HANGİ GAZETE KENDİ GENEL YAYIN YÖNETMENİNİ BUGÜN MANŞETTEN YALANLADI?

Böylesi Türk medyasında ilk kez oluyor! RADAR OPERATÖRÜ o genel yayın yönetmenini ve o manşeti yorumladı....

Hürriyet Gazetesi, “O tepelerde neler oldu” başlığıyla bugün dokuz sütuna verdiği manşet haberinde, Şemdinli’de 11 gün süren Şafak Operasyonu’nun öyküsünü anlattı okurlarına…
Habere göre; Eylül ayının ilk günleriydi…
PKK’lılar, Şemdinli’yi işgal etmek için hareke geçmişti. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri bu kanlı oyunu, birçok ilke sahne olan müthiş bir operasyonla bozmuştu.
Polisten, komandolardan, özel hareket timlerinden, özel kuvvetlerden oluşan tam 2 bin kişinin bu operasyona katıldığını ve PKK’nın hain planını bozduğunu söylüyor Hürriyet Gazetesi…
Oysa haberde belirtilen o günlerde çok ilginç bir şey olmuştu.
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, yanına foto muhabiri Sebati Karakurt’u da alarak bugünkü haberde anlatılan o tepelere gitmiş, kente hakim bir noktaya masasını kurmuş, beyaz örtüsünü sermiş, tam ortaya da çiçeklerle dolu bir vazo yerleştirerek çayını yudumlamış; yani bir tür, “Aslında buralar huzurla dolu” yazısı kaleme almıştı.
2 Eylül 2012 tarihli Hürriyet’te yayınlanan o yazıda Berberoğlu şunları söylüyordu:
***
“Eğer sizler de bu yazıyı kahve ve çayınızla birlikte okuyorsanız... Anlatılanların hepsini unutun dilerseniz. Yazı zaten uçar gider. Aklınızda kalan sadece bu manzara olsun. Eğer Hürriyet Gazetesi’nin genel yayın müdürü bir sabah Şemdinli manzarasına karşı rahat rahat kahve içebiliyorsa... Bakmayın siz el alemin feryatlarına... Bu iş daha bitmedi demektir! (../..)
Sabahın ilk saatlerinde yola koyulduk. Sebati, Azer ve ben. Niyetimiz Derecik ve Umurlu’yu ziyaretti. Ama daha ilçeden çıkmadan yolumuz kesildi. Ne Derecik’e yol izni çıktı, ne de ters yöndeki Alan’a.
Yolu kesilen her haberci gibi...
Bozulduk, kızdık. Çaresiz geri döndük.
Kalan zamanı iyi kullandık. Şemdinli’ye muhteşem vedamızı tasarladık.
Koman ve Karadağ boyunda bir tepe bulduk.
Bagajdaki masayla sandalyeleri yerleştirdik.
Sakız gibi beyaz örtüyü serdik. Yapma çiçekleri serpiştirdik. Yeni fincan takımını açtık. Ve sabah kahvemizi keyifle içtik.
Her yudumun tadını çıkardık.
Eğer sizler de bu yazıyı...
Kahve ve çayınızla birlikte okuyorsanız...
Anlatılanların hepsini unutun dilerseniz.
Yazı zaten uçar gider.
Aklınızda kalan sadece bu manzara olsun.
Eğer Hürriyet Gazetesi’nin genel yayın müdürü...
Bir sabah Şemdinli manzarasına karşı...
Rahat rahat kahve içebiliyorsa...
Bakmayın siz elalemin feryatlarına...
Bu iş daha bitmedi demektir.
Ve inanın bu tespiti yapan haberci…
Aynı bölgede çok daha kötüsünü gördü.
300 metrelik yolu zırhlı araçla aşan yöneticiler…
Öğleden sonra yol emniyeti kalmayan iller…
Fail-i belli cinayetler, uyuşturucu şebekeleri…
Daha neler neler…
Bugüne şükür demiyorum tabii ki… Ama yaşadıkça, nefes aldıkça…
Şemdinli’de kahve keyfini, o dağların güzelim kokusunu unutmadan…
Geçmişin asla ve kat’a tekrar etmemesi için…
Elimden geleni yapacağım.
Sadece bilinsin istedim.”
***
Enis Berberoğlu’nun bu yazısının henüz mürekkebi bile kurumadı…
O, Şemdinli tepelerine gidip, masasını kurdu, beyaz örtüsünü serdi, yapma çiçeklerini vazoya yerleştirip, çayını yudumladı ve o günlerde teröre karşı hiçbir şey yapmadığı için yoğun bir şekilde eleştirilen hükümeti rahatlatan, “Biz daha kötüsünü de gördük, bakın bugün burası ne kadar huzurlu” yazısını yazdı…
Ama kendisinin yönettiği gazete bugün, Berberoğlu’nun o tepelerden indiği günün hemen ertesinde kopan fırtınayı manşetine taşıyarak kendi genel yayın müdürünü yalanladı…
Ne diyelim; böyle yalanlanma her genel yayın müdürüne nasip solmaz!
Bu “ilk”e imza atan Hürriyet’i ve Enis Berberoğlu’nu yürekten kutlayarak, yazıyı çok kolay bir soruyla bitiriyorum.
Lütfen söyle Berberoğlu:
2 Eylül’de senin anlattıkların mı doğruydu; huzurla mı doluydu o tepeler?
Yoksa bugün senin yönettiğin gazetenin manşet haberinde anlatılanlar mı gerçek?
Sahi; hangisine inanalım?

RADAR OPERATÖRÜ