Hangi Yazar 367 Sayfalık Yeni Kitabında Kendi Gazetesini Yok Saydı?
Eğer bir “dönem kitabı” yazmak iddiasındaysanız, en önemli koşul gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatmaktır.
Ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetemizin, çok önemli yazarlarından biri de bir dönem kitabı yazdı.
Bu kitabın yazarı, arka kapakta iddiasını şöyle anlatıyor:
“Propagandanın başarıya ulaşması için medyanın dönüştürülmesi gerekiyordu. Bir aşamadan sonra hiç kimse direnemedi, değişimden herkes nasibini aldı. Künyeler yenilendi, köşeler boşaltıldı, insanlar işsiz bırakıldı, muhalif gazeteciler hapse atıldı. İnsanlar susturuldu, korkutuldu. İtiraz etmeye kalkan herkes bir şekilde cezalandırıldı, sindirildi.
Ve sonunda Türk medyası çökertildi.”
Yazar, sonra da kitapta anlattığı konulardan satır başları veriyor:
“Aydın Doğan hangi tavizleri verdi?
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde hükümet gazetelerden ne rica etti?
TMSF’nin parasıyla ıstakozlu kırmızı şarap alemleri yapanlar kim?
Milyarlarca dolarlık vergi cezası süreci nasıl gelişti?
Hükümet yazar atamalarına, manşet değişikliklerine nasıl bulaştı?
Yandaş medya nasıl yaratıldı?
Hürriyet gazetesindeki kritik değişim nasıl gerçekleşti?
Tasfiye listeleri nasıl belirleniyor, kimlerin üzeri çiziliyor?
Meslektaşlarını ihbar eden, tutuklanacak gazeteci listesi çıkaran yazarlar kim?
Amerika’dan gelen gazetecilerin özel yetkileri ne?”
Kapağında “Çok Gizli” mührü taşıyan kitabın adı, “İmha Planı-Medya Nasıl Çökertildi?”
Yazarı ise; Akşam’ın “hırçın” kalemi, Oray Eğin…
Ne yalan söyleyeyim; kitabı bir solukta okudum. Anlatılanların tamamına yakınını bilsem de; bu bilgilerin belli bir sistematik içinde tarihe not düşülmesinden büyük keyif aldım.
Rahatsız olduğum tek şey; Oray Eğin’in, “medyadaki imha planı”nı anlatırken, kendi gazetesini ve gazetenin bağlı olduğu grubu neredeyse yok sayması…
Doğan Grubu gazetelerini, Sabah’ı, Habertürk’ü ve dinci gazetecileri uzun uzun anlatıyor ama; ne hikmetse kendi gazetesi sanki başka bir ülkede yayınlanıyormuş gibi, bu konuya hiç girmiyor.
Örneğin Başbakan’ın, rahatsız olduğu bir manşet nedeniyle Mehmet Emin Karamehmet’e, “Kapat o gazeteyi” diye ayar vermesinden bile söz etmiyor.
Yaptığı tek şey; artık gazeteyle hiçbir ilişkisi kalmamış olan eski Genel Yayın Yönetmeni ve yakın arkadaşı Serdar Turgut’u, Fethullahçı olarak suçlamasından ibaret.
Bu saptamayı kanıtlamak için, hemen bazı rakamlar vereyim:
Kitabın sayfalarında medya patronlarından Aydın Doğan’ın tam 22, Turgay Ciner’in 5, Ahmet Çalık’ın 2, Hürriyet’in eski Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök’ün 24, yeni Genel Yayın Müdürü Enis Berberoğlu’nun 4, Zafer Mutlu’nun 3, Milliyet Genel Yayın Müdürü Tayfun Devecioğlu’nun 1, Radikal’in eski Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan’ın 6 kez adları geçiyor.
Buna karşın Akşam Gazetesi’nin sahibi Mehmet Emin Karamehmet ve Akşam’ın Genel Yayın Müdürü İsmail Küçükkaya adeta yok sayılıyor!
Tekrar edeyim:
Bu kitabı çok önemsiyorum ve yararlı buluyorum.
Ama sormadan da edemiyorum:
Oray Eğin, medyadaki 9 yıllık imha planını anlattığı kitabında neden kendi gazetesini görmezden geldi?
Bu dönemde bütün gazetelere inanılmaz baskılar yaptığını söylediği hükümet acaba Akşam Gazetesi’ni “kapsam dışı” mı tuttu?
Öyle değilse; Oray Eğin bu baskıları yazmaktan mı korktu?
Umarım sevgili kardeşim bu sorunun yanıtını biran önce verir de; çok beğendiğim kitabın bana yaşattığı tek burukluğu ortadan kaldırır!
Tüm yazılarını göster