HANGİ GAZETENİN GENEL YAYIN YÖNETMENİ 'POLİSE GÜVENİM KALMADI' DEDİ?
'Size karşı saldırıların durmasını istiyorsanız Ankara ile iyi geçineceksiniz; Ankara'yla yetkililerle ilişkilerinizi düzelteceksiniz'
Son beş ay içinde iki kez kurşunlanan Kıbrıs gazetesi Afrika’nın Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent Polis’e hiç güvenim kalmadı diyor.
3 Temmuz’da silahlı bir saldırının hedefi olan Kıbrıs gazetesi Afrika’nın genel yayın yönetmeni Şener Levent, gazetenin yayınlandığı günden beri iki kere bombalı, iki kere de kurşunlu saldırıya uğradığını söyledi.
Levent, kendilerini kurşunlayan Mustafa Yalçın’ın iki hafta önce gazeteye geldiğini söyledi.
"Kendisini buraya beni öldürmeye gönderdiklerini söyledi. Beni, ’vatan haini ve rumcu’ olarak tanıtmışlar. Ancak beni vurmaktan vazgeçmiş. Bana ’size karşı saldırıların durmasını istiyorsanız Ankara ile iyi geçineceksiniz; Ankara’ya yetkililerle ilişkilerini düzelteceksiniz’ dedi. Ardından da biletini bile biz aldık ve Türkiye’ye döndü. Uçağı kontrol de ettik gitti mi diye. Bu anlattıklarımı da gazetede aynen yazdım, fotoğrafını da yayınladım."
"Neden polise haber vermediniz" sorumuza Levent, "polise güvenimiz kalmamıştı, ilk tetikçi de Adana’da geziyor zaten" dedi.
"Derin devlet Kıbrıs’ta hiç azalmadı"
Levent, 3 Temmuz’daki saldırıyı yapan Mustafa Yalçın’ın polise de öldürmek maksadı olduğunu itiraf ettiğini söyledi.
Saldırıdan önceki gün gazetede çıkan haberlerin kurşunlama ile ilgisi olabileceğini düşünen Levent, gazeteye yapılan saldırılardan Türkiye’nin sorumlu olduğunu söylüyor.
"Saldırıdan önceki gün, 15 yıl önce öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayetini de anlatan T5 kitabından bir bölümü manşet yaptık. Bu haber, cinayetin nasıl derin devlet tarafından planlandığı yazıyordu.
Afrika yayınlandığından beri Kıbrıs’ın yarısının Türkiye’nin işgali altında olduğunu açıkça yazan bir gazete. Bugüne kadarki tüm saldırılar bu sebepten oldu. Atılan kurşun ve bombada kimsenin yakalanmayışı, güvenlik güçlerinin çaba göstermemesi nedeniyledir. Derin devlet yani askeri kesimler Kıbrıs’ta faaliyetini hiç azaltmadı."
Levent, 25 Şubat 2011’de gazeteye yapılan ilk kurşunlu saldırıyı gerçekleştirdiğini söylediği Emir Sıba’nın Türkiye’de bilerek yakalanmadığını öne sürdü.
"Polisin açıklamasına göre, bundan önceki tetikçi şahıs Emin Sıba aynı gece uçakla Türkiye’ye kaçmıştı. Polis olaydan sonra saldırı tabancasını buldu; konuyla ilgili dosya hazırlayıp Türkiye’ye iletti.
Ancak başka gelişme olmadı. Emin Sıba, geçtiğimiz ay Adana’dan bizi telefonla arayarak, gazeteyi kurşunladığını itiraf etti. Aramasının sebebi şuymuş; elinde oradaki çetenin Kıbrıs’ta yapmayı tasarladığı operasyonla ilgili bilgi, delil ve cd varmış. Kıbrıs’a silah, uyuşturucu ticareti yapıyorlarmış. Yakın bir gelecekte de burada Kıbrıslı iş adamını vurmak istiyorlarmış. Bunları bizlere satmayı teklif etti.
Biz pazarlığı kabul etmedik ama bizi kurşunlayan tabancayı ona kimlerin verdiğini söyledi; bunu gazetede yazdım. Ancak polis bir şey yapmadı."
"Gazetecilere saldırı organize"
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ve Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) Genel Sekreteri Hüseyin Yalyalı ise, gazetecilere saldırıların organize bir şekilde yapıldığını düşünüyor ve şöyle diyor: "Bu bir devlet operasyonudur. Türkiye’de oligarşi içindeki çatışmanın Kıbrıs’a yansımış halidir. Bu saldırıların nereye kadar gittiğinin ortaya çıkarılması herkesin temel sorunudur. Başta yargı mekanizması olmak üzere gereğinin yapılması istiyoruz."
