HANGİ AYKIRI YAZAR ÖĞRENCİLERİN YEDİĞİ COPTAN İSTEDİ?

Öğrenciler parasız eğitim isterken parasız cop yediren emniyet güçlerinin darp karnavalını savunacak değilim!

Hangi coptan yediysen aynısından istiyorum!

Gel gör beni cop neyledi...
Öğrenciler parasız eğitim isterken parasız cop yediren emniyet güçlerinin darp karnavalını savunacak değilim! Bir platformda kazın ilim irfan ayağından yazılar yazan Cumhuriyet yazarı Şükran Soner şöyle bir soru sormuş idi; “Peki yavrucuğum başörtüyle öğrenim görme hakkını istiyorsun da neden parasız eğitim görme hakkına karşılık darp edilen öğrencileri savunmuyorsun?”

Sayın Soner’e gıcır gıcır gırtlaklarımızı patlattık yine dinletemedik! “Haksızlığa uğramanın sağı da solu da olmaz! İster en radikalinden besmele boğazla ister eski tüfeklerin namlusuna pankart aç, biz haksızlığa uğrayanın gölgesi bile değil kendisi oluruz. Yeter ki sen de bizim haksızlığa uğradığımızı kabul et” cinsinden birkaç portatif cevap sunmuştum. Bilmem anlatabilmiş miydim?

ORANTISIZ ZEKA EGZERSİZİ

Evet, kabul ediyorum, polis biber gazıyla öğrenciler üzerinde kızartmalık hareketler yapmaya alışkındır. Evet, kabul ediyorum, copla kemik ayıklama işinden başarıyla sıyrılmanın doruklarında gezmiş bilime (!) kafa patlatması beklenen öğrencilerin kafalarını erken patlatmıştır yazık! Provakatif örgütlerin bu eylemler içinde maydanozluk sloganlar atıp eylemi bol tahrikli öğrenci bulamacına çevirdiği de apaçıktır.

Orantısız güç veya bilek adaletsizliği eylemin içinde kol gezerken DİSK Başkanı Süleyman Çelebi’den aklını biber gazıyla yediğini aşikar kılan Mavi Marmara benzetmesi de fazlasıyla gülünçtür.

Kimse polisin elinin ayarına methiye düzecek değil, kimse bu ayarsız şiddeti alkışlama sefaletine düşmüş de değil lakin Çelebi’nin Mavi Marmara’nın sırtına provatif coplar biçerek hükümeti boş laf bombardımanına dahil etmesi de orantısız bir zeka egzersizidir.

O DA BİR KADINDI

Polisin vurduğu yerde hükümet biter anlayışının altına tünemiş bu zihniyetin asıl derdi, öğrencilerin ayaküstü kaç cop atıştırdığı değil rövanşistlerin gazına gelip biber gazının arasında kaynama derdidir.

Bu arada madem konu hamile hamile coplanan kadınlara doğru gidiyor ki duyulacak esefin haddi hesabı kalmamıştır, 1999 yılında dövülerek sınıftan çıkarılmış ve cop uzmanı haline getirilmiş aynı zamanda o olaylarda çocuğunu düşürmüş Nuray Canan Bezirgan da kadındır. Ne hikmettir ki sömü-rülen duyguyu kadrajına sığdıran şu zaman ki medya o yıllarda öylesi bir şiddete karşı kadraj cömertliğini gösterememiştir. Neden acaba? Medyanın ikircikli-ğini eleştirmek de boynumuzun cop borcu olsun hadi bakalım!

Esra Elönü / Star Gazetesi