Çok yorgunum
Beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın
Kubbeli, çınarlı mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın
Mavi gözlü dev şairimiz Nazım Hikmet’in bu dizeleriyle sizleri selamlamak istedim sırdaşlar.
Çünkü benim, sizin, herkesin ruh halini anlatmaya benim bu basit klavyem yetmez.
O nedenle büyük şairlere ve onların dizelerine sığındım.
Son birkaç haftadır da, sizleri hep büyülü sözcüklerle karşılıyorum.
Yorgunum.
Yorgunsunuz.
Biliyorum.
Bu köşeyi de, Nazım Hikmet’in şiirini o muhteşem yorumuyla başka bir evrene taşıyan Cem Karaca’nın şarkısını dinleyerek kaleme alıyorum.
Anlayın artık halimi… Uzun uzadıya yazamıyorum.
Sadede geleceğim.
Devranın döneceğinin hesabını yapan, medya eskilerinde bir hareketlilik var.
‘Biz geçmişte AK Parti’nin yalakası olduk, prestijimiz yerle bir oldu. Devran bu kez kesin dönüyor o nedenle muhalifliğe oynayıp kaportayı kurtarmamız lazım’ diye panikteler.
Bunların başında Habertürk’te Alo Fatih yani Fatih Saraç’la türlü numarayı çeken Altaylı geliyor.
Anketlerde Ak Parti’ye oy oranı eklemekten, FETÖ’cülerle işbirliğine kadar her türlü naneyi yiyen Altaylı, halkımızın bir kesiminin balık hafızasına güveniyor.
Ne de olsa kimse bunları hatırlamaz, ben şimdi muhalifliğin gazına basayım, burdan yürüyeyim diyor.
Hafızası ve siyasi bilinci olmayan sıradan sosyal medya kullanıcılarının bir kısmının alkışını da alıyor.
Planı kendince tıkır tıkır işliyor.
Yani işliyordu.
Taaa ki kendi çıkarı, çalıştığı işyerinin çıkarıyla çatışmaya başlayıncaya kadar.
Belli ki seçim arifesinde, Habertürk biraz daha dengeli davranmaya çalışıyor, fakat Altaylı bu, yerinde durur mu?
Devran dönmeden muhaliflik ve kahramanlık gemisine atlaması gerek.
Acelesi var.
Neyse sırdaşlar, Altaylı ve Habertürk arasında alttan alta süren bu gerilim, son günlerde iyiden iyiye su yüzüne çıktı.
Bir süredir, Altaylı’nın yaptığı açıklamalar nedeniyle Ankara’dan Ciner Yayın Holding yönetimine pek çok şikayet gittiği kulislerde konuşuluyordu.
Bu zaten yönetimle Altaylı arasında ipleri germişti.
Fakat son olarak bir de, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Altaylı arasında gerilim patlak verdi.
Diyanet’in sitesinde kimsesiz çocukların evlat edinilmesiyle ilgili yer alan ipe sapa gelmez açıklamayı kendince akıllıca kullandı Altaylı. (Keskin not: Bu açıklama doğruysa tek bir harfinin arkasında durulamaz, bu açıklamayı yapan Diyanet yetkilileriyle ilgili de gereğinin yapılması gerekir)
28 Şubat’tan bu yana ülkenin laikliğinin savunuculuğuna ‘soyunan’ Altaylı, (Keskin Not: Laiklik algısı Alo Fatih ya da FETÖ’yle iş tutmasına engel olmamıştır) Diyanet’e Twitter’dan şöyle bir yanıt verdi:
Yahu siz gerçekten sapıksınız anladık da diyanet gibi bir kurumda ne işiniz var. Sapıklar. Gidin porno sektörüne girin. Atatürk ün millete doğru düzgün din bilgisi verilsin diye kurduğu kurumu sapık muhayyileniz ile kirletmeyin.
Bu gerilim alttan alta Habertürk’ü kaynatırken, 6.4’lük depremin olduğu akşam, Altaylı volkan gibi patladı.
