Halk TV'de üç İsmail krizi: Saymaz siyasete mi ısınıyor?

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

KESKİN KALEM keskinkalem@medyaradar.com

Bir fırtına tuttu bizi, deryaya kardı
O bizim kavuşmalarımız a yarim, mahşere kaldı
Mapushanede yata yata, yanlarım çürüdü
Pencereden baka baka aa yarim, ela gözler süzüldü

Sırdaşlarım, yoldaşlarım, felaket arkadaşlarım…
Bugün sizleri Ata’mızın memleketi Selanik’ten ve en sevdiği türkülerden biri olan,
Bir Fırtına Tuttu Bizi ile karşılamak istedim.

Neden?
Çünkü siyaset, iş dünyası, yargı dünyası ve elbette medya…
Herkes kendini bir anda kusursuz bir fırtınanın içinde buldu.
Ha diyeceksiniz ki bre deli Keskin, ülkede fırtına ne zaman dindi?
Haklısınız amma bu seferki diğerlerinden farklı.
Az önce dediğim gibi bu fırtına kusursuz bir fırtına, yani aynı anda pek çok krizin ve çekişmenin bir anda yaşandığı, olağanüstü bir durum.

Fakat kabul edin, Keskin’iniz Kalem’inizi okuyanlar bu fırtınaya hazırlıksız yakalanmadı.
Çünkü aylardır, çok büyük olayların yaklaştığını, yakında ne medyada ne siyasette taş üstünde taş kalmayacağını yazdım.
Neredeyse yaz aylarından beri zaman zaman uyarıyorum.

Bir dönün de bakın sırdaşlar son 6 ayda neler yaşandı?
Ve bir tahminde bulunun, önümüzdeki 6 ayda neler yaşanacak?

Neyse peşrevi yine her zamanki gibi çok uzattım.
Geleyim sadede.
Geçen haftaki yazımı okuyanlar hatırlar, Halk TV’ye bir uyarı yapmıştım ve içinizdeki İrlandalılara dikkat edin demiştim.

O gün bugündür keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, kanal çalışanları, yönetim kademesi ve hatta patronajda büyük bir paranoya hüküm sürüyormuş.
Kanalı yönetenler, çalışanları fişlemeye bile başlamış.
Yok o Kılıçdaroğlu’na yakın…
Yok bunun iktidarla bağları derin…
Yok şu bizden görünüyor amma yaptıkları aslında bize ağır faturalar çıkarıyor…
Gibi gibi…

Hatta iddia o ki, GYY Suat Toktaş’ın tutuklanmasına giden süreçten sonra, kanal sahibi Cafer Mahiroğlu’nun artık çalışanlarla diyaloglarında çok daha dikkatli davrandığı, birkaç kişi dışında kimseyle çok konuşmadığı, ve güvendiği kişilerden çalışanlarla ilgili bilgiler aldığı iddia ediliyor.
Görünen o ki patron İrlandalı avına çıkmış.

Şimdiiiiiii felaket arkadaşlarım, asıl bilin bakalım ne oldu?
Kanalda hüküm süren bu şüphe dalgası dün ekrana yansıdı.
İsmail Küçükkaya’nın sabah programında öyle bir olay yaşandı ki, kanalın ekran yüzleri, yöneticileri ve çalışanlarının Barış Pehlivan’ın Suat Toktaş’a yaptıklarından sonra,
nasıl birbirinden şüphe ettiği tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi.

İsmail Küçükkaya’nın sabah programında konuğu Halk TV ve İmamoğlu tartışmalarının göbeğindeki İsmail Saymaz’dı…
Saymaz programda rutin konukluğunu yaparken, bir anda Küçükkaya, bir başka İsmail’in attığı bir tweetten bahsetti…
O tweeti atan, MHP Medya, İletişim ve Dijital Mecralardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir’in ta kendisiydi.
Özdemir Saymaz’ı eleştirerek şu ifadeleri kullanmıştı:

"Sayın @KucukkayaIsmail
, siyasi haberleri kamuoyunda kargaşa yaratan, iç çatışmaya çağrı yapan yalanlarla, her konuda haber yorum adı altında konuşan İsmail Saymaz’dan mı adaleti öğreneceğiz yoksa sabırla bekleyip adalet kurumlarından mı öğreneceğiz?"

Ne olduysa, İsmail Küçükkaya’nın bu tweeti yayında gündeme getirmesiyle oldu.
Küçükkaya bir anda eline Anayasa kitapçığını alarak, İsmail Özdemir’e hitap ederek, devleti milleti sevdiğini söyledi.

O sırada Saymaz’ın yüz ifadesi değişti.
Sinirli olduğu her halinden belliydi.
Küçükkaya ‘’kimseyi sokağa çağırmadık’’ dediği anda Saymaz araya girdi.
‘’Kendinden ya da benden bir şüphen var mı?’’ dedi.
‘’Bir siyasetçinin her söylediği doğru diye kabul etmek zorunda değiliz,
cevap hakkını kullanmayabiliriz’’ diye çıkıştı.

