HALİS AĞA BİLE BU KADAR UÇMAMIŞTI! UZAN'A GÖRE ADABANK NE KADAR?
İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan İmar Bankası'nın eski sahibi Kemal Uzan, akıllara ziyan bir hesaplama yaptı.
UZAN’A GÖRE ADABANK’IN DEĞERİ 22 MİLYAR DOLARMIŞ!
İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan İmar Bankası’nın eski sahibi Kemal Uzan, akıllara ziyan bir hesaplama yöntemiyle Adabank’a el konulmasıyla 22 milyar dolar zarara uğradığını öne sürerek bazı devlet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Uzan’ın Tarabya’daki bir evi adres göstererek yaptığı 16 sayfalık suç duyurusunda Adabank’ın el konulduğu tarihte bilanço açısından oldukça parlak bir banka olduğunu anlatıldı ve “Eğer bu bankanın yatırım yapmasına ve gelişimine olanak sağlansaydı kısa zamanda çok büyük bir banka olabilirdi” tezi işlendi. Kemal Uzan, “Şube başına 125 bin dolar yatırımla 200 şube açılsaydı yani sadece 25 milyon dolar yatırım yapılabilseydi Adabank’ın satış değeri en az Denizbank’a eşit olacaktı. Bu da en az 2.4 milyar dolar” diyerek iddialarını güçlendirmeye çalıştı.
Uzan savcıları göreve çağırdı
Bankaya el konulmasının Uzan Grubu’nun itibar ve saygınlığının gölgelendiğini öne süren Kemal Uzan, bu nedenle toplam 22 milyar dolar zarara uğradığını ileri sürerek savcıları göreve çağırdı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na dönemin üst düzey kamu görevlileri hakkında şikâyet dilekçesi gönderdi. Firari Kemal Uzan’ın şikâyetçi olduğu kişiler ise Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, TMSF eski Başkanı Ahmet Ertürk, BDDK Başkanı Tevfik Bilgin ve Kurul üyeleri.
Kemal Uzan, daha önce de BDDK yöneticilerine mantık sınırlarını zorlayan bir dizi suçlama yöneltmişti. Uzan, BDDK’nın Türk bankalarını pahalıya satarak Hazine’yi zarara uğrattığını öne sürerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu yapmıştı. Savcılığın inceleme talebini değerlendiren Başbakanlık Teftiş Kurulu ise ‘Soruşturmaya gerek olmadığına’ karar vermişti.
Kemal Uzan’ın bu şaşırtıcı hesaplama yönetimi akıllara nedense Toprakbank’ın eski sahibi Halis Toprak’ı getirdi. Toprak, önce ‘eğer Toprakbank’a el konulmasaydı bugün 15 milyar dolar ederdi’ demişti. Hemen ardından TMSF’nin 23,8 milyon liraya sattığı Sarıyer’deki Aslanlı Köşk’ün 600 milyon dolar değeri olduğunu öne sürmüştü. Halis Ağa, Fon’un 70 milyon lira bedelle alıcı bulduğu Yeniköy’deki Carlton arazinin de piyasa değerini de 1,5 milyar dolar olarak hesaplamıştı. Halis Ağa’nın hesaplama konusundaki açıklamaları bununla da sınırlı kalmamış, Kilyos ve Zekeriyaköy’deki 50 dönümlük arazilerinin değerinin ise 600 milyon dolarlık ettiğini iddia etmişti.
O enerji devi Alman E.On mu?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dün TÜSİAD ile Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından hazırlanan “World Energy Outlook 2011” raporunun Türkiye tanıtım toplantısına katıldı. Yıldız burada çok önemli bir müjde verdi: “Önümüzdeki günlerde yine sektörümüze ciddi bir sermayenin geleceğini buradan sizlerle paylaşmak isterim. Bu Türkiye, sektör adına, enerji yapılanmasına adına sevindiricidir”. Bu açıklamanın ardından akıllara ilk gelen Akılları ilk gelen şirket ise piyasada uzun zamandır adı geçen ve 6 milyar euroluk yatırım yapacağı konuşulan Alman enerji devi E.on oldu. Zira enerji kulislerinde uzun bir süredir Alman enerji devinin Türkiye’ye büyük ölçekli bir yatırım yapmaya hazırlandığı fısıldanıyordu. Gelen son bilgilere göre kriz nedeniyle Almanya ve Avrupa ekonomilerinde yaşanan dalgalanma ve büyümelerin aşağı yönlü revize edilmesi Alman enerji devinin rotayı Türkiye’ye çevirmesini sağladı. Anadolu’ya toplam 6 bin meqawattlık yatırıma hazırlanan E.on 6 milyar euroyu gözden çıkarmış. Bakanlık bürokratlarına ‘O sermaye grubu Alman E.on mu?’ diye sorduk. Aldığımız cevap “Evet ya da hayır diyemeyiz” oldu.
