HADİ SALDIRGAN MAGANDA. HÜRRİYET'İN ÜÇÜNCÜ SAYFA YAZARI DA MI MAGANDA?

Ahmet Türk'e atılan yumruğu 'adaletin tokmağı' olarak değerlendiren Yılmaz Özdil'in dünkü yazısına bir tepki de Taraf yazarı Yıldıray Oğur'dan geldi.

Yeni iç tehdit: Radikal Kemalizm


“PKK karşıtı bir genç, PKK yanlısı açıklamaları nedeniyle eleştirilen Ahmet Türk’ü yumrukladı. Ağzı burnu kanayan Türk zor kurtuldu. Olacağı buydu dedirten olay...”

Daha fazla mide bulandırmaya gerek yok.

Önceki gün aramızdan 150 bin kişi Sözcü gazetesindeki bu manşeti okudu.

O 150 bin kişi arasında, bizim apartmanın en alt katında oturan emekli öğretmen komşularım, işe giderken karşılaştığım her sabah kalkıp bayiden bir Sözcü ve bir Hürriyet alan ev hanımı komşum, “ancak bu gazete beni kesiyor” diyen ODTÜ mezunu eski bir Kemalist tanıdığım, geçenlerde Ada’da gördüğüm, sahilde oturup hararetle bu gazeteyi okuyan güneş gözlüklü o sarışın kadınlar da var.

Hadi diyelim 160 bin kişinin okuduğu bu gazeteyi dikkate almıyorsunuz.

Sözcü gazetesinin açık nefret suçu, Vakit gazetesinin nefret suçları kadar, STV’deki spikerin saçmalamaları kadar dikkatini çekmiyor Ayşenur Arslanların, NTV’deki Yazı İşleri’nin, bu pasları kaçırmayan Mehmet Yılmazların, Ahmet Hakanların, gazeteciler derneklerinin, Basın Konseyi’nin.

“Onlar önce Baykal’a atılan yumurtaları kınasınlar” gibi omletlik bir kafayla olaya bakan dengeciler için münferit bir olay bu. Vakit İslamcıların bunlar da Kemalistlerin yaramaz çocukları zaten.

Peki, ya 500 bin kişinin okuduğu Hürriyet’in, beş dil bilen reklamcıdan ayda beş bin dolar kazanan borsacıya forward rekortmeni yazarı Yılmaz Özdil’in güya başkalarının düşündüklerini aktarır gibi yapıp söylediği “Yumruğunu adaletin tokmağı yerine koyup, Ahmet Türk’ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu...” cümleleri de dikkatinizi çekmeyecek mi?

Yılmaz Özdil de mi münferit? “Yanlış yapmış ama çok tatlı ve komik” öyle mi? Yarın annesinin Mardinli olduğu üzerine Kürtçe bir yazı yazar, Ahmet Türk’ün açık adresini verdiği yazlık evine baklavasıyla gider olayı çözer, olmadı en goşist 1 Mayıs yazısıyla sizi mest eder, AKP’ye öyle bir çakar ki içinizin yağlarınız erir değil mi? Böylesine bu sokağın esnafı, öylesine bu camianın kaşarlı bir faşizm çeşididir onunki, öyle mi?

Zaten Ahmet Türk’e hiç üzülmedik diye açıklama yapan Türk Solu dergisi ekibinin kurduğu Ulusal Parti de dikkate alınmayacak kadar marjinal bir gruptur.

Saldırganlar münferit, olay münferit, 150 bin satan gazete münferit, 500 binlik büyük gazetenin en popüler yazarı münferit.

Bu münferit lafı size de bir yerlerden tanıdık gelmiyor mu? Bir zamanlar İslamcılar, solcular, milliyetçiler yaptıkları hatalarının başlarına bela olmaması için her şeye “münferit” derlerdi. Şimdi münferit sırası Kemalistlere mi geldi?

Bu marjinallerin, bu münferitlerin hepsinin Kemalist, ulusalcı olması da bir tesadüf mü?

Hadi saldırgan maganda. Nişantaşı, Ulus, Adalar’da yok satan Sözcü de mi maganda? Hürriyet’in üçüncü sayfası teslim edilen yazarı da mı maganda? Ya internette Ahmet Türk haberlerinin altına “oh olmuş” diye yorum yazan o binlerce insan?

Yunus Emre’nin divanını ele geçirmiş softa Molla Kasım gibi, bir nehrin kenarına oturup hoşuna gitmeyen her şeyi parçalayıp suya atanlar.

Üç tane paşanın tavuğuna kış dendi diye insan haklarını hatırlayanlar.

“Münferit” diye diye şımartılan bu “Radikal Kemalizmin” artık 150 bin kişinin evine giren gazeteleri olması, Hürriyet’in köşelerini ele geçirmesi, internet yorumlarının yüzde 80’nine hâkim olması sizi korkutmuyor mu? Ahmet Türk’e yumruğa Ülkü Ocakları, Alperenler bile karşı çıkarken buna bir tek radikal Kemalist grupların destek vermesi sizi endişelendirmiyor mu?

Yıllardır, irtica, bölücülük diye korkuttuğunuz, sizin dolduruşunuzla ruh sağlıklarını yitiren bu kabalalıkların gittiği yer sizi korkutmuyor mu?

Bundan 10 yıl sonra Milli Güvenlik Kurulu’nda en öncelikli iç tehditler sıralamasında karşımıza “Radikal Kemalizm tehdidi” diye bir şey çıkarsa kimse şaşırmasın.

O halde bu insanlar daha fazla radikalleşmeden bir şeyler yapmaya başlasanız iyi olacak. Bizi zaten dinlemiyorlar. Belki sizi dinlerler...

Yıldıray Oğur/TARAF