Saymaz’ın Küçükkaya’nın MHP’li üst düzey ismin tweetini okumasından duyduğu rahatsızlık bir anda laf dalaşına dönüştü.
Saymaz o an şu bomba ifadeleri kullandı:
‘’Bana yapışmayacak, halk kantarına vurduğumuzda ağırlığın benden yana olacağı ithamlar olduğunu düşünüyorum. Ancak bunu yayına taşımanın da manası olmadığını düşünüyorum.’’

Ve böylece 3 İsmail arasında milyonların önünde büyük bir gerilim vuku buldu.
Peki Saymaz, Küçükkaya ile halihazırda var olan bir gerilimin patlamasını mı yaşadı?
Herkesin birbirinden şüphelenme hali kanalda tansiyonu mu çıkardı?
Bu soruların tümüne yanıtım: EVET

SAYMAZ SİYASETE Mİ ATILACAK?

Yazımın bu kısmını yukarıdaki olaylarla bağlantılı çok önemli iki kulise ayırıyorum:
Keskin radarıma takılan bilgilere göre, Halk TV’deki bu gerilimin sonucunda, aralarında ekran yüzü ve yönetici olan pek çok kişi iş arayışında.
Önemli isimlerin yakın zamanda kanaldan ayrılması bekleniyor.
Yani kan kaybı kaçınılmaz.
Umarım bu yaşanan gerilim patlamadan önce, kanaldan giden gider, kalan sağlar da Mahiroğlu’nun olur.

Diğer önemli kulis ise İsmail Saymaz’la ilgili…
Kendini iyiden iyiye Ekrem İmamoğlu’nun medya yapılanmasının amirallerinden birine çeviren Saymaz, İBB’den aldığı fon iddialarıyla gündemde.
Kimilerine göre yazlık, kimilerine göre İstanbul’da on milyonlarca lira değerinde daireler…
Kimilerine göreyse elden ya da başka yöntemlerle alınan yüklü maaşlar.

Saymaz’ın gazeteciden çok bir siyaset kliğinin parçası gibi davrandığı uzun süredir ortada.
Kulislerde de Saymaz’ın İmamoğlu ekibiyle birlikte siyasete atılacağı konuşuluyordu.
Bence Saymaz yukarıda anlattığım üç İsmail krizinde, zaten siyasete atılacağının sinyalini verdi.
O sinyal şu ifadede gizli: Halk kantarına vurduğumuzda ağırlığın benden yana olacağı ithamlar olduğunu düşünüyorum.

Bir gazeteci düşünün ki bir partinin genel başkan yardımcısına halk kantarında meydan okuyor.
Sizce bu gazeteci midir, yoksa gizli siyasetçi mi?
Takdir sizin sırdaşlarım.

CİNER MEDYA, CAN MEDYA OLACAK MI?

Yoldaşlarım, şu sıralarda sessiz sedasızca medya aleminin en büyük kördüğümlerinden biri yaşanıyor.
Ciner Medya Grubu’nun Can Holding’e satışı, adeta arap saçına dönmüş durumda.
Yani Ciner Medya hala resmen Can Medya olabilmiş değil.
Satış ilan edildi ancak hisse devri gerçekleşmedi.

Geçen ay satışın hala gerçekleşememesi nedeniyle maaşlarına beklenen zammı alamayan emekçi diken üzerinde.
Maalesef kötü haber şu:
Görünen o ki kördüğüm, bu ay da çözülemeyecek gibi.
Yani Mart ayı başında çalışanlar yine zamsız maaşla yoluna devam edecek gibi görünüyor.

Bu durumun emekçi arasında giderek büyüyen bir soruna dönüştüğü, ve zam krizinin sürmesi halinde kanaldan ayrılanlar olabileceği konuşuluyor.
Hal böyleyken, çalışanlar arasında konuşulan şu sorular var:
Satış resmen ne zaman gerçekleşecek? Sıkıntı ne?

Müsaadenizle merakınızı biraz gidereyim.
Keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, satışın resmi olarak gerçekleşebilmesi için birkaç teknik prosedür pürüz aşılamamış.
Başta yaşanan siyasi pürüzler giderilmiş.
Teknik sorunların çözülmesinin ardından, bir ay içerisinde satışın resmi olarak gerçekleşmesi bekleniyormuş.
Aslen avukat olan Kenan Tekdağ’ın da çözümün hızlanması için büyük mesai verdiği yine kulaklarıma çalınan bilgiler arasında…

Fakaaaat kötü haber şu ki devrin gerçekleşmesinin ardından büyük bir işten çıkarma olacağı,
zam oranlarının da bundan sonra hesaplanacağı konuşuluyor.
Hatta hangi şirketten ne kadar kişinin çıkarılacağı, yeni yapılanma şemaları, küçülme oranları vs her türlü plan hazırlanmış.
Ve her an indirilmek üzere rafa kaldırılmış durumda.

Satışın gerçekleşmesinin ardından işten çıkarmalardan sonra önemli transferlerin de yapılacağı da yine Habertürk koridorlarında konuşuluyor.

Bakalım pürüzler kısa süre içerisinde giderilecek mi?
Hazırlanan planlar hayata geçebilecek mi?
Hep beraber göreceğiz…

Tüm yazılarını göster