''HANGİ SALAK TWİTTER'DAN BAŞBAKAN ERDOĞAN'A YAĞ YAKAR!''

Mehmet Ali Ilıcak, Twitter'ın yeni fenomenlerinden. Enteresan bir düşünce yapısı var.

Mehmet Ali Ilıcak, Twitter’ın yeni fenomenlerinden. Enteresan bir düşünce yapısı var. İçki içmeyi Tayyip Erdoğan sayesinde bırakmış. Kuran-ı Kerim haricinde de, hiç kitap okumamış...

Twitter ne ifade ediyor size?
Benim çocukluğumda küpler vardı renklerini birbirine uydurmaya çalıştığın. Kafa dağıtmak, vakit geçirmek için oynardın. Twitter o küplerin yerini aldı. Gündemi de takip ediyorsun. Benim başka sosyal hayatım yok. 07.00’de kalkarım, işime giderim, akşama kadar çalışırım, sonra evime gelir yemek yerim.Twitter da eğlence işte, tespih çekmek gibi.

Takipçi sayısı hırsı sardı mı sizi de?
Sonuçta takipçisi yüksek olanlar sanatçılar, gazeteciler. Ben emekli gazeteceyim. Öyle bir hırsım, onlarla yarışacak bir durumum yok.

Özlüyor musunuz gazeteciliği?
Yediye yakın gazete kurdum, bunların çoğunu sattık ama hâlâ yaşıyorlar. Ben 23 yıldır çalışıyorum.Yaşım 41. Bu süre içerisinde hayatımızda çok aşama var, çok işler yapmışız. Fakat Twitter’da da 41 yıllık hayatımın içinde bir tane kötü bir resmim var, sadece o gündeme geliyor. Bir tane dansöz kadını soyarken veya para yapıştırırken bir resim.

Bir de Akşam gazetesi promosyon olarak vaat ettiği televizyonları vermeyince ekranda “Vereceğiz bunları” diyen resminiz var.
İkincisi de o. 23 yıllık iş hayatımın içerisinde aklandığım ve kısa zamanda beraat ettiğim bir dava. Gençler Google’a yazıyor Mehmet’i ‘Dolandırıcı’ çıkıyor. Sonra ‘Buzdolabı veriyordu’ falan diye yazıyorlar. Hiç alakam yok.

İyi, sizin dava kısa zamanda bitmiş. Seneler süren davalar var.
Keyfi her şey çünkü Türkiye’de ama Türkiye bir evreden geçiyor ve inanın inanmayın bu yolun sonu çok parlak. ‘Gelişmeleri takdir ediyorum’ diye yazdığında da Twitter’a, yağcı oluyorsun. Hangi salak Twitter’dan, görmeyeceği yerden Başbakan’a yağ yapar.

Yerli dizilerle de aranız iyi gibi...
Türkiye’nin yarısı seyrediyor o dizileri ama onlara kalsa anneleri seyrederken yandan izliyorlar. Ben iki dizi seyrederim: Biri ‘Muhteşem Yüzyıl’, biri ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’. Fatmagül’ü seyretsem onu da yazarım Twitter’da.

İnsanımızın bu kadar çok dizi seyretmesi sakat bir durum değil mi?
Sakat. Maalesef dünyada en fazla bizde seyrediliyormuş.

Muhafazakâr bir insan olarak Kanuni dizisi sizi de rahatsız etti mi?
Yooo, dizi bu. Biyografi değil ki.

‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisindeki Cemile’nin evlenmesini “Kızımız Cemile’yi evlendirdik” diye yazmışsınız Twitter’a. Özdeşleşmişsiniz bayağı.
Problem o değil mi zaten bizde? Adam ‘Kurtlar Vadisi’ seyrediyor, gangster olmaya kalkıyor. Hepimizde var o özdeşleşme.

Milletimizin bütün ‘maalesef’ özellikleri var sizde.
Evet var. Biz de o milletin parçası değil miyiz?

Düzeltmek gerekmez mi?
Öyle bir genimiz var. Türk insanı olarak duygusalız. Prensip olarak da hakkaniyetimiz var.

Zamanım sürekli çalışarak geçiyor dediniz. Ne iş yapıyorsunuz şimdi siz?

