Efendim; TBMM Genel Kurulu, 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışı için TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Bunda anormal olan bir şey yok. Her yıl tekrarlanan rutin açılış işlemleri tekrarlandı. İlaveten pek değerli büyüklerimizin tıka basa yiyip içtikleri birde resepsiyon verilmiş galiba. Yarasın İnşallah. Olsun, onlar milletimiz için cansiperane çalışırlarken böyle ufak şeylerin lafımı olur!..
TBMM Cumhurbaşkanını Protesto Mecrası mı?..
Neyse, işin şakası bir yana bu kez toplanan TBMM Genel Kurulu’nda bir fark göze çarpıyordu. Düne kadarki toplanmalarda CHP’liler cumhurbaşkanının salona girişi esnasında blok halde ayağa kalkmazlarken bu kez blok halde olmasa da ayağa kalkmalarıydı. Buna sebep ise Özgür Özel başkanlığındaki CHP yönetiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TBMM Genel Kurulu’na girdiğinde ayağa kalkılması yönünde karar almasıydı. Bu CHP’nin eski marazi tavrından bir kopuşa denk geliyordu.
O kadar ki, Erdoğan’ın Genel Kurul salonuna girişi sırasında ayağa ilk kalkan lider Özgür Özel olacaktı. Çoğunluğunda bu yönde davrandığı gözlendi. Ancak CHP'de bazı vekiller Genel Merkez’in kararına uymayarak, Erdoğan Genel Kurul'a girdiğinde ayağa kalkmama yönünde davrandılar. (Buna göre 57 vekilin Genel Kurul'a girmediği 4 CHP'li vekilin yurt dışında olduğu, 9 vekilin Meclis'teki yerini aldığı ancak ayağa kalkmadığı saptandı). Bu noktada bir ayrışma yaşandı.
Bardağın Hangi Yarısı Görülecek?..
Anlaşılan zaten zayıflayan yumuşama yahut normalleşme rüzgârı bu kez meclise doğru esmişti ama yeterince güçlü müydü tartışılır. “Bardağın yarısı dolu yarısı boş” mantığından bakarsak aslında mevcut vekillerin yarısından fazlası ya kurula girmemiş ya bahanesi varmış ya da bizzat ayağa kalkmamış durumda. Biz gene de iyimser olalım ve daha önceki dönemki genel kurulla kıyasladığımızda bunu bir “ilerleme” saymamız gerekecektir. Öncesinde bu da yoktu!..
Öte yandan şu veya bu biçimdeki tepkicileri düşünürsek bunun şu anki parti çizgisiyle tam anlamıyla bir “Uyum” içinde olduğu söylenemez. Tamam, CHP askeri düzende bir parti değildir ama bu derece temel bir noktada bu kadar fire vermesi de manidardır. Bu durum partide disiplin yok algısı yaratır mı bilmem!..
Kılıçdaroğlu’nun Özel’e Gövde Gösterisi mi?..
Şimdi can alıcı soru şudur; bu kendiliğinden (Spontane) bir tavır mıdır yoksa parti içinde bir kesimin örgütlü tepkisi midir? Dahası eğer böyle bir durum mevcutsa arkasında kim vardır? Bence her ikisi de geçerlidir. İçlerinde klasik “Anti-Erdoğan” motivasyona sahip milletvekilleri de olabileceği gibi bilhassa Kemal Kılıçdaroğlu çevresinde öbekleşen milletvekilleri de söz konusu olmalıdır. Hatta bu grup tahminime göre daha baskın olmalı diyebilirim.
Buradan şu anki CHP yönetimine ve izlediği politikalara karşı bir mesaj verilmiştir. Hareket aslında Erdoğan’dan ziyade Özgür Özel’e çekilmiştir. “Yumuşama” politikasına çekilmiştir. Olaya bu açıdan bakınca tablo değişir. Erdoğan işin bahanesidir.
“Organize İşler” Bunlar!..
Nitekim tam bu noktada Kılıçdaroğlu’nun kendi x hesabından attığı tweet adeta bir savaş ilanı ve taraftarlarına talimat gibiydi. Kılıçdaroğlu, "Halka, Anayasaya, rejime saygısı olmayan kimse bizden saygı beklemesin!" derken ayrıca "Partimizi gururlandıran bütün milletvekillerini saygıyla selamlıyorum" ifadelerini kullandı. Burası çok açıktı. Bu bir Kılıçdaroğlu organizasyonu idi ve anlaşılan kısmen başarılı da olmuştu. Kılıçdaroğlu “Yıkılmadım, ayaktayım” diyordu!..
Ayrıca mesajın son bölümü doğrudan Özel’i hedefler gibiydi: “Unutulmasın ki hiç bir yurttaşımızın Erdoğan ve Saray rejimini meşrulaştırma hakkı ve hukuku yoktur! Ancak mücadele etme sorumluluğu vardır!"
Çatışma Keskinleşecek!..
Nitekim CHP Genel Başkanı Özgür Özel’de durumun farkında olacak ki, rahatsızlığını usturuplu yoldan dile getirecekti. (Ki, yüz ifadesinden hayli sinirlendiği anlaşılıyordu) Özgür Özel, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Biz CHP’liler, yalnızca halk için ayağa kalkarız" sözlerine karşı "Bu açıklamanın cevap verilecek bir kısmı var, ama yeri burası değil. Tweetin cevap verilmesi gereken kısmına benim burada yanıt vermem parti terbiyeme uymaz." diyecekti.
Özel, mesajı almış ve belli ki kendisi için bir “Tehdit değerlendirmesi” yapmış olmalı ki eski genel başkana karşı “Parti terbiyesi” kalkanına sığınacaktı. Bu dolaylı yoldan “Ben sana öyle bir cevap verirdim ama…” demenin nazikçesiydi. Özel gitgide kendisine karşı bir “İsyan” hareketinin oluşturulmakta olduğunun ve bunda da başı Kılıçdaroğlu’nun çektiğinin farkındaydı. Ancak görmezden gelmeye çalışıyor görünüyordu. Her ne kadar dışa karşı “Sorun yok” görüntüsü vermeye çalışsa da bunun böyle olmadığını dünya alem biliyordu.
Bilemiyorum bu “Ayağa kalkma” tartışması türünden tartışmalar süreçte partinin toplumsal olarak ayağa kalkmasını engelleyip, tam tersine tökezlemesine yol açar mı? Çünkü bu olayda sorun Erdoğanmış gibi görünse de aslında asıl sorunun CHP’nin kendi iç çelişkilerinden kaynaklandığı anlaşılıyor. CHP, bunu aşamazsa olası seçimlerde umduğu başarıyı yakalayamayabilir. Benden söylemesi!...
02. 10. 2024