HANGİ MEDYA GRUPLARININ İLİŞKİLERİNİN SOĞUKLUĞU SERDAR TURGUT'U KEYİFLENDİRDİ?..

Serdar Turgut, medyadaki gelişmelere nasıl baktığını yansıttığı yazısında yayın organlarının AKP'nin eline geçtiğini savunarak, içinde bulundukları halin kendisini keyiflendirdiğini açıkladı:

İktidar tam kendisine uygun bir sermaye tabanı, bir medya desteği sağladığını düşünüp rahatlamışken, bir de bakar ki yarattığı insanlar birbirlerine düşmüş ve aralarında tartışmalar başlamış

Türkler kendi ifadeleriyle `layık´lığı tartışırlarken, demokrasiyi tamamen ortadan kaldıracak başka gelişme oldu ve medyanın önemli bir bölümü AKP´nin eline geçti.

Çok başarılı bir operasyondu bu. Çünkü gazeteciler çok başarılı bir perdeleme uzmanı da olduklarından kendi ruhlarını satmış olduklarını iyi gizlediler.

Açıkça satılanlara ise müthiş kılıflar uyduruldu. Bu arada `laiklik elden gidiyor´ tartışması patladı ve dikkatler başka yere konsantre oldu.

AKP sermaye birikiminin yapısında da benzer bir yeniden yapılanmaya girişmişti. Buna `sermayenin el değiştirmesi´ veya daha sokak deyimiyle `iktidarın kendi zenginlerini yaratması´ diyebiliriz.

Bir anda toplumsal yaşamda bir örnek, aynı makineden çıkmış prototip insanlar göründü ve ellerinde büyük paralarla büyük ihaleler almaya başladılar, bütün yollar onlara açıldı.

Medyada da aynı süreç yaşanıyor. Bazı insanlar aniden medya patronu olarak bulunuveriyorlar ortada.

Bize fazla bulaşmadıkları takdirde bütün bunlara bir itirazımız yok, bizim işimiz değil.

Ancak geçmişten aldığımız dersler ve teorik bilgimiz, bize bu gibi başarı hikayelerinin kendisiyle birlikte bazı tehlikeleri de getirdiğini söylüyor.

Bu başarılar sürecinin bir aşamasında ne olur biliyor musunuz? İktidar tam kendisine uygun bir sermaye tabanı, bir medya desteği sağladığını düşünüp rahatlamışken, bir de bakar ki yarattığı insanlar birbirlerine düşmüş ve aralarında tartışmalar başlamış. Bu, bir iktidarı en çok yorup yaralayabilecek bir gelişmedir.

İşte şimdilerde bu durumun Türkiye´de ortaya çıkması ihtimali kapıya dayanmış durumda.

Çünkü hem yeni sermayedarlar arasında hem de yeni medyacılar arasında büyük çıkarları paylaşmak zorunluluğu var. Ve deyim yerindeyse paranın imanı gerçekten olmayabilir, para bozabilir herkesi.

Bu gelişmede bizi ilgilendiren medyacılar arasında olanlardır.

Şimdilerde duyuyoruz ki; Albayrak Grubu ile Çalık Grubu arasındaki ilişkiler soğumaya başlamış. Bir tanesi zar zor Sabah´ın sahibi olmaya çalışıyor, diğeri ise Yeni Şafak gibi bir gazetenin sahibi ve iki grup Başbakan´a akrabalık bağlantıları ile de çakışıyorlar bazı noktalarda.

Yani hangi grubun daha fazla güven unsuru olacağı yönü de bulunuyor olayın. Sadece maddi güç değil manevi boyutu da var soğukluğun. Eğer kendi problemlerinden kafayı kaldırmaya fırsat bulabilirse bu potansiyel olarak AKP açısından tehlikeli olabilecek soğukluğu ancak Başbakan Erdoğan çözebilir diye söyleniyor etrafta.

Ben ise bu gibi soğukluklardan fevkalade mutlu olurum ve seyretmeye de bayılırım.

Bu arada Sabah´ın satışı için verilen iki aylık sürenin dolmasıyla Çalıklar´ın nasıl tavır alacakları da merakla bekleniyor her yerde.

İki ayın göz açıp kapayıncaya kadar geçeceği de bariz.


SERDAR TURGUT/AKŞAM

http://www.gb