Halk TV emekçileri kazan kaldırdı Keskin Kalem’e mektup yazdılar, yaşanan zulmü anlattılar!

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

KESKİN KALEM keskinkalem@medyaradar.com

YEMEKLERDEN ÇIKAN KURTLAR…
HAKKINI ARADIĞI İÇİN AZARLANAN MUHABİRLER…
KILIÇDAROĞLU’NA SENDİKA SANSÜRÜ…

Bugün az ama öz konuşacağım…
Bugün süslü lafları bir kenara bırakacağım…
Bugün 2022 Türkiye’sinde bir medya grubunda emekçinin yaşadığı zulmü ve bu zulme rağmen hayatta kalma çabasını dikkatlerinize sunacağım.

Her satırı dehşet…
Her satırı okuyana tokat gibi vuran iki e-posta aldım yoldaşlar.
Anlatılanlar sanki Germinal filminden sahneler…
Ya da adeta bir Ken Loach filmi…

Hani sanki bir medya grubundan değil de, Bağcılar’da kaçak işletilen bir tekstil atölyesinden yazılmış…
Ya da kaçak bir madenden…

Ben daha fazla konuşmayacağım, susacağım.
Emekçi konuşsun.
Derdini anlatsın.
Bakın Cafer Mahiroğlu patronluğundaki Halk TV’de neler yaşanıyor…
Yorumumu siz e-postaları okuduktan sonra yapacağım.

E-POSTA 1:

Merhaba Keskin Kalem,

Halk TV yazılarını her zaman içtenlikle takip ediyorum, özellikle de kurumumuzla ilgili yazılarını. Birçok haksızlık ve eksikliği diğer arkadaşlarım mail yoluyla seninle paylaşmışlardı ama gün gectikçe isçi haklarıyla ilgili sıkıntı artıyor. Şartlarımızın enflasyonla erimesinin yanında diğer kurumlarda çalışan arkadaşlarımızın haklarının karşısında bile çok erimekteyiz.

Hak, hukuk, adalet kavramının gün be gün ekranlarda bangır bangır işlendiği kurumumda, kendi özlük haklarımızın hiçe sayılıp göz ardı edilmesi artık gururumuza dokunduğundan sesimize dolaylı da olsa kulak verdigin icin sana minnettarız. Şimdi bazı konuları maddeleştirecek olursak;

-2 ay önce yemek kartlarımız kaldırıldı ve kanala 5-6 tane masa atarak sözde yemekhane kurdular. Yemekler kurgu ve reklam odalarının hemen dibinde ısıtıldığı için cok ağır koku altında çalışıyorlar. Kurgudaki arkadaşlar saatlerce bilgisayar başından kalkamadıkları için şikayetlerini çok defa dile getirdiler. Çoğu zaman vejetaryen arkadaslarımıza yönelik yemekler çıkmadığından ceplerinden yemek zorunda kalıyorlar.

- Muhabirlerin, Haber Kameramanlarının ve şoförlerin işleri sürekli dışarıda olmasına rağmen anlamsız bir şekilde kanalda yemek yemeye bağlı bir sistem dayatması yaşatılıyor. Karda kışta sıcakta sürekli sokağa çıkan bu emekçiler bari onlara özel yemek kartının devam etmesini talep ettiğinde " Ticket yok kanala kacta dönerseniz o zaman yersiniz" denilmişti (10 saat bile olsa aç kalın gelince kanalda yersiniz). Sonrasında yapılan baskılar sonucu dışarıda iş cok uzarsa harcırah yolluyorlar fakat o para 1 tost almalarına ancak yetiyor.

- Kanalda verilen yemekte editör arkadaşımızın makarnasından kurt çıktı... Buna çoğu arkadaşımız şahit oldu. Başka bir gün çorba kazanına streç film düştü onu şoförden yardım isteyip süzerek çıkarttılar, parçaları çorbada kalmaya devam etti. Buna şahit olan muhabir arkadaşımızın tepki göstermesine rağmen hiç umurlarında olmadı... Kıl çıkmalarını saymıyoruz bile, ki whatsap grubunda fotosu paylaşıldı. Bunları hep baskı ile susturup diğer emekçilere yedirmeye devam ettiler. Yemekleri uzaktaki fabrikadan getiriyorlar, gelen tencereleri kanaldaki buharlı tepsiye dökmek için yere koyup öyle döküyorlar. Pislik içinde yemek yeniyor.

- Stüdyo ve haber kameramanlarından işten ayrılan ve çıkartılan var. Yerlerine kameraman bulamıyorlar, bulmuyorlar ve ağırdan alıyorlar. En dip fiyatlarda çalışacak kişiler bakıyorlar.

