Hakan Ural’dan dikkat çeken ‘yandaş’ çıkışı! “Dibine kadar yandaşım…”

24 TV'de yayınlanan Arafta Sorular programının bu haftaki konuğu olan Hakan Ural’dan dikkat çeken ‘yandaşlık’ çıkışı geldi.

24 TV'de yayınlanan Arafta Sorular programının bu haftaki konuğu oyuncu-TV yorumcusu Hakan Ural, oldu. Kendisi ile ilgili ‘yandaş’ diyenler hakkında konuşan Ural, “Ben şu an dibine kadar yandaşım. Ben her zaman devletimin yanındayım, devletimin ve bayrağımın dibine kadar hizmetkarıyım. Halkı tarafından seçilmiş görevli kim varsa yanındayım. Halkımın en küçüğünden en büyüğüne kadar emrindeyim ve onların refahı için duacı bir bireyim ben” dedi.

İşte Ural'ın o açıklamaları:

“Belli bir yaşa kadar hayata karşı tecrübesizliklerimin bedelini ödedim. Ülkemle ilgili meselelerle ilgili de 40 – 50 yaşımda bugün ne oluyor, meseleler ne, bu düzenin sahipleri kim, biz burada neyiz ne olacağız gibi soruların cevapları için birçok kitapları okudum, inceledim. Son 20 yıldır inanılmaz bir sırat köprüsünden geçiyoruz. Sanatçı yandaş olmaz diyorlar... Neden? Siyaseti neden vardır? Siyaset ülkesine, bayrağına hizmet etmek isteyen, aday olan insanların kurduğu ideolojilerin üzerinden parti adlarıyla rekabete girer. Bunların ülkesi ile alakalı plan ve projeleri var ise insanlara aktarır, insanlarda buna göre oyunu verir. Demokrasi gereği en yüksek oyu alan kişi de devletine ve milletine de hizmete muktedir olur. Halkın oyları ile seçildikten sonra demokrasi gereği devletin kendisi olduğundan saygıyla o kişiyi desteklersin.

“CUMHURBAŞKANIMIZA BÜYÜK SAYGI VE SEVGİ DUYUYORUM”

Bir insanın devletimin yanında olmasının aşağılanması kadar abes bir durum olabilir mi? Bugün sözde muhalifim adı altında birisi söylüyor ise yarın sen muktedir oldun geldin bu sefer sen yandaş mı oluyorsun? Bu abes durum. Aklı selim bir kişinin zaten bu seviyesizlikte algı yaratma çabası olmaz. Ben bu kişilere cevap vermeyi zaman kaybı olarak görüyorum. Ben bildiğim doğru neyse onu söyleyen bir adamım. Devletimi, milletimi seviyorum. Bu ülke insanına büyük saygım ve sevgim var. Sayın Cumhurbaşkanımıza büyük saygı ve sevgi duyuyorum. Bu ayıp bir şey mi?

“HALKIMIZI VE MİLLETİMİZİ ÇOK SEVİYORUM”

Halkımızı ve milletimizi çok seviyorum. Beni halkımızdan daha fazla duygulandıran ve onure edecek olan başka bir şey yok. Çok sevilmek yük aslında. O sevilmenin de getirdiği bir sorumluluk var. Tevazu ile muvaffak oluyorsan daha kıymetli tabii.

“BEN DEVLETÇİ BİR İNSANIM”

Benim büyüklerime, küçüklerime saygım var. Ben devletçi bir insanım. Devletime saygım var. Allah devletime her zaman güç ve kuvvet versin. Devletimin temsil edildiği her yerde devletime saygı gösterdiğimi belirtmem bile bana göre anormal. Biz böyle büyütüldük.

“BUNLARIN İŞİ AŞAĞILAMAK”

Nasıl bu kadar kutupklaştık. Kutuplaşma her yerde var. Hayatı yaşarken bir aradayız. Biz hayatı birbirine bağlı ve saygıyla sevgiyle yaşayan bir millet olmamıza rağmen o kadar kutuplaştırdılar ki... Hayatın her alanında sevgiyle yaşayan millet olarak bugün farklı forma giydi diye insanlara saldırır olduk, insanlar Birbirini öldürdü. Biz büyük çoğunluğu Müslüman olan, vatansever duygusu ile yaşayan millet, öznesi vatan – millet, bayrak olan bir toplumken nasıl olurda bu kadar Hakaret eden, ayrışan bir millet haline geldi. Sözde entelektüel, aydınlar adı altında kendi halkından tiksinen, küçümseyen ve aşağılayan bir aydın kitlesi var. Bunların işi aşağılamak. Aydınlatamayan aydınlar onlar. Bu ülkeye ait her şeyi aşağılıyorlar. Bu insanlar birde kendine aydın diyor.

“KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL”

Bu ülke hepimizin. Bu ülkenin kırmızı çizgileri olmalı nedir bu? Vatan, millet ve bayraktır. Bugün Türkiye'ye düşman olan birinin bile zikredemeyeceği kelamları kendi devletine ediyorsan bu anormal bir şey. Kabul edilebilir bir şey de değil. Akıllada izah edilebilir bir şey değil bu.

“CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET ETMEK DEMOKRASİ VE FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL”

Bizde belli bir kitle demokrasi ve fikir özgürlükleri altında bilgisiz, devletine hakaret ediyor. Millet tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı'na hakaret ediyor. Buna da demokrasi ve fikir özgürlüğü diyor. Diyorum ki acaba bi bir noktayı mı kaçırdık? Birde bu anormalliği normalleştirmeye çalışıyorlar. Bizi biz yapan şey de duygularımızdır. Bu yapılanlara, fütursuzluklara ve ahlaksızlıklara tepki vermemeyi insan değilim olarak görüyorum. Onların ne düşündüğü noktasını aştım ben. Oradan bir sonuç alamayacağıma kanaat getirdim artık ben. Benim fikrine, görüşüne katılmadığım bir sürü siyasi bürokrat var ama, ben onlara hakaret etmiyorum. Olması gereken o.

“BİZİM ÖMRÜMÜZ KUYRUKLARDA GEÇTİ”

Bizim nesil yani 80'ler – 90'lar olarak ömrümüz kuyruklarda geçti. Bir arkadaşım gaz kuyruğuna giderdi, bir arkadaşım ekmek kuyruğuna giderdi. Biz yokluk görerek büyüdük. Sonraki dönem sokak değiştirdiğin zaman sağcı mısın solcu musun diye insanlar birbirine sorar ayrım yapardı. Bana bunları başkasının anlatması haddi değil, ben bunları bizzat yaşadım. Ben yaşadığımız anlatıyorum. Oralardan buraları hayal etmek bile zor. Yiğidi vur hakkını yeme. Herkes refah içinde olsun, mükemmel hayatlar içinde yaşasın ama nerden nerelere geldiğimizi inkar etmeyelim.

“AŞININ OLMAMASINDAN BİLE MÜTHİŞ KEYİF ALAN ZİHNİYETLER VAR”

Asıl virüs bizim düşüncelerimiz. Bilememezlikten kaynaklı manipülasyonlar, ön yargılarımız ve kendi düşüncelerimizin çabuk etkilenerek hızlı şekilde kandırılışımız bunlar çok tehlikeli şeyler. Bana göre her şey iyiye doğru gidiyor. Aşının olmamasından bile müthiş keyif alan zihniyetler var.