HADİ ALİ, TUT ŞU İŞİN UCUNDAN...
Ünlü haber spikeri Ali Kırca´ya Ahmet Hakan´dan sonra Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç´ten "gizli kamerayla çekilmiş ayıp görüntülerin toplumun ontolojik yapısına etkileri" konulu bir Siyaset Meydanı çağrısı geldi.
Hadi Ali, tut şu işin ucundan...
Ne denebilir ki? Öneri süper. Ahmet Hakan'a katılıyorum. 'Dönüşü süper olan Ali Kırca ustamız bir yanına Tamer Karadağlı'yı, bir yanına Gamze Özçelik'i alıp, gizli kamerayla çekilmiş ayıp görüntülerin toplumun ontolojik yapısına olumsuz etkileri konulu bir Siyaset Meydanı patlatabilir.' İyi olur. Fakat meselenin 'ontoloji'yle ne alakası var, onu çözemedim. Konu, evet, yüksek katılımlı bir 'Siyaset Meydanı'nı hakediyor ama, bu, toplumun ontolojisini değil, daha çok mahremiyeti, özel hayatı, tecessüs konusunu filan ilgilendiriyor. Yoksa, ayıp görüntülerin toplumda yarattığı/yaratabileceği travmadan mı söz ediyor Ahmet Hakan? Neyse, öneri güzel. Madem Ali Kırca 'hiçbir şey olmamış gibi' yaparak yeniden toplumun önüne çıktı ve kendisine gadredenlere karşı 'Aha da ben buradayım, hiçbir yere gitmiyorum, gizlenmiyorum, apaçık ortadayım' mesajı verdi, kendisi için değilse bile, en azından diğer mağdurlar için konuyu 'Siyaset Meydanı'na taşıyabilir, taşımalıdır. Bunu Ali Kırca yapmayacaksa, kim yapacak? İsterse 'tartışma konsepti' konusunda kendisine yardımcı olabilirim. Mesela, tecessüs nedir, insanlar niçin başkalarının yapıp ettiklerini (düşmüşlüklerini) merak ederler ve bunları izlemekten zevk alırlar? Hani, Polonyalı yazar Witold Gombrowicz, 'İnsan mutlak olana, eksiksizliğe, gerçeğe, tanrıya, tam bir olgunluğa yönelir. Herşeyi kavramak kendini bütünüyle gerçekleştirmek ister. Uyduğu ahlak buyruğu budur. Oysa pornografide, insanın çok daha gizli, hatta bir anlamda yasadışı bir başka amacı ortaya çıkıyor: Tamamlanmamışa, yetkinsizliğe, düşmüşlüğe duyduğu ihtiyaç...' diyordu ya... Hayır, 'pornografi'den kastım, değerli anchorman Ali Kırca'ya ait olduğu söylenen gizli çekim görüntüleri değil. Pornografi, gizliliğe ve düşmüşlüğe yönelik merakın ortaya çıkması durumudur. 'Öteki'nin (yani dışımızdaki insanın), görülmesini istemediği, yahut bir başkası tarafından görüldüğünde rahatsızlık yaratacak hallerinin, kötücül niyetlerle olmasa da merak edilmesi eylemidir. Eskilerin 'tecessüs' dediği şey... Biz Ali Kırca'yı, daha çok, 'öteki'ne yönelik merakın tatmin edildiği 'Siyaset Meydanı' programlarından tanıyoruz ve yaptıklarını çok işlevsel buluyoruz. Hatırlayacaksınız, 'Türkiye'nin nabzını tutmak' ve 'gerçeği, yalnızca gerçeği ortaya çıkarmak' amacıyla yola çıkan Siyaset Meydanı, süreç içinde, adeta gizlilikleri (baskı altındaki siyasal inançları, bazı toplumsal kabulleri, farklı düşünüşleri, inanma biçimlerini) faş eden ve yargılayan açık bir istihbarat kanalına dönüşmüş, maksat hasıl olduktan sonra da kepenklerini kapatmıştı. Daha doğrusu, Ali Kırca, insanların en gizli hallerini tartışma masasına taşıyarak, bir anlamda pornografik bir iş yapmıştı. ('Siyasal tecessüs'ten söz ediyorum. Bunun sonuçlarını, Ali Kırca'nın 'Altına ben de imzamı atarım' dediği postmodern darbe sürecinde yaşadık.) Tabii işin bir de 'özel hayatın dokunulmazlığı' boyutu var ama, kendi programlarında Aczmendi lideri Müslüm Gündüz'ü yüzlerce kez giyindirip soyunduran Ali Kırca'nın bu konuyu tartışma gündemine taşıyabileceğini sanmıyorum. Cesareti olmadığı için değil, 'Bunu hangi yüzle yapıyorsun?' sorusuna verebilecek cevabı olmadığı için. Fakat bu, pornografi ve tecessüs meselesini Siyaset Meydanı'na taşımasına engel değil. Hem de süper bir program olur
