Halis Ayyıldız'dan yeni kitap: Bin Yıllık Yolculuk

Simbolojik özellikler taşıyan, satır aralarında din eleştirisi de barındıran, dört ayrı dönemde geçen ve uçları finalde birleşen sürükleyici tarih-macera romanı "Bin Yıllık Yolculuk"; tarih romanı yazınına farklı bakışı, tarzı ve kurgusuyla bambaşka bir soluk getiriyor.

Çağlar boyu süren bir tartışma. İlahi müjde nedir, gerçek mesaj nedir? İki bin yıl önce yazılmış kadim bir kitap dinlerin kaderini değiştirebilir mi? Bizans uzmanı ve sanat tarihçi karizmatik tur rehberi Mustafa Kazancı, Kariye Müzesi’nde yaptığı araştırmada tesadüfen bulduğu bir şifre sayesinde iki bin yıl boyunca korunan bir sırrın peşine düşüyor. Tarih ve macera tutkunu okuru da ardında sürüklüyor.

Gazeteci-yazar Halis Ayyıldız 30 yıldır araştırıp topladığı kitap, doküman ve bilgiler ışığında üç yılda kaleme aldığı destansı romanında dinler tarihiyle yaşıt bir tartışmayı yeniden gündeme taşıyor:

GÜN YÜZÜNE ÇIKAN BİR KİTAP, BİNLERCE YILLIK KADİM BİR İNANCI SARSABİLİR Mİ?

İsa Mesih çarmıha gerilip göğe yükseldiğinde ardılları tarafından Tanrısallaştırılmaya başlar. Bunu gören havarisi Aziz Petrus ilahi müjdenin esasını anlattığı VERUM NUNTIUM (GERÇEK MESAJ) kitabını kaleme alır.

Ancak kitap güç sahiplerinin hışmına uğramak istemeyen ardılları tarafından bir sır olarak saklanır. İznik Konsili’nde Teslis inancı tabu haline gelince bin yıl boyunca Hristiyanlığın ilk mabedi Saint Pierre Kilisesi’nde gizlenir, ta ki Doğu ve Batı dünyası için bir dönüm noktası olan 1096 yılına dek.

Bin yıl saklanan kitap bu tarihte bin yıl daha sürecek yeni bir yolculuğa çıkacaktır. Yolculuğunda kah Doğu’da kah Batı’da güç odaklarının eline geçecek ve yeni sahipleri kadim dinlerin temellerini sarsacak bu kitapla acaba ne yapmayı seçecektir?

Çağlar boyu süren bir tartışma. İlahi müjde nedir, gerçek mesaj nedir? İki bin yıl önce yazılmış kadim bir kitap dinlerin kaderini değiştirebilir mi?

Bizans uzmanı sanat tarihçi ve tur rehberi Mustafa Kazancı hazırladığı bir makale için Kariye’de yaptığı araştırmada tesadüfen bulduğu bir şifre sayesinde kendisini iki bin yıl boyunca saklanan bu kadim sırrın peşinde buluyor. Kitabın peşinde şifrelenmiş pusulalar ve sembolleri adım adım takip ederken okurları da macerasına ortak ediyor.

Simbolojik özellikler taşıyan, satır aralarında din eleştirisi de barındıran, dört ayrı dönemde geçen ve uçları finalde birleşen sürükleyici tarih-macera romanı "Bin Yıllık Yolculuk"; tarih romanı yazınına farklı bakışı, tarzı ve kurgusuyla bambaşka bir soluk getiriyor.

ÇOK SATAN “METAL FIRTINA” ROMANININ YAZARI ORKUN UÇAR:

"Bin Yıllık Yolculuk sadece harika ve akıcı bir tarihi aksiyon romanı değil, sanki eski bir konağın tozlu çatı katında bulunmuş, sırlar ve şifreler saklayan, işlemelerle süslü değerli bir sandık. Halis Ayyıldız uzun araştırmalar sonucu yazdığı bu romanda okuyucuyu sadece maceraya ortak etmiyor, gölgelerde kalmış tarihi bilgileri sunuyor. Bize kalan kitabın sayfalarını çevirip büyük emek harcanmış bu eserin keyfini çıkarmak."

YAZAR HAKKINDA

1969 yılında İstanbul’da doğdu. Vefa Lisesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Radyo-TV bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Sinema-TV mastırı yaptı. Üniversite eğitimine paralel başta TRT olmak üzere HBB, Kanal E, Cnbc-e, Skyturk gibi birçok kanalda yapımcı ve yönetmen olarak çeşitli programlara imza attı. Haftanın Sesi, Panorama, Rapsody in Blue ve GO dergilerinde Yayın Koordinatörü olarak çalıştı.

2004 ve 2014 yılları arasında Klass dergisinin Genel Yayın Koordinatörlüğü’nü üstlendi. 2015 yılında medya yolculuğuna nokta koyup Beşiktaş Belediyesi’nde başkan danışmanlığı ve metin yazarlığı yaptı.

2018 yılından bu yana çalışmalarını serbest olarak sürdürüyor. Tarih, klasik müzik ve sinema ilgi alanı. Fenerbahçe kongre üyesi olan yazar evli ve bir çocuk babası.

Çocukluğunu Kariye Müzesi çevresinde geçiren, İstanbul ve tarihi yapılara tutkusuyla sürekli
araştıran, bu kadim kenti sadece bir İslam başşehri olarak değil, üç büyük imparatorluğun mirasına sahip bir dünya başkenti olarak algılayan yazar; Türklerin bu kentin kültürünü sadece İslami değerler üzerinden değil Antik Roma ve Bizans kültürü üzerinden de sahiplendiğini göstermeyi amaçlıyor.