''HAK SİLLESİYLE UYARIYORUM'' DEDİ, PEŞİNDEN AYRILIK GELDİ! BAŞBAKAN'A ÇATAN STAR YAZARINDAN ŞOK AYRILIK!

21 Ocak'ta yazdığı "Hak sillesiyle uyarıyorum!" yazısı bir hayli ses getiren Star yazarı Hidayet Şefkatli Tuksal ani bir kararla gazete ile yollarını ayırdığını açıkladı.

Star Gazetesi’nde Başbakan Erdoğan’a kimsenin yapmaya cesaret edemediği eleştirileri yapan köşe yazarı Hidayet Şefkatli Tuksal aniden ayrılma kararı verdi.Hidayet Şefkatli Tuksal’ın genel seçimlere gidilirken aniden ayrılma kararı alması akıllara en son 21 Ocak’ta yazdığı "Hak sillesiyle uyarıyorum!" yazısını getirdi.Tuksal yazısında Başbakan Erdoğan için şu çarpıcı satırları yazmıştı:

"Başbakanın her yaptığını alkışlamak, apaçık yanlışlara dahi konjonktürel, politik vs. gerekçeler üreterek destek olmak, sözümü hiç sakınmayacağım, bir tür yalakalıktır. Başbakanın hiddetinden çekinip, hem onu hem kendilerini hem de ülkenin selametini tehlikeye sokanları, herkesin hatırlaması geren bir dize ile uyarıyorum:

“Hak sillesinin sadası yoktur!
Bir vurdu mu, devası yoktur!”
İnşallah bu devasız duruma düşmeyiz!

İşte Tuksal’ın bugünkü veda yazısı....

Üç bin beş yüz vuruşa veda!..

Çok sevgili okuyucularım,
Yaklaşık iki senedir, haftanın iki günü, üç bin beş yüz vuruşluk bu köşede sizlerle beraber olduk. Kiminiz beğendiniz yazılarımı, kiminiz öfkelendiniz, eleştirdiniz. Hepinize ilginiz, alakanız, destekleriniz ve eleştirileriniz için teşekkür ediyorum.

Köşe yazarlığı serüvenine başlarken iki yıl önce, bunun ne kadar süreceğini bilmiyordum gerçekten. Hatta dün bile, bugün sabah kalkıp, bu işi bitireceğimi bilmiyordum. Ama sabah kalktım ve rüyamı anımsadım. Rüyamda bir arkadaşıma şöyle diyordum: “İnsanlara yapıştırılan etiketler bir kara delik gibi, söylediğimiz her şey o kara delik tarafından yenip, yutuluyor.”

Aslında rüyama kendim de şaştım. Çünkü genelde bu kadar net cümleler hatırlanmaz rüyalardan. Ama ben sanki cümlem biter bitmez uyandım ve bu söz üzerine düşünmeye başladım.

Bana “doğru bir saptama” olarak göründü bu cümle ve kah benim kuşandığım, kah bana yafta diye yapıştırılan kimi etiketler üşüştü zihnime: İslamcı, feminist, dindar feminist, modernist, gerici, türbanlı, sıkma baş vesaire, vesaire. Oysa hepimiz kuşandığımız ya da yaftalandığımız etiketlere sığamayacak kadar büyük, değişken ve karmaşığız aslında. Bu toprakların insanı olmak hasebiyle de, en karşı uçta duranla bile pek çok ortak anlayışı, duyguyu, tutumu barındırıyoruz benliğimizde.

Bu köşede yazmaya başlamadan önce, vaktimin büyük kısmını insan hakları ve kadın haklarıyla ilgilenen sivil toplum kuruluşları ile yaptığımız ortak çalışmalarla geçirdim. Şimdilerde “mahalle” olarak andığımız pek çok farklı çevreden insanla tanıştım, arkadaş oldum. Bu tanışıklıklar, farklı pencereler ve aynalar olarak yansıdı hayatıma. Kendi pencerem diğer pencerelere eklenerek, büyüdü genişledi. Kendi aynamda ötekilerin aksini seyrederken, başkalarının aynasında kendi aksimi görme şansını yakaladım. Bu tecrübelerin anlayışıma, bakışıma, duruşuma çok önemli katkıları olduğuna inanıyorum. Fakat zaman çok hızlı akıyor, Türkiye sürekli önemli dönemlerden geçiyor, her gün yeni bir olay, yeni bir durum yaşıyoruz.

İki yıldır bu köşede yazıyor olmanın sorumluluğu ile bu hızlı akış içinde daha bir gündemin peşinde, daha çok içindeyim. Ama bunun tüketici bir tarafı var ne yazık ki. Bencillik etmeme adına ertelediğim ve hem kendim hem de benim gibi kıvrananlar için önemli olduğuna inandığım sorularım var kafamda. Bu soruların peşinden gitmek istiyorum artık. Rüyamla ne ilgisi var bilemiyorum ama ben sabah kalktıktan bir iki saat sonra, kendimi bu kararı almış buldum.

Mustafa Karaalioğlu’yla görüştüğümüzde o da çok şaşırdı ve derdimi anlamaya çalıştı. Derdimi anlatabildiğimi sanıyorum, eğer kararımdan vazgeçersem gene star’a dönmeye söz vererek onu ikna ettim. Salı-Perşembe yazma sancılarımdan biri tutarsa, açıkgörüş sayfasından sizlere seslenmeye devam edeceğim.

Bu gazetede yazarken, yazımı çoğu zaman en son vakitte teslim ettiğim için sevgili Sabriye, bana belli etmemeye çalışarak üstelik, çok kahrımı çekti. Kendisine ve ekip arkadaşlarına çok teşekkür ediyor, haklarını helal etmelerini istiyorum.

Ayrıca Mustafa Karaalioğlu başta olmak üzere, bana bu gazetede sonsuz bir özgürlük içinde yazma olanağı veren gazete yönetimine teşekkür ediyorum.

Onlara da hakkım geçmiştir mutlaka, helal ederlerse sevinirim.

Ben yazmayı bıraksam da her gün bu gazeteyi okumaya devam edeceğim.

Demokratik ve özgür bir Türkiye’nin kurulması mücadelesinde, çok değerli bir yazar kadrosu ve işlerini iyi yapan çalışanlarıyla star gazetesinin önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum.

Her veda bir sızıdır, bilirsiniz. Yazımın sonuna geldiğim şu anda bu sızıyı daha derinden hissediyorum. Ancak yeni çalışmalarımla bu sızıyı yeneceğimi ve sizlere de kendimi affettireceğimi umuyorum. Yeniden görüşmek üzere.

Hidayet Şefkatli Tuksal/Star