http://
Ne denebilir ki? Öneri süper. Ahmet Hakan'a katılıyorum. 'Dönüşü süper olan Ali Kırca ustamız bir yanına Tamer Karadağlı'yı, bir yanına Gamze Özçelik'i alıp, gizli kamerayla çekilmiş ayıp görüntülerin toplumun ontolojik yapısına olumsuz etkileri konulu bir Siyaset Meydanı patlatabilir.' İyi olur. Fakat meselenin 'ontoloji'yle ne alakası var, onu çözemedim. Konu, evet, yüksek katılımlı bir 'Siyaset Meydanı'nı hakediyor ama, bu, toplumun ontolojisini değil, daha çok mahremiyeti, özel hayatı, tecessüs konusunu filan ilgilendiriyor. Yoksa, ayıp görüntülerin toplumda yarattığı/yaratabileceği travmadan mı söz ediyor Ahmet Hakan? Neyse, öneri güzel. Madem Ali Kırca 'hiçbir şey olmamış gibi' yaparak yeniden toplumun önüne çıktı ve kendisine gadredenlere karşı 'Aha da ben buradayım, hiçbir yere gitmiyorum, gizlenmiyorum, apaçık ortadayım' mesajı verdi, kendisi için değilse bile, en azından diğer mağdurlar için konuyu 'Siyaset Meydanı'na taşıyabilir, taşımalıdır. Bunu Ali Kırca yapmayacaksa, kim yapacak? İsterse 'tartışma konsepti' konusunda kendisine yardımcı olabilirim. Mesela, tecessüs nedir, insanlar niçin başkalarının yapıp ettiklerini (düşmüşlüklerini) merak ederler ve bunları izlemekten zevk alırlar? Hani, Polonyalı yazar Witold Gombrowicz, 'İnsan mutlak olana, eksiksizliğe, gerçeğe, tanrıya, tam bir olgunluğa yönelir. Herşeyi kavramak kendini bütünüyle gerçekleştirmek ister. Uyduğu ahlak buyruğu budur. Oysa pornografide, insanın çok daha gizli, hatta bir anlamda yasadışı bir başka amacı ortaya çıkıyor: Tamamlanmamışa, yetkinsizliğe, düşmüşlüğe duyduğu ihtiyaç...' diyordu ya... Hayır, 'pornografi'den kastım, değerli anchorman Ali Kırca'ya ait olduğu söylenen gizli çekim görüntüleri değil. Pornografi, gizliliğe ve düşmüşlüğe yönelik merakın ortaya çıkması durumudur. 'Öteki'nin (yani dışımızdaki insanın), görülmesini istemediği, yahut bir başkası tarafından görüldüğünde rahatsızlık yaratacak hallerinin, kötücül niyetlerle olmasa da merak edilmesi eylemidir. Eskilerin 'tecessüs' dediği şey... Biz Ali Kırca'yı, daha çok, 'öteki'ne yönelik merakın tatmin edildiği 'Siyaset Meydanı' programlarından tanıyoruz ve yaptıklarını çok işlevsel buluyoruz. Hatırlayacaksınız, 'Türkiye'nin nabzını tutmak' ve 'gerçeği, yalnızca gerçeği ortaya çıkarmak' amacıyla yola çıkan Siyaset Meydanı, süreç içinde, adeta gizlilikleri (baskı altındaki siyasal inançları, bazı toplumsal kabulleri, farklı düşünüşleri, inanma biçimlerini) faş eden ve yargılayan açık bir istihbarat kanalına dönüşmüş, maksat hasıl olduktan sonra da kepenklerini kapatmıştı. Daha doğrusu, Ali Kırca, insanların en gizli hallerini tartışma masasına taşıyarak, bir anlamda pornografik bir iş yapmıştı. ('Siyasal tecessüs'ten söz ediyorum. Bunun sonuçlarını, Ali Kırca'nın 'Altına ben de imzamı atarım' dediği postmodern darbe sürecinde yaşadık.) Tabii işin bir de 'özel hayatın dokunulmazlığı' boyutu var ama, kendi programlarında Aczmendi lideri Müslüm Gündüz'ü yüzlerce kez giyindirip soyunduran Ali Kırca'nın bu konuyu tartışma gündemine taşıyabileceğini sanmıyorum. Cesareti olmadığı için değil, 'Bunu hangi yüzle yapıyorsun?' sorusuna verebilecek cevabı olmadığı için. Fakat bu, pornografi ve tecessüs meselesini Siyaset Meydanı'na taşımasına engel değil. Hem de süper bir program olur
http://