- Sendikal hakların kullanılması konusunda kurumda bir çok kere sıkıntılar yaşandı. 17 Ekim 2021 tarihinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıcdaroğlu Marmaris'te açıklamalarda bulunmuştu... Halk TV canlı yayınla Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını veriyordu ama, konuşmasının bir bölümünde TV kanallarında sendikalaşma ve 212 basın haklarının olması gerekliliğini söylediği esnada eski GYY Suat Toktaş rejiyi telefonla arayarak "Kılıçdaroglu'nun konuşmasını hemen alın hemen alın" diye talimat vererek yayını apar topar kestirmişti ve Serhan Askerin programına geçilmişti. Normalde Kılıçdaroğlu'nun her konuşması çok buyuk başka bir olay yoksa sonuna kadar verilirken bu olay kanal tarihinde bir ilk olmuştu. (İstersen o bölümün video kaydını sana atarız)

- Yani dememiz o ki Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını yayından hızlıca aldıran hak hukuk adalet savunucuları ve attığı twitleri ile nasıl solcu devrimci olduğunu ispatlamaya çalışan Cafer Mahiroğlu sıra Halk Tv emekçilerinin haklarını vermeye gelince aynı solculuğu göstermiyor. Bilakis küçümsüyor. Patron geçtiğimiz haftalarda ekran yüzlerini yemeğe cağırmıştı (Aralarında sadece İsmail Küçükkaya yoktu). O yemekte yine üstten ve küçümser tarz konuşunca çoğu ekran yüzü yemegini bile bitiremedi. Geçtigimiz yılbaşında çalışanlara yemek daveti vermesi de göz boyamaktı.

- Patron bir önceki toplantısında da Cumartesi günüydü emekçileri odasına çagırdı. Haber merkezinden bir muhabir arkadaşımız söz istedi ve sırf haklarını söyledigi için patronun ağır laflarına maruz kaldı. Buna odadaki tum emekçiler şahit oldu. Muhabir arkadaşimiz toplantıdan sonra haber merkezindeki masasinda dakikalarca ağladı, istifa dilekçesi yazacakken arkadaşlarımız zor ikna etti.

-Hiç verilmeyen mesailer ve 212 hakkı güncelliğini korumaktadır. Bir çok arkadaşın haklı talebine rağmen bu hakların "hiçbir zaman verilmeyeceği" yöneticiler tarafından söylenmektedir.

- İşten ayrılan emekçilerin yerine çalışacak kimseyi bulamıyorlar... Az maaş veriyorlar. Bu da çalışan arkadaşlarımızın üstüne bir yük daha bindirdiğinden çoğu kişi mental açıdan çökmüş durumda.

-Çoğu kurum artık haftalık 2 gün izin yaparken, en kötüsü 1 hafta 1 gün izin diğer hafta çift izin yaparken bizi bazı haftalar izinsiz bile çaliştırıyorlar veya izinleri haftaiçine bölüştürüyorlar.

- Serhan Asker'in Canlı yayın aracına gelecek olursak... Eski yazınızda yazmıştınız canlı yayın aracının arkasında penceresiz ortamda emekçiler binlerce kilometre yolculuk yapmaya devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda aracı Kastamonu Tosya yolunda trafik polisi durduruyor. Polis aracın kaydının "yük aracı" sınıfında oldugunu Canlı yayın aracı izninin olmadığını söyleyip 3250 lira ceza kesiyor. Plakası 34 ELM 596 yetkililer bakabilir ve gereğini yapabilir.

Siz emekçilerin sıkıntılarını haberleştirdikçe bizde seni bilgilendirmeye devam edeceğiz, sözümüz söz.
Ne demiştin: "Adaletsizlik diz boyuyken... Emekçi kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz!"

(Her yazdigimiz doğrudur. İsmimizi vermek istemiyoruz yazı tarzımızı bile degiştirerek yazıyoruz ordan bile kim olduğumuzu çözmeye çalışırlar)

E-POSTA 2:

Merhaba önceki mailimizi görmüşsünüzdür umarım. Üst üste olmasın diye kısa bir ekleme yapacaktık.

Ankara bürosunda çalışan bazı kişilere 212 başvurusu yapıldığını veya olanların da devam ettirildiği kulağımıza geliyor fakat İstanbul’daki hiçbir muhabir ve haber kameramanında 212 yok...

Bir eyleme gidiliyor diğer ana akım medya ya hiç eyleme gelmiyor ya da gelseler bile kısaca çekip gittikleri için bir sıkıntı olmuyor fakat HALKTV misyonu gereği uzun uzun eylemin içinde muhabir ve haber kameramanını tuttuğu için bazı zamanlar polis basın kartını göster dediğinde gösterilemiyor hiçbir güvenceleri kalmıyor.

1 muhabir (hastaneden rapor almıştı) 2 haber kameramanı ( hastaneden rapor almıştı) eylemcilerle polis arasında kaldıkları esnada plastik mermilerle yaralanmıştı. Bunlar farklı zamanlardaki eylem işlerinde yaşandı.

Muhabirlere çoğunlukla hem masabaşında iş veriliyor o haberi yapıyorlar... Sonra sokakta iş veriliyor sokağa çıkıyorlar... Sonra kanala döndüklerinde o haberi röportajlar üzerinden haberini yapıyorlar.... Sonra bitirdikleri esnada eğer boşta görülürlerse başka işler verilebiliyor. Sonra sonra sonra... Ve bu yüklenmelerin üstüne bile haber merkezinin molasına (5 dk sigara içmeye inmek) KOTA koymuşlardı. 3 kereden fazla kapıya çıkıp mola alamazsınız oyalanmayın diye... Mobbing…

Buna rağmen ne fazla mesai var ne de 212... Haftada 1 güncük izin yeter sana...