***
666 uğursuz geldi, süper bürokratlar iş aramaya başladı
Dünya üzerindeki milyonlarca insan ‘666’ sayısının uğursuzluk getirdiğine inanır. Ülkemizdeki bazı bürokratlar da 2 Kasımda yürürlüğe giren 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yi görünce “acaba” demekten kendilerini alamadılar. Özellikle de BDDK, EPDK, SPK ve Rekabet Kurumu çalışanları.. Çünkü yeni düzenleme ile artık bu kurumlarda görev alacak bürokratların maaşları düşürülüyor, mevcut çalışanların özlük haklarına ciddi bir darbe vuruluyordu.
Hatırlanacağı üzere Ak Parti seçimlerden hemen sonra önce ilgisiz bir KHK ile Üst Kurulların idari bağımsızlığını ortadan kaldırdı. Ardından yine bir KHK ile bu kurumların mali bağımsızlığı yok edildi. Böylece kurulları diğer devlet kurumlarından ayıran en temel özellik olan ‘İdari ve mali özerklik’ tarihe gömülmüş oldu.
İşin ilginç tarafı Üst Kurullar genel bütçeden hiçbir şekilde pay almıyor; bilakis elde ettikleri gelirlerin önemli bir bölümünü yılsonunda Hazine’ye devrediyorlar. Dolayısıyla devlete hiçbir şekilde yük getirmeyen kurumların mali özerkliklerini ortadan kaldırmanın devlete teknik açıdan hiçbir katkısı yok.
Bir Üst kurul çalışanı “Daha önce gelen iş tekliflerini kibarca reddediyordum. Ama artık ciddi anlamda değerlendiriyorum. Çünkü Üst kurullar artık kariyer meslek sınıfından çıkarıldı. Artık uzman olarak çalışan bir personeli, ‘gel seni daire başkanı yapayım’ deseniz adam ya reddeder ya da istifa eder. Çünkü yeni düzenlemeyle daire başkanlarının maaşları uzmandan daha düşük hale getirildi” dedi.
Bir başka BDDK çalışanı ise şunları aktardı: “Üst Kurullarda çalışan personelin önemli bir bölümü Türkiye’nin saygın üniversitelerinden mezun. KPSS’de çok yüksek puan almış, yapılan yazılı ve sözlü sınavlarda yüzlerce kişiyi geride bırakmış kişiler bunlar. Nitelikleri normal memurların oldukça üzerinde olan bu kişileri 2-3 bin lira bandına mahkum etmek ne kadar adildir? Bunu bir düşünmek lazım”
Ufuk Şanlı/Vatan
İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan İmar Bankası’nın eski sahibi Kemal Uzan, akıllara ziyan bir hesaplama yöntemiyle Adabank’a el konulmasıyla 22 milyar dolar zarara uğradığını öne sürerek bazı devlet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Uzan’ın Tarabya’daki bir evi adres göstererek yaptığı 16 sayfalık suç duyurusunda Adabank’ın el konulduğu tarihte bilanço açısından oldukça parlak bir banka olduğunu anlatıldı ve “Eğer bu bankanın yatırım yapmasına ve gelişimine olanak sağlansaydı kısa zamanda çok büyük bir banka olabilirdi” tezi işlendi. Kemal Uzan, “Şube başına 125 bin dolar yatırımla 200 şube açılsaydı yani sadece 25 milyon dolar yatırım yapılabilseydi Adabank’ın satış değeri en az Denizbank’a eşit olacaktı. Bu da en az 2.4 milyar dolar” diyerek iddialarını güçlendirmeye çalıştı.
Uzan savcıları göreve çağırdı
Bankaya el konulmasının Uzan Grubu’nun itibar ve saygınlığının gölgelendiğini öne süren Kemal Uzan, bu nedenle toplam 22 milyar dolar zarara uğradığını ileri sürerek savcıları göreve çağırdı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na dönemin üst düzey kamu görevlileri hakkında şikâyet dilekçesi gönderdi. Firari Kemal Uzan’ın şikâyetçi olduğu kişiler ise Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, TMSF eski Başkanı Ahmet Ertürk, BDDK Başkanı Tevfik Bilgin ve Kurul üyeleri.
Kemal Uzan, daha önce de BDDK yöneticilerine mantık sınırlarını zorlayan bir dizi suçlama yöneltmişti. Uzan, BDDK’nın Türk bankalarını pahalıya satarak Hazine’yi zarara uğrattığını öne sürerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu yapmıştı. Savcılığın inceleme talebini değerlendiren Başbakanlık Teftiş Kurulu ise ‘Soruşturmaya gerek olmadığına’ karar vermişti.
