Hande Fırat’ın acı kaybı… Ekrana çıkmamıştı, sebebi belli oldu!

Dün akşam yayınlanan Gece Görüşü programında yer almayan Hande Fırat’ın, acı bir haberle sarsıldığı ortaya çıktı.

CNN Türk ekranlarında yayınlanan tartışma programı Gece Görüşü’nün sunucusu Hande Fırat, dün akşam ekrana çıkmamış ve koltuğunu Gülşen Coşkun’a devretmişti. Yaşanan bu değişikliğin ardında Hande Fırat’ın aldığı acı bir haberin olduğu ortaya çıktı.

15 YIL SONRA GELEN VEDA…

Hande Fırat’ın yaklaşık 15 yıldır birlikte yaşadığı köpeği Badi hayatını kaybetti. Duygularını bugünkü köşesinden okurlarıyla paylaşan Fırat, “Dün sabah hiç unutmayacağım bir çığlık ve ağlama ile uyandım. Eşimin ağlaması... Tek kelime çıktı ağzımdan: ‘Badi mi?’ Sonra yüreğimdeki o çığ fırladı işte. Badi’nin şahit olduğu tüm ölümler, tüm acılar, tek tek ortalığa saçıldı. Bu kez de 15 yıllık sessiz en yakın arkadaşımı kaybettim. Elveda ve çok teşekkürler Badi” diyerek son vedasını etti.

SOSYAL MEDYADAN DA PAYLAŞTI

Hande Fırat, kaybını sosyal medyadan da paylaştı.

“Benim küçük dert ortağımdı…” diyen Fırat, “Evimizin önce küçüğü, sonra prensesi ve sonra en yaşlısı oldu. Bu sabah gitti… O da gitti işte… Sonbahar bile gelmeden… Elveda küçük Badi ve bize yaşattığın her an için çok teşekkürler” ifadelerine yer verdi.

Hande Fırat'ın duygularını aktardığı ‘Gidenlere...’ başlıklı ise yazısı şöyle:

"Bugün politika yok, ekonomi yok, işimiz gereği izlediğimiz başka hayatlar yok... Bugün kendi içimizdeki acılarımız, kayıplarımız var.

Kadınların yürek sokakları geniştir. O sokakta binbir hallerimiz yaşar da yaşamasına, çoğu zaman hepsi güçlü görünmeye çalışır. Oysa güçlü görünen kadınlar kendi yüreklerinde o kadar da güçlü değillerdir. Bir gün bir kelebekle, bir gün onca ölümünün ardından gelen başka bir ölümle kadının kendi yüreğindeki halleri gözyaşlarını tutamaz. Hem bugünkü kaybına hem geçmişteki tüm kayıplarına ağlar, ağlar, ağlar... O güçlü görünen kimi kadının kalbinde kocaman bir kasa içinde kocaman bir çığ yaşar. Tüm eski acıları kaplayan ve yeni acılarla daha da büyüyen bir çığ... Ve o çığ işte o anda yürek sokağından yuvarlanmaya başlar.

GİDEN...

Onca kayıp yaşarsınız, en sevdikleriniz uçup gider bu dünyadan. Genç yaşta babasız kalırsınız, sonra aynı kaderi kızınız yaşar. Güçlü kalmaya çalışırsınız. Yanınızda sevdikleriniz vardır. Kimilerinin yanında da en sevdikleri arasında yer alan sessiz dostları vardır bir de... Her şeye şahit olurlar, her gözyaşınızı yalar, patilerini tam kalbinizin üstüne koyarlar. İşte ben bugün, dün kaybettiğimiz sessiz dostumu ve onun kaybıyla bir kere daha hatırladığım dersleri anlatacağım size. Belki gerçekten saçma sapan bir koşuşturmanın içinde yaşarken; insanlar başta tüm canlıları gerçekten sevmeyi öğrenebiliriz ve sevdiklerimize daha çok zaman ayırmayı unutmayız diye... Belki bir gün...

BİR GELİŞ...

Nehir küçücüktü... Büyük sorunlar vardı oysa hayatımızda, bir yemekte gelen bir telefonla kocaman bir sorun daha düştü masaya. Biliyor musunuz, bazen iş yemeğinde bile ağlarsanız. ATO Başkanlığı döneminden beri tanıdığım, benim için çok kıymetli Sinan Aygün; “Nehir’e hemen bir arkadaş alıyoruz” dedi. Hemen gittik,Badi evimize üç aylıkken geldi. Küçücüktü, hep küçük kaldı, küçük gitti zaten. Ama kocaman bir kalbi, üzüntüleri gelmeden anlayan inanılmaz bir yüreği vardı. Nehir’in tüm çocukluğu Badi ile geçti. Hep yanımızda uyudu.

15 YILLIK SESSİZ TANIK

15 yıllık tüm acıların, güzel günlerin, kutlamaların, isyanların sessiz şahidiydi Badi... Sessiz miydi gerçekten? Her şeyin farkındaydı, sadece herkesle; hepimizle kendi yöntemiyle konuşuyordu. Evde “üzgün”ün yanından ayrılmazdı, “hasta”nın, hastalığı neredeyse onun tam da o bölgesine yatardı, bir masa etrafında oturan, kimi zaman ağlayan kimi zaman gülen en yakın kadın arkadaşlarımın en sessiz sırdaşı oldu yıllarca. Her ağladığımda ya da üzüldüğümde hep yanı başımda kaldı. Sevdiklerimizi kaybettiğimiz anlarda, o güzel kocaman gözlerini bizden hiç ayırmadı. Annemin hastalık sürecinde onun yanından bir dakika ayrılmadı.

Kendince konuşuyordu, artık biz de anlıyorduk. Suyu bittiğinde patisiyle kabına vuruyordu.

Son günlerde bir tuhaflık vardı Badi’de... Yaşlanmıştı, gözleri zor görüyordu. Eskiden bir hamlede çıktığı hiçbir koltuğa çıkamıyordu.

VE BU SABAHIN ÇIĞLIĞI

Dün sabah hiç unutmayacağım bir çığlık ve ağlama ile uyandım. Eşimin ağlaması... Tek kelime çıktı ağzımdan: “Badi mi?” Sonra yüreğimdeki o çığ fırladı işte. Badi’nin şahit olduğu tüm ölümler, tüm acılar, tek tek ortalığa saçıldı. Bu kez de 15 yıllık sessiz en yakın arkadaşımı kaybettim. Elveda ve çok teşekkürler Badi.

YAŞAMIN DEĞERİ

Günlük hayatımızda çoğu zaman hep bir şeyleri kaçırıyoruz. “Vaktim yok, işim var, arayacağım, haftaya gideriz”lerle geçiyor günlerimiz. Bazen bir ambulansın ön koltuğunda, bazen arka koltuğunda, bazen sabah üçte çalan bir telefonun en acı haberiyle, bazen de gözümüzün önündeki ölümle kendimize geliyoruz. Tüm bu koşturmacanın ortasında kendimizi, sevdiklerimizi, hayatlarımızı unutuyoruz. Daha çok sevebilmek ve bu sevgiyi gösterebilmek dileğiyle..."