HANGİ KÖŞE YAZARLARI 'MEDYADA NEFRET SÖYLEMİ RAPORU'NA GİRDİ?

Uluslararası Hrant Dink Vakfı tarafından dört ayda bir hazırlanan Medyada Nefret Söylemi İzleme Raporu'nun 7'ncisi yayımlandı.

Nefret söyleminin baş hedefi: Ermeniler ve Kürtler

Uluslararası Hrant Dink Vakfı tarafından dört ayda bir hazırlanan Medyada Nefret Söylemi İzleme Raporu’nun 7’ncisi yayımlandı. Mayıs-Ağustos 2011 arasında yayımlanan günlük gazetelerin incelendiği raporda, etnik ve dini grupları hedef alan 41 köşe yazısı ve haber içeriği tespit edildi. Raporda, nefret söylemi içeren haber ve köşe yazılarının büyük çoğunluğunun etnik kimlik olarak Ermeni ve Kürtler’i hedef alması dikkat çekti.

MİLLİYETÇİ-MUHAFAZAKARLAR BAŞI ÇEKTİ
Nefret söylemine dayalı bir dili en çok kullanan gazeteler, yine milliyetçi-muhafazakar yayın çizgisine sahip gazeteler oldu. En fazla nefret suçu işleyen gazetelerin başında MHP’ye yakınlığıyla bilinen Ortadoğu gazetesi (8 haber) geldi. Ortadoğu’yu, 6 haberle yine sağcı-milliyetçi çizgideki Anayurt gazetesi izledi. MHP’deki ulusalcı muhaliflerin gazetesi olarak bilinen Yeniçağ ve siyasal İslamcıların en radikal kanadını temsil eden 4’er haberle üçüncü sırayı paylaştı. (Bu arada, incelemeye konu olan gazetelerden BirGün’ün hiçbir haber ya da yazısının eleştiriye konu olmamasının bizi ayrıca sevindirdiğini de eklemeden geçmeyelim. BirGün basında nefret söyleminden uzak durma konusundaki hassasiyetiyle var olmaya devam edecek.)

BİR TAŞLA İKİ KUŞ: PKK ERMENİDİR
Bu gazetelerde, “PKK örgütünün Ermeni kökenli olduğu” iddiası ve “Kürtler’in halihazırda kriminal bir topluluk olduğu” yönündeki yorumlar öne çıktı. Ermeniler’i hedef alan içerikler, gündemden bağımsız şekilde farklı konular etrafında “Ermeni dölü, işbirlikçisi, Ermeni kafası, hain” gibi ifadelerin yanı sıra özellikle PKK örgütüyle ilişkilendirilerek “asıl düşman Ermeniler” anlayışıyla üretildi. Bu durum ise yalnızca PKK örgütüyle TSK arasında çatışmaların yoğunlaştığı son dönemde değil, seçim dönemi de dahil olmak üzere dört ay boyunca sıklıkla gündeme getirilen ve farklı gazetelerde benzer bakış açısıyla üretilen bir söylem halini aldı. Bu dönemde Kürtler’e yönelik nefret söylemi ise ağırlıklı olarak “terör” başlığı altında gündeme geldi. Bu çerçevede kadın cinayetleri, kaçakçılık, yolsuzluk, vs şeklinde çok sayıda suçu Kürtler’e mal eden ya da tüm halkı “terörist” ilan eden örnekler öne çıktı.

HIRİSTİYAN VE YAHUDİLER DE HEDEF
İncelenen dönemde dini kimliğe yönelik nefret söyleminde ise ilk sırayı Hıristiyan ve Yahudi topluluklar aldı. Yahudiler’e yönelik nefret söylemi, önceki dönemlere paralel şekilde belli bir durumu hedef almaksızın farklı konu ve gündem maddeleri etrafında olumsuz çağrışım yapacak şekilde kuruldu, Hıristiyanlar’a yönelik nefret söyleminin büyük çoğunluğu ise misyonerlik konusuyla gündeme taşındı.

KÖŞE YAZARLARI NEFRET KUSTU
Önceki dönemlere benzer şekilde bu dört aylık dönemde de nefret söylemi tespit edilen örneklerin büyük çoğunluğu (yüzde 87) köşe yazılarında yer aldı. Geçen dönemde en fazla hedeflenen grup olarak ilk sırada yer alan Hıristiyanlar yerine bu dönemde nefret söylemine en fazla 25 habere konu olan Ermeniler ve 11 habere konu olan Kürtler hedef oldu. Elbette her zamanki gibi diğer ulusal kimlikler, LGBTT bireyler ve kadınlar da nefret söylemine maruz kaldı.

NEFRET KUSAN YAZILAR
Raporda, nefret söylemi konusunda en çok öne çıkan yazı ve haberlerden örnekler de verildi. Mayıs-Ağustos 2011 döneminde nefret kusan bazı yazarlar bakın neler yazdı:

Medyum Memiş Hoca (Güneş): Ermeniler’in durumu bu. Hâlâ Azeriler’e kalleşlik yapmaya devam ediyorlar. (…) Bu kalleşler sonra Türkiye’yi tehdit etmeye kalkıyorlar. ABD’de Avrupa’da Türkiye aleyhine yapmadıkları pislik yok. Aynı Rumlar, aynı Yunanlılar gibi…

Rıza Zelyut (Güneş): Kürt vatandaş, istediğinde aile meclisini toplayarak kocasından ayrılan kızını öldürme kararı alamıyor mu? Kızını, 18 yaşından küçük erkek kardeşine öldürtmüyor mu? Bu özgürlük (!) hangi Türk ailesinde vardır? Canı isteyen dede, erkekle konuştu diye kızdığı kız torununu diri diri toprağa gömmüyor mu? Böyle bir özgürlük veya ayrımcılık başka hangi dedeye nasip olmuştur? (…) Onlar, bu pasif ayrımcılıktan dolaylı o kadar kendilerinden geçmişler ki ne verseniz “Yetmez!” diyorlar.

Ender Gökdemir (Ortadoğu): Bu ülkeyi böldürtmedik, böldürtmeyeceğiz. Sahi siz gerçekten Kürt müsünüz? Siz sakın kılıç artığı Ermeni dölleri olmayasınız? Sizleri Kürtlerin temsilciliğine kim tayin etti? (…) Bu milletin ayranı ne zaman kabarır bilemiyorum. 1991’de size tanınan müsamahayı çok kötü kullanmıştınız, hatırlayın. Kaç gün sürdü Meclis’le hapishaneler arasındaki mesafe?

Yılmaz Özdil (Hürriyet): Benim neslim ise ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diye yürüdü. (…) Benim neslimin gazetecileri soykırım anıtına çiçek koydu. (…) Benim neslimin ‘1 Milyon Ermeni’yi öldürdük’ diyen yazarı, ‘onur konuğu’ olarak Çankaya’ya davet edildi.

Serdar Turgut (HaberTürk): Bu muhterem ve espritüel müdürüm, postasını evde kalmış ve azmış kadınların mektuplarında kullandığı gülümseme işaretleriyle süslemişti. Bunu görünce duygulandım ve Türkiye'ye döner dönmez bu müdürüme, evde kalmış ve azmış kadınlara ne yapmayı düşünüyorsam onu aynen uygulamaya karar verdim.

Ahmet Meriç Şenyüz/Birgün