Reklam ve halkla ilişkiler şirketimiz var, inşaat şirketi var, ithalat şirketi var, dağıtım şirketi var.

Boş zamanda da Twitter ve diziler. Kitap falan okumaz mısınız?
Hayatımda hiç kitap okumadım.

Anneniz Nazlı Ilıcak kızmıyor mu, ‘Evladım neden okumuyorsun?’ demiyor mu?
Yok. Okuduğum tek düzenli kitap Kuran-ı Kerim. Her gece okurum. Onun dışında okumam.

Yeterli geliyor diye mi okumuyorsunuz, yoksa?
Çocukken de okumazdım. İyi bir talebe hiç değildim. Kitap okuyacağıma film seyrediyorum o da bir vakit geçirme. Beni bu mutlu ediyor. Çoğu kitabın filmleri de yapılıyor. Onun dışında öğrenmek için zaten gazete okuyorum.

Basında nasıl çalıştınız o kadar zaman okumadan? Okusaydınız belki devretmezdiniz gazeteleri vs.
Aydın Doğan da gazetelerini satıyor, başarısızlık mı bu? Her patronun kendine göre tercihleri vardır. Doğru zamanda işten çıkmak, doğru zamanda iş kurmak, bunların hepsi ticaretin gereğidir. Okumakla işadamı olmak arasında bir bağ yok.

Adam olmakla var mıdır peki?
Çok iyi okumak adam olmak anlamına gelmez. Üniversitede okuyan çocuklar yumurta atıyor Ali Ağaoğlu’na. Bunlar adam olmuş mu demektir?

Twitter’a da yazmışsınız zaten ‘Terörist değillerse öğrenciler niye yüzlerini kapatıyor?’ gibi bir şey. Geçende polis Ankara’da kafelerden topluyordu öğrencileri.
Taş atan gençlik, cam kıran gençlik doğru gençlik değil. Ali Ağaoğlu’na yumurta atan gençlik doğru gençlik değil.

Neyse biz magazin âlemine geri dönelim. Hayko Cepkin’e de tepki gösterdiniz. “Bu tipte insan mı olur?” diye.
İnsan olarak tanışsak belki anlaşabiliriz ama o görüntüyü ilk defa gördüm hayatımda.

O kadar Amerika’da okudunuz. Hiç punk görmediniz mi mesela?
Gördüm de Türkiye’de hiç punk görmedim.

İstiklal Caddesi’nde hiç gezinmediniz mi?
Yok. İstiklal Caddesi’nde gezmem fazla. Punk değil Hayko, bambaşka bir şey.

Siz de bir ara şarkı söylediniz değil mi?
1989-91 yılları arasında Alem diye bir gece kulübüm vardı. Aydo diye sanatçımız vardı. Ben de iki-üç tane şarkıyı gece kulübü patronu olarak okurdum.

Bu dünyadan, geceleri Kuran-ı Kerim okumaya nasıl geçtiniz?
Babamdan gelen böyle bir tarafım vardır ama gençken içki içerdim mesela. İçkiyi bırakmama sebep Tayyip Bey’dir. Tanıştığımızda daha Belediye Başkanı bile değildi. “İçki içiyor musun?” dedi, “İçiyorum” dedim. “Niye?” dedi, “Bak yaradan o kadar güzel şeyler yaratmış. Dalında yetişen portakal, üzüm… Neden onlardan içmiyorsun da bundan içiyorsun?” O gün akşam karar verdim. Vesile oldu. O tarihte bana bir de Kuran-ı Kerim vermişti, imzalı.

İmzalı derken?
Hediye mantığıyla. Kıymete bindi bak şimdi. O zamandan beri de Kuran okurum.

Mekke’ye de gittiniz. Nasıldı?
Mekke’ye de, Medine’ye de gittik. Kelimelerle ifade edilmesi zor. Çok farklı duygular. Meyra ve annem de geldi. Onlar da çok memnun kaldı. Ailece çok beğendik yani oraları.

Bu ruhani duygular içinde telefonla tweet yazmak tuhaf değil mi?
Bütün gününüz orada ibadetle geçiyor. Bambaşka bir duygu yapısı oluşuyor. Çok da tweet atmış olmamam lazım. Belki beş-altı günde üç-beş tane ama onu da paylaşmak istedim belki.

Berrin KARAKAŞ / RADİKAL