ ÇOK ZORMUŞ, İYİ ANLADIM!.."
Akşam yazarı Serdar Turgut, meslektaşları Hasan Cemal ve Sedat Ergin'in işinin çok zor olduğunu nasıl anladı?
Çok ciddi siyasi analiz yazısı
Pazar günleri 'hafif' yazılar yazılması geleneğine uzun zamandır tepkili olduğum için, ben tersine giderek pazar günleri ciddi siyasi analizler yazmaya karar verdim.
Bugün ciddi, ağır yazarlara benzemek için bu yazıya sabah saatlerinde başladım. Her cümleyi tarta tarta, üzerinde yoğun düşünerek yazdığımdan yazı 9 saat sonra gece basmışken bitti. Böylece Sedat Ergin'in uzun sürede yazı yazma rekorunu egale ettim.
Ciddiyet denilince idolüm olan Hasan Cemal'e de benzemek için yazma sürecinde birtakım stresler filan yarattım.
Örneğin; yazarken odama birileri girerse onunla kavga ettim. Müthiş bir fikir akışını bozduğu için kızdım ona. Arada bir evimin içinde elim arkamda kenetlenmiş dalgın biçimde yürüdüm ve 'Hımmmm' diye sesler filan da çıkardım.
Karımın beni bir entelektüel dahi olarak algılaması için ona buğulu ve düşünceli gözlerle baktım. Ara verdiğimde yazar olmanın zorluklarından da bahsettim. Anlayış bekledim. Yazım bitince de evin her yanından duyulacak derin bir 'Ohhhhh' çektim.
Aslında açık söylemeliyim ki; ben bu haftanın en tartışmalı haberini az daha tamamen atlıyordum. Haber gündeminden tamamen koptuğum ve sadece kendi özel gündemimle yaşadığım için haberlerden haberdar değilim.
Günün ortasında bir televizyon kanalından aradılar ve bir konuda yorum verip veremeyeceğimi sordular. İçimden 'Eğer soru cansız manken tavlama ve onlarla en iyi sevişme metotları filan üzerineyse buna tabii ki cevap verebilirim' diye düşündüm.
Ama arkadaş bana, Bülent Arınç'a bir suikast girişiminden bahsetti ve detay verdi. Yemin ettim, 'Vallahi billahi haberim yoktu, şimdi öğrendim dedimse' de arkadaş galiba inanmadı. Daha sonra 'Bana anlattığınız her şey olağanüstü saçma geliyor bu nedenle yorum yapabilmem imkansız' dedim. Kapadı telefonu.
ZIRVA TEVİL GÖTÜRÜR MÜ?
Ve sonra ben 'Zırva tevil götürmez' tartışmasını da duydum. İlk önce gayet tabii ki bunun anlamını kavrayamadım.
Ama sonra biraz anlar gibi oldum.
Şunu söylemem gerekiyor ki; tüm Türkiye, tüm köşe yazarları konuyu yanlış tartışıyor.
'Zırva tevil götürür mü?' konusuna objektif analizler getirenler de vardı. Bunlar genelde başyazar tayfası oluyor. Bunlar aniden çıldırıp bin çocuğun kafasını koparan katil hakkında bile yazsalar, objektif olma uğruna çocukların bunu hak etmiş olmak için ne yapmış olabileceğini de öğrenmeye filan çalışırlar.
Direkt olarak 'Zırva tevil götürmez' diyenler de kendilerinin haklı olduklarına kesin inanmışlardı. Ne kadar banaller, ne kadar da yanlışlar inanılacak gibi değil. Ama acınacak durumlarının farkında bile değiller.
Hazır olun; şimdi nedenini açıklıyorum bunun. 'ZIRVA GAYET TABİİ Kİ TEVİL GÖTÜRÜR'... Götürdüğünün de en büyük kanıtı bizzat benim.
Çünkü yıllardır azimle zırvalarım ben. Hayatımda da öyleyim. Yazı yazarken ise özellikle zırvalamak için gayret ederim.
Bu halka zırvayı öğretebilmek için yıllardır saçımı süpürge yaptım, uğraşıyorum.
Gerçi 'Zırva tevil götürmez' lafındaki 'tevil götürmez' bölümünü hala daha tam anlayabilmiş değilim. Birçok insan bunu bana açıklamak için büyük gayret gösterdi, fakat meseleyi hala daha tam kavrayamadım.
Modern olmayan kavramları beynim katiyen algılamıyor da olabilir. Belki de böyle bir hastalığım da vardır.
Sadece şunu biliyorum ki; zırvalamanın bana yararı büyük oldu. Eğer tevil götürmek iyi bir şeyse, farkında olmadan bu arada derede muhakkak onu da başarmışımdır.
Yıllardır her Allah'ın günü zırvaladım da zırvaladım. Abarttım zırvaladım, uçtum zırvaladım, millete kaliteli zırvalamayı da öğretmeye çalıştım ama millet öğrenemedi bunu. Çünkü millet de kendisini maalesef ciddiye alıyor. Tarihimizi 'Bir milletin uyanamayışı' başlığıyla tekrardan yazmamız gerekiyor bence.
'Zırva tevil götürür mü?' tartışmasına yol açanlara ne kadar teşekkür etsek yeridir.
Bu arada bir daha ciddi yazı katiyen yazmam. Ülkenin gerçek gündemi gerçekten çok ağır, derin ve ciddiymiş.
Hasan'ın da, Sedat'ın da işi çok zormuş. Bugün bunu çok daha iyi anladım.
Serdar Turgut/Akşam