Fazla mesai sadece bayramlarda veriliyor. ( Her yazdığımız doğrudur, neyse o )


Evet yoldaşlar…
Usül gereği altını çizelim, bunlar iddia.
Ancaaaak okurken siz de benim kadar çarpıldınız mı?
Midenize yumruk yemiş kadar oldunuz mu?

Bu mesajları belli ki birden fazla emekçi bir araya gelerek yazmış.
Çünkü artık bardak dolmuş, taşmış.
Kimlik bilgilerini en ufak şekilde belli edecek hiçbir şey yazmıyorum.
Sadece şunları söylüyorum:
HALK TV’DEN BALLI MAAŞ ALANLAR: EMEKÇİLERİN BU HALİNİ GÖRMÜYOR MUSUNUZ?
HER GÜN EKRANDA HAK, HUKUK DİYE BAĞIRAN EKRAN YÜZLERİ, NEREDESİNİZ?
PATRONUN ETRAFINDA FIRIL FIRIL DÖNEN İSMAİL SAYMAZ, HİÇ ARKADAŞLARININ HAKKINI SAVUNUYOR MUSUN?
CAFER MAHİROĞLU, ESKİ BİR TEKSTİLCİ OLARAK SİZ HALK TV’Yİ KAÇAK TEKSTİL ATÖLYESİ Mİ SANIYORSUNUZ?
MESLEK KURULUŞLARI NEREDESİNİZ?

Belli ki bir sözüm emekçilerin içine işlemiş.
EMEKÇİ KIŞI GEÇİRİR AMA YEDİĞİ AYAZI UNUTMAZ.
Aynen öyle olacak.
Eğer medyadaki sefil maaşlar, her geçen gün azalan haklara biri dur demezse, patronlar çalıştıracak gazeteci bulamayacak.
Şimdilik emekçinin sineye çekmesinden faydalanıyor, çarklarımız dönüyor sanıyorlar.
Ama yanılıyorlar.

GAZETECİLER AK PARTİ’NİN DAVETİNE NİYE KATILMADI?

Hepsi günlerce kıvrandı…
Bir sağa selektör yaktı…
Bir sola…

Nevşin Mengü, aslında gidip kulis alabilirim dedi.
Cüneyt Özdemir, AK Parti’nin Türkiye Yüzyılı etkinliği önemli bir davet dedi…
Günlerce çoğunun ağzından katılmayacaklarına dair hiçbir şey duymadık.
Ve aslında tamamına yakını katılmayı kabul edecekti.
Yakın çevrelerine de bunu söylediler.

Fakat geçen haftaki yazımda bir şerh düşmüştüm, Çiğdem Toker katılmayacağını açıklayan ilk gazeteci olmuştu.
O açıklamadan sonra büyük ihtimalle diğerleri de kararından dönecek demiştim.
Öyle de oldu.

Halk TV’nin patronu Cafer Mahiroğlu, kurum olarak gitmeyeceklerini açıkladı.
Bu karara emin olun en çok İsmail Küçükkaya üzüldü.

Neyse, sonrasında da, bağımsız çalışan gazetecilerin çoğu teker teker gitmeyeceklerini açıkladı.
Ama ne hikmetse hiçbiri bunu davulla zurnayla ilan etmedi.
Halk TV hariç, diğerleri sessizce, hiçbir şey olmamış gibi, gitmeyeceklerini kısaca söylediler.
Ne Twitter’da bir boykot fırtınası koptu, ne de başka bir şey oldu.

Bu sessizlik çok garip değil mi?
Bu arada toplantıya katılan birkaç muhalif gazeteciden olan Fatih Portakal da eleştirilerden nasibini aldı.
O kadar…

Neyse yoldaşlar lafı uzatmadan yazayım.
Kulisleri yokladım.
Keskin kulaklarıma gelenlere göre, duruma CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu el koymuş.
Meral Akşener’in Küçükkaya’nın programında yaptığı ‘toplantıya gidin’ açıklaması belli ki CHP yönetimini rahatsız etmiş.
Muhalif gazetecilerden birkaçı Kılıçdaroğlu’nun basın ekibini yoklamış,
ve ‘size talimat vermek bize düşmez ancak toplantıya katılımınız AK Parti’yi meşrulaştırır’ yanıtı almış.

Bunun üzerine birden fazla gazeteci gitmeme kararı almış.
Ve diğerleri de açığa düşmemek için, boykota katılmış.

Fakat ben eminim, bu iş bu kadar tepki çekmeseydi…
Kılıçdaroğlu rahatsızlığını ima etmeseydi…
O isimlerin çoğu- içlerindeki gerçek bağımsız gazeteciler hariç- o toplantıya gidip,
boy gösterecekti.
Adım Keskin Kalem’se, gerçek budur!

Tüm yazılarını göster