"HASAN ABİ,BIRAK O MAHALLEYİ ARTIK,GEL BİZİM MAHALLEYE" ORAY EĞİN'DEN "GALİBA KAPTIRDIK" DEDİĞİ HASAN CEMAL'E İLGİNÇ ÇAĞRI!.

Hasan Cemal'in "Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım" isimli kitabının başlığını köşe yazısına "Kimse Kızmasın Hasan Cemal'i Yazdım" şeklinde taşıyan Oray Eğin,"kullanılıyor" dediği Hasan Cemal'e bakın nasıl seslendi?...















KİMSE KIZMASIN HASAN CEMAL´İ YAZDIM
Bir süredir kolaylıkla gözlemleyebildiğimiz şekilde Türkiye gerçeği algımızdaki ´normal´ tanımının yeniden şekillenmesine yol açıyor. Eskiden ´sıradışı´ hatta ´ayıp´ ve hatta ´günah´ sayılan bile giderek normal olmaya başladı. Bu, kuşkusuz bir tür geriye dönüş. Ama ´normal´in içeriğinin bu denli değişmeye başlamasını da ´akıl tutulması´ olarak yorumlamak mümkün değil mi?
Çok bilinen bir gerçektir, ´akıl tutulması´ bireylere özgü olduğu gibi o bireylerin oluşturduğu millet ve o milleti koruyacak olan devlette de görülebilen bir hastalık olabilir.
Bakın bu akıl tutulmasının son örneklerinden biri mahremiyetin ihlaline ilişkin tartışmalar. Önceki gün Serdar Turgut´un hedefiydi Hasan Cemal´in yazısı.
´Telefon dinlemelerinin içeriği de önemlidir, yasa dışı olsa da´ diye başlayan bir şey diyor Hasan Cemal. Hiçbir elle tutulur tarafı, akla izah edilebilecek bir kısmı yok. Zaten sözün içeriği de beni ilgilendirmiyor, dahası ´unique´ ve ´yeni´ de değil.
Bu düşünce kendisinden daha önce de birtakım zavallı çocuklar tarafından işlenmişti.
Marjinal basında yer etmiş cahillerin yorumları olarak değerlendirip, geçmiştim.
Ama işin içinde Hasan Cemal olunca, işin rengi değişiyor. Söz değil, söyleyen önem kazanıyor.
Çünkü Hasan Cemal benim saygı duyduğum, bir şey söylediği zaman ´Aman üzerinde durmayalım´ diye geçiştireceğim bir isim değil.
Normal şartlarda sadece sapmalara, faşist ideologlara ve meczuplara ait olabileceği düşünülecek, dolayısıyla da marjinalize edilecek böylesi bir düşünce Hasan Cemal tarafından sahiplenilince meşruiyet bulabilri ancak.
Bir şeyin ´norm´ olma süreci de böyle işlemez mi? Marjinal bir fikir, makul ve ortada biri tarafından sahiplenildiğinde kabul ettirilmesi çok daha kolay olur.
Ben Serdar Turgut´un da kaygılarının benimle ortak olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizler Hasan Cemal´i seven ve sayan insanlarız. Onu kaptırmak istemeyiz.
Ama galiba geciktik.
Çünkü o artık başka bir kampın, kendi tercih etmese de, doğal lideri olmuş durumda. Bir kere her şeyden önce o kampın içindeki isimlere kıyasla çok temiz, yozlaşmamış. Paraya kendini satmış değil; marjinalize olmamış, üstelik Cumhuriyetçi hassasiyetleri olan bir gazetede yazıyor; medyada saygın bir isim, adı üzerinde spekülasyon yapılamayacak kadar bağımsız. Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği doğal bir lider. Ve o düşünceleri meşru kılabilecek tek isim. Hasan Cemal bir şeyi savunduğunda arkasından ´Ama bunu savunarak çok para kazandı ya da şu rantı elde etti´ denilecek biri değil.
Zaten psikolojik harbin mimarları da bunun farkında. Hem Hasan Cemal´le belli temel konularda da aynı düşünüyorlar. Bulabildikleri en temiz isim oydu, onu da doğal lider yapıverdiler.
