HAFTA SONU EKLERİNİ KAPATAN AKŞAM'IN TASARRUF GEREKÇESİYLE İŞİNE SON VERDİĞİ YAZAR KONUŞTU!..
Pencere ekinden "köşe yazarı" olarak gazeteye alınmayan tek kişiyim. Gerekçe olarak gösterilen "maddi sıkıntılar"a inanmam mümkün değil. Çünkü gazeteye girdiğim günkü maaşı alıyorum Ayrıca benden daha az ücret alan köşe yazarı da yok!
PENCERE EKİ DOLAYISIYLA İŞTEN ÇIKARTILAN TEK KÖŞE YAZARI BENİM!
2004 yılının Ekim ayı başında geldiğim AKŞAM gazetesindeki işime bugün son verildi. İşten çıkartılmamın nedeni olarak "ekonomik koşullar" ileri sürülüyor. Oysa bana göre bu karar tamamen kişisel tasarrufların neticesidir.
Genel Yayın Müdürü Serdar Turgut´un imzasıyla iki gün önce yayınlanan yazıda Pencere ekinin, AKŞAM gazetesine hayli büyük bir maddi yük getirdiği ve bu sebepten dolayı kapandığı belirtilmişti. Pencere´nin kapatılmasını takiben televizyon sayfaları ve 2 sayfalık İstanbul eki gazetenin içine taşınmış bulunmakta. Hafta içinde Pencere´de yer alan "köşe yazarları"da aynı şekilde gazetenin içine alındı. Haftada iki günle başlayıp nihayetinde haftada beş güne varan periyotlarda yazılar yazdığım Pencere ekinden "köşe yazarı" olarak gazeteye alınmayan tek kişi ise benim. Bana gerekçe olarak gösterilen "maddi sıkıntılar"a inanmam ise mümkün değil.
Zira; ben bu gazeteye girdiğim günkü maaşı almaktaydım. Ayrıca gazetenin benden daha az ücret ödediği başka bir "köşe yazarı" da mevcut değil. Haftanın iki günü yazılarını İstanbul dışından gönderen yazarlar bile benim maaşımın iki katına ulaşan telif ücretleri almaktadır.
Ayrıca "maddi zorluklar" nedeniyle ben ve ekip arkadaşlarım işten çıkartılırken; bir yandan da yeni yazarlar ana sayfadan duyurulmak suretiyle işe başlatılmışlardır. Şermin Topçu arkadaşımızın işten çıkarılmasına neden olarak gösterilen "benzer konularda yazan başka yazarlar"ın bulunduğu iddiası da benim açımdan geçerli değildir. Zira benim köşemin adı olan "Kanaldan Kanala" son iki aydır yerini her türlü konuyu yazdığım "Kırk Satır"a dönüşmüş bulunmakta.Yani televizyon yazarı olarak Burhan Ayeri ağabeyin gazetede yazması benim "Kırk Satır"ımın da gazetede yer almasına engel değildir.
Benim işten çıkarılma nedenim "maddi zorluklar" değilse, o zaman "başarısız" bir yazar mıyım ki işten çıkartılıyorum sorusu geliyor aklıma. Eğer iki yıl içinde ülkenin önde gelen ilk beş televizyon yazarından biri olarak programlara davet edilmem "başarısızlık" ise ben başarısız olmuşum demektir. Ya da Internet üzerinde gazetenin en çok tıklanan beş yazarından biri olmam başarısızlıksa, evet "başarısız" olmuşumdur. Ne var ki ne ben "başarısız" bir yazarım, ne de işten çıkartılma nedenlerim bana gösterilen farazi nedenler...
Tamamen kişisel tasarrufların neticesinde iki yıldır emek verdiğim gazetemden çıkartılmış bulunmaktayım. Yarından itibaren mahkemeye başvurarak yasal haklarımı son damlasına kadar talep edeceğim. Açacağım davanın bir maddesi de "manevi tazminat"ı içerecek. Zira benim iki yıllık emeklerimin karşılığı bu muamele olmamalıydı.
2004 yılının Ekim ayı başında geldiğim AKŞAM gazetesindeki işime bugün son verildi. İşten çıkartılmamın nedeni olarak "ekonomik koşullar" ileri sürülüyor. Oysa bana göre bu karar tamamen kişisel tasarrufların neticesidir.
Genel Yayın Müdürü Serdar Turgut´un imzasıyla iki gün önce yayınlanan yazıda Pencere ekinin, AKŞAM gazetesine hayli büyük bir maddi yük getirdiği ve bu sebepten dolayı kapandığı belirtilmişti. Pencere´nin kapatılmasını takiben televizyon sayfaları ve 2 sayfalık İstanbul eki gazetenin içine taşınmış bulunmakta. Hafta içinde Pencere´de yer alan "köşe yazarları"da aynı şekilde gazetenin içine alındı. Haftada iki günle başlayıp nihayetinde haftada beş güne varan periyotlarda yazılar yazdığım Pencere ekinden "köşe yazarı" olarak gazeteye alınmayan tek kişi ise benim. Bana gerekçe olarak gösterilen "maddi sıkıntılar"a inanmam ise mümkün değil.
Zira; ben bu gazeteye girdiğim günkü maaşı almaktaydım. Ayrıca gazetenin benden daha az ücret ödediği başka bir "köşe yazarı" da mevcut değil. Haftanın iki günü yazılarını İstanbul dışından gönderen yazarlar bile benim maaşımın iki katına ulaşan telif ücretleri almaktadır.
Ayrıca "maddi zorluklar" nedeniyle ben ve ekip arkadaşlarım işten çıkartılırken; bir yandan da yeni yazarlar ana sayfadan duyurulmak suretiyle işe başlatılmışlardır. Şermin Topçu arkadaşımızın işten çıkarılmasına neden olarak gösterilen "benzer konularda yazan başka yazarlar"ın bulunduğu iddiası da benim açımdan geçerli değildir. Zira benim köşemin adı olan "Kanaldan Kanala" son iki aydır yerini her türlü konuyu yazdığım "Kırk Satır"a dönüşmüş bulunmakta.Yani televizyon yazarı olarak Burhan Ayeri ağabeyin gazetede yazması benim "Kırk Satır"ımın da gazetede yer almasına engel değildir.
Benim işten çıkarılma nedenim "maddi zorluklar" değilse, o zaman "başarısız" bir yazar mıyım ki işten çıkartılıyorum sorusu geliyor aklıma. Eğer iki yıl içinde ülkenin önde gelen ilk beş televizyon yazarından biri olarak programlara davet edilmem "başarısızlık" ise ben başarısız olmuşum demektir. Ya da Internet üzerinde gazetenin en çok tıklanan beş yazarından biri olmam başarısızlıksa, evet "başarısız" olmuşumdur. Ne var ki ne ben "başarısız" bir yazarım, ne de işten çıkartılma nedenlerim bana gösterilen farazi nedenler...
Tamamen kişisel tasarrufların neticesinde iki yıldır emek verdiğim gazetemden çıkartılmış bulunmaktayım. Yarından itibaren mahkemeye başvurarak yasal haklarımı son damlasına kadar talep edeceğim. Açacağım davanın bir maddesi de "manevi tazminat"ı içerecek. Zira benim iki yıllık emeklerimin karşılığı bu muamele olmamalıydı.