Kemal Uzan’ın bu şaşırtıcı hesaplama yönetimi akıllara nedense Toprakbank’ın eski sahibi Halis Toprak’ı getirdi. Toprak, önce ‘eğer Toprakbank’a el konulmasaydı bugün 15 milyar dolar ederdi’ demişti. Hemen ardından TMSF’nin 23,8 milyon liraya sattığı Sarıyer’deki Aslanlı Köşk’ün 600 milyon dolar değeri olduğunu öne sürmüştü. Halis Ağa, Fon’un 70 milyon lira bedelle alıcı bulduğu Yeniköy’deki Carlton arazinin de piyasa değerini de 1,5 milyar dolar olarak hesaplamıştı. Halis Ağa’nın hesaplama konusundaki açıklamaları bununla da sınırlı kalmamış, Kilyos ve Zekeriyaköy’deki 50 dönümlük arazilerinin değerinin ise 600 milyon dolarlık ettiğini iddia etmişti.
O enerji devi Alman E.On mu?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dün TÜSİAD ile Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından hazırlanan “World Energy Outlook 2011” raporunun Türkiye tanıtım toplantısına katıldı. Yıldız burada çok önemli bir müjde verdi: “Önümüzdeki günlerde yine sektörümüze ciddi bir sermayenin geleceğini buradan sizlerle paylaşmak isterim. Bu Türkiye, sektör adına, enerji yapılanmasına adına sevindiricidir”. Bu açıklamanın ardından akıllara ilk gelen Akılları ilk gelen şirket ise piyasada uzun zamandır adı geçen ve 6 milyar euroluk yatırım yapacağı konuşulan Alman enerji devi E.on oldu. Zira enerji kulislerinde uzun bir süredir Alman enerji devinin Türkiye’ye büyük ölçekli bir yatırım yapmaya hazırlandığı fısıldanıyordu. Gelen son bilgilere göre kriz nedeniyle Almanya ve Avrupa ekonomilerinde yaşanan dalgalanma ve büyümelerin aşağı yönlü revize edilmesi Alman enerji devinin rotayı Türkiye’ye çevirmesini sağladı. Anadolu’ya toplam 6 bin meqawattlık yatırıma hazırlanan E.on 6 milyar euroyu gözden çıkarmış. Bakanlık bürokratlarına ‘O sermaye grubu Alman E.on mu?’ diye sorduk. Aldığımız cevap “Evet ya da hayır diyemeyiz” oldu.
***
666 uğursuz geldi, süper bürokratlar iş aramaya başladı
Dünya üzerindeki milyonlarca insan ‘666’ sayısının uğursuzluk getirdiğine inanır. Ülkemizdeki bazı bürokratlar da 2 Kasımda yürürlüğe giren 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yi görünce “acaba” demekten kendilerini alamadılar. Özellikle de BDDK, EPDK, SPK ve Rekabet Kurumu çalışanları.. Çünkü yeni düzenleme ile artık bu kurumlarda görev alacak bürokratların maaşları düşürülüyor, mevcut çalışanların özlük haklarına ciddi bir darbe vuruluyordu.
Hatırlanacağı üzere Ak Parti seçimlerden hemen sonra önce ilgisiz bir KHK ile Üst Kurulların idari bağımsızlığını ortadan kaldırdı. Ardından yine bir KHK ile bu kurumların mali bağımsızlığı yok edildi. Böylece kurulları diğer devlet kurumlarından ayıran en temel özellik olan ‘İdari ve mali özerklik’ tarihe gömülmüş oldu.
İşin ilginç tarafı Üst Kurullar genel bütçeden hiçbir şekilde pay almıyor; bilakis elde ettikleri gelirlerin önemli bir bölümünü yılsonunda Hazine’ye devrediyorlar. Dolayısıyla devlete hiçbir şekilde yük getirmeyen kurumların mali özerkliklerini ortadan kaldırmanın devlete teknik açıdan hiçbir katkısı yok.
Bir Üst kurul çalışanı “Daha önce gelen iş tekliflerini kibarca reddediyordum. Ama artık ciddi anlamda değerlendiriyorum. Çünkü Üst kurullar artık kariyer meslek sınıfından çıkarıldı. Artık uzman olarak çalışan bir personeli, ‘gel seni daire başkanı yapayım’ deseniz adam ya reddeder ya da istifa eder. Çünkü yeni düzenlemeyle daire başkanlarının maaşları uzmandan daha düşük hale getirildi” dedi.
Bir başka BDDK çalışanı ise şunları aktardı: “Üst Kurullarda çalışan personelin önemli bir bölümü Türkiye’nin saygın üniversitelerinden mezun. KPSS’de çok yüksek puan almış, yapılan yazılı ve sözlü sınavlarda yüzlerce kişiyi geride bırakmış kişiler bunlar. Nitelikleri normal memurların oldukça üzerinde olan bu kişileri 2-3 bin lira bandına mahkum etmek ne kadar adildir? Bunu bir düşünmek lazım”
Ufuk Şanlı/Vatan