Ama işte asıl tehlike de burada başlıyor. Hasan Cemal´in düşünceleri aşağı yukarı uzun zamandır aynı; çok uzun zaman önce düşüncelerinin değişimiyle ilgili günah çıkardı. Hani o herkesin kızdığı ´Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım´ kitabında.
Ama eskiden bu düşünceleri seslendiren kişi ´bağımsız´ bir yorumcuydu. Şimdi ise algı bir hareket lideri: Perception is the reality. Aradaki geçişin, sırf bu algının bile zararlarını uzun uzun anlatmama gerek yok herhalde.
Benim bildiğim, tanıdığım Hasan Cemal fikri hür, vicdanı hür, temiz bir beyin. Bugün aynı kayığa bindiği pek çok arkadaşının ise sicili kirli, geçmişte kimlerin emrinde çalıştıkları, kimlerin tetikçiliğini yaptıkları ortada. Tekrarlamaya gerek yok, ben de biliyorum, kamuoyu da ve pek tabii ki Hasan Cemal de.
Arkadaşlık, ortak düşüncede buluşmak güzel şeyler tabii. Bu ortak paydalar insanın yakınlarıyla ilgili pek çok şeyi görmeme tercihini de açıklar.
Benim kaygım ise, Hasan Cemal´in kendisine yönelik bir planı görmediği ihtimali.
Bir kere şunu net olarak söyleyelim: Bugün kendilerine liberal-demokrat diyen gazeteci/ideolog takımının pek çoğu için yaptıkları artık bir düşünce mücadelesi değil. Dün başka şeyleri savunuyorlardı, yarın da başka şeylerin peşinde koşacaklar. Onlar birileri nereye işaret ederse oraya gider. Hasan Cemal bu ortak düşünceleri inandığı için seslendiriyor olabilir, karşılığında da bir şey beklemiyordur belki, ama onlar için bu geçerli değil.
Ortada ciddi bir psikolojik harp, karşılığında elde edilen rant ve Türkiye´nin dönüştürülme süreci var. Onlar birer piyon.
Ve hepimiz gibi, onlar da kendilerinin özünü biliyor. Piyon olarak kullanılmaları gönüllü. Sicillerinin kirliliğinin farkında. Tam da yüzden Hasan Cemal gibi birine ihtiyaçları var.
Bana kalırsa Hasan Cemal iyi niyetinden kullanılıyor. ´Düşünce ortaklığı´ adına sömürülüyor. Kendi aralarında inanılır bir tane isim çıkaramayan liberaller bunu ona yapıştırdı.
Ve yine benim şahsi kanaatime göre Hasan Cemal kullanıldığının da farkında değil. O hala düşünce mücadelesi verdiğini sanıyor. Öbürleri ise bambaşka planların, başka hesapların peşinde...
Demem odur ki Hasan Cemal gözünün önünü görmüyor, görmemeyi tercih ediyor.
Tabii bunlar benim fazlasıyla iyi niyetli düşüncelerim de olabilir. Salaklık düzeyinde saf yaklaşmış olabilirim yazımın öznesine.
Tek sebebi var: Gazeteciliğini ve muhabirlik enerjisini yıllardır hayranlıkla izlediğim Hasan Cemal´i onların arasına yakıştırmıyorum. Bu aşırı angaje görüntünün her zaman şıklığıyla adından söz ettiren Hasan Cemal´in üzerinde iyi durmadığı ortada.
O arkadaşların iyi işler yapmadıkları, vicdanlarının ak olmadığı ortada. Ama Hasan Cemal de onlara verdiği ´fikri´ ve ´gönülden´ destekle hiç iyi bir şey yapmıyor.
İleride, bütün bu karanlık aydınlandığında, fırtına dindiğinde ve aklıselim galip geldiğinde çok üzüleceğini biliyorum onun. Yine bir vicdan muhasebesine girişeceğini. Ama insan hayatta keç kere günah çıkartır ki?
Kaldı ki Hasan Cemal bu hakkı fazlasıyla kullandı gibi geliyor bana.
Bir gün -inanması güç ama- Türkiye´de rasyonalite ve mantık galip gelecektir; benimki o gün ´dışarıda´ kalmaması, ´mağluplar´ kampında, devrilen piyonlar arasında yer almaması için Hasan Cemal´e bir çağrı sadece.
Hasan Abi, bırak o mahalleyi artık, gel bizim mahalleye.