Bianet/ Nilay Vardar
3 Temmuz’da silahlı bir saldırının hedefi olan Kıbrıs gazetesi Afrika’nın genel yayın yönetmeni Şener Levent, gazetenin yayınlandığı günden beri iki kere bombalı, iki kere de kurşunlu saldırıya uğradığını söyledi.
Levent, kendilerini kurşunlayan Mustafa Yalçın’ın iki hafta önce gazeteye geldiğini söyledi.
"Kendisini buraya beni öldürmeye gönderdiklerini söyledi. Beni, ’vatan haini ve rumcu’ olarak tanıtmışlar. Ancak beni vurmaktan vazgeçmiş. Bana ’size karşı saldırıların durmasını istiyorsanız Ankara ile iyi geçineceksiniz; Ankara’ya yetkililerle ilişkilerini düzelteceksiniz’ dedi. Ardından da biletini bile biz aldık ve Türkiye’ye döndü. Uçağı kontrol de ettik gitti mi diye. Bu anlattıklarımı da gazetede aynen yazdım, fotoğrafını da yayınladım."
"Neden polise haber vermediniz" sorumuza Levent, "polise güvenimiz kalmamıştı, ilk tetikçi de Adana’da geziyor zaten" dedi.
"Derin devlet Kıbrıs’ta hiç azalmadı"
Levent, 3 Temmuz’daki saldırıyı yapan Mustafa Yalçın’ın polise de öldürmek maksadı olduğunu itiraf ettiğini söyledi.
Saldırıdan önceki gün gazetede çıkan haberlerin kurşunlama ile ilgisi olabileceğini düşünen Levent, gazeteye yapılan saldırılardan Türkiye’nin sorumlu olduğunu söylüyor.
"Saldırıdan önceki gün, 15 yıl önce öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayetini de anlatan T5 kitabından bir bölümü manşet yaptık. Bu haber, cinayetin nasıl derin devlet tarafından planlandığı yazıyordu.
Afrika yayınlandığından beri Kıbrıs’ın yarısının Türkiye’nin işgali altında olduğunu açıkça yazan bir gazete. Bugüne kadarki tüm saldırılar bu sebepten oldu. Atılan kurşun ve bombada kimsenin yakalanmayışı, güvenlik güçlerinin çaba göstermemesi nedeniyledir. Derin devlet yani askeri kesimler Kıbrıs’ta faaliyetini hiç azaltmadı."
Levent, 25 Şubat 2011’de gazeteye yapılan ilk kurşunlu saldırıyı gerçekleştirdiğini söylediği Emir Sıba’nın Türkiye’de bilerek yakalanmadığını öne sürdü.
"Polisin açıklamasına göre, bundan önceki tetikçi şahıs Emin Sıba aynı gece uçakla Türkiye’ye kaçmıştı. Polis olaydan sonra saldırı tabancasını buldu; konuyla ilgili dosya hazırlayıp Türkiye’ye iletti.
Ancak başka gelişme olmadı. Emin Sıba, geçtiğimiz ay Adana’dan bizi telefonla arayarak, gazeteyi kurşunladığını itiraf etti. Aramasının sebebi şuymuş; elinde oradaki çetenin Kıbrıs’ta yapmayı tasarladığı operasyonla ilgili bilgi, delil ve cd varmış. Kıbrıs’a silah, uyuşturucu ticareti yapıyorlarmış. Yakın bir gelecekte de burada Kıbrıslı iş adamını vurmak istiyorlarmış. Bunları bizlere satmayı teklif etti.
Biz pazarlığı kabul etmedik ama bizi kurşunlayan tabancayı ona kimlerin verdiğini söyledi; bunu gazetede yazdım. Ancak polis bir şey yapmadı."
"Gazetecilere saldırı organize"
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ve Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) Genel Sekreteri Hüseyin Yalyalı ise, gazetecilere saldırıların organize bir şekilde yapıldığını düşünüyor ve şöyle diyor: "Bu bir devlet operasyonudur. Türkiye’de oligarşi içindeki çatışmanın Kıbrıs’a yansımış halidir. Bu saldırıların nereye kadar gittiğinin ortaya çıkarılması herkesin temel sorunudur. Başta yargı mekanizması olmak üzere gereğinin yapılması istiyoruz."
Bianet/ Nilay Vardar