Yayını iptal edilince Twitter’dan kanal yönetimine çıkıştı:
Yeni gelişme üzerine teke tek bilim i iptal edip Celal Şengör ve mustafa erdik ve Alman bir jeofizik profesörü ile teke tek bilim yapmaya karar verdik. Ancak az önce kanal yönetimi bu geceki Teke Tek bilimi iptal ettiğini bildirdi. Değerli izleyicilerden özür dilerim.
Millet can derdinde, medya eskileri etkileşim ve yayın derdinde.
Şaşırdık mı? Şaşırmadık.
Neyse devam ediyorum sırdaşlar.
O ara Diyanet Altaylı hakkında suç duyurunda bulundu.
Ne olduysa buradan sonra oldu.
Altaylı altını çizerek söylüyorum, Twitter değil Instagram’dan patronu Turgay Ciner’in sahibi olduğu Kasımpaşa Spor’un (Fatih Saraç’ın da yöneticisi olduğu) logosunu kullanarak, Diyanet’e cevabım budur dedi.
Yani açıkça Diyanet’e bir tarafımdan aşağısı Kasımpaşa, yaptıklarınız çok da tınnnnnn mesajı verdi.
Tabii patronunun logosunu kullanması, Habertürk’te büyük bir şok yarattı.
Habertürk yönetimine yakın kaynaklar, ‘bu mesaj sadece Diyanet’e değil,
bir yandan da acaba patronaja da mı’ diye düşündü.
Diyanet’le derin ilişkileri olan ve babası hoca olan Fatih Saraç küplere bindi.
Keskin kulaklarıma gelen kulisler böyle diyor…
Sonra ne oldu dersiniz?
Kasımpaşa kulübü apart topar, bir mesaj yayınlayarak, ‘sahte hesaplardan paylaşımlar yapılıyor, bizim ilgimiz yok’ dedi.
Yani bir bakıma Altaylı’yı SATTI.
Oysa Altaylı’nın paylaşımı sahte hesaptan falan yapılmamıştı.
Has mı has, kendi Instragram hesabıydı.
Turgay Ciner’in bizzat talimatıyla yapılan bu açıklama sonrası kulağı çekilen Altaylı,
bu kez o paylaşımı silip, yerine bir Kasımpaşa trafik levhasının olduğu paylaşım yapıp,
altına da patronuna ince mesajlar içeren şu mesajı iliştirdi:
Kasımpaşa Spor Kulübü bu görselin telif haklarının münhasıran kendilerine ait olduğunu ve bu tür maksatlarla kullanılamayacağını tarafıma bildirdi ve bir de açıklama yaptı. İlgili kulüple huluki sorun yaşamamak için yanıtımı bu kez farklı bir görselle gönderiyorum.
İLGİLİ KULÜPLE HUKUKİ SORUN YAŞAMAMAK kısmının altını çizmek isterim sırdaşlar.
Aslında tablo net, gerilim ayan beyan ortada.
Keskin kulaklarıma gelenlere göre, Altaylı’nın bu tavırları Habertürk yönetiminde sabırları taşırmak üzereymiş.
Fakat Altaylı- diğer medya eskileri gibipatronuyla ilgili çoooooook şeyler bildiği için-
haliyle şimdilik durum idare ediliyormuş.
Daha ne kadar idare edilebilir, açıkçası bilemiyorum.
Fakat Altaylı üzerine kurulan siyasi baskıdan kaçmanın bir yolunu arıyor gibi görünüyor.
Dünkü yazısı bunun en büyük kanıtı, yazının başlığı şöyle: TEŞEKKÜRLER İBRAHİM KALIN.
Tüm Ak Parti yöneticilerinin paylaştığı bir görsel üzerinden, Altaylı İbrahim Kalın’ı cımbızlayıp ona teşekkür etmeyi uygun görmüş.
Belli ki Ankara’da tutunacak bir dal arıyor.
Amacı hem muhalif kahramanlık yapıyormuş gibi olsun, hem de başıma bir iş gelmesin diye Ankara’da sağlam bir dalım olsun.
Twitter’dan alkış alırken, aman konforum bozulmasın.
Bakalım bu taktik tutacak mı, hep beraber göreceğiz.
keskinkalem@medyaradar.com