HABERTÜRK YAZARI SERDAR TURGUT'A TUBA BÜYÜKÜSTÜN ELEŞTİRİSİ!
"Tuba'nın dedesi yaşında yazarlar (Bütün gün Tuba ile oldum çok yoruldum) diye nasıl yazabılıyor?"
Hülya Avşar 20’li ve 30’lu yaşlarda pek çekici ve güzeldi.
Türk erkekleri ona hayrandı.
Bekar odalarını Avşar kızının fotoğrafları süslerdi.
Her yaptığı olay olur, gazetelerin sürmanşetlerine çıkardı.
Taçsız Kraliçe bir zamanlar neyse, şimdilerde Tuba Büyüküstün de o.
Hatta çok daha fazlası...
Türkiye onun için ölüp bitiyor.
Konuk olduğu en sıradan programlar bile reyting rekorları kırıyor.
İnanın, konuşmasına bile gerek yok, isterse hiç ağzını açmasın, görüntüsü yetiyor.
Gazetelerde adının geçtiği her haber, noktasına, virgülüne kadar okunuyor.
Bu duruma çoktan vakıf olmuş çok satan bir gazetenin internet sitesi, birkaç ay önce kızcağızın bikinili fotoğrafını giriş sayfasına koymuş, altına da şişirme bir haber iliştirip 72 saat yayınlamıştı.
İnternetteki tıklanma kaygısı, Tuba Büyüküstün’ü can simidi yapmıştı.
XXXXXXXXX
Bakıyorum da meslektaşlarının yanında Tuba, soyadı gibi hem büyük hem de üstün!
Çünkü arkasında duran, seven ve kollayan muazzam bir hayran kitlesi var.
Genç kadının 24 saat peşindeler, onunla yatıp onunla kalkıyorlar.
Gün boyunca ne yedi, ne içti her şeyini biliyorlar.
Hepsi adeta gönüllü paparazzi.
En son haberi onlardan al!
XXXXXXXXXX
Aslında demek istediğim şu:
Sevgili Tuba’ya acıyorum.
Tıpkı onun gibi içim yanıyor.
Ama düzen böyle işliyor işte!
Kızcağız ne yapsın, koskoca Türk medyasına rest mi çekecek, ne mümkün?
Cici olup, olan bitene boyun eğiyor.
Medya tarafından fütursuzca kullanılıyor.
İnek gibi sağılmasına ses çıkarmıyor!
Hâlbuki göz göre göre, etinden, sütünden, yağından nemalanılıyor.
XXXXXXXXXX
En son örnek Serdar Turgut!
Transfer olduğu gazetede fark yaratsın, okunsun diye geçen gün Tuba Büyüküstün’ü köşesine taşımış.
Tuba’nın dedesi yaşında olan beyefendi diyor ki:
"Bir gün boyunca Tuba Büyüküstün ile birlikte oldum ve çok yoruldum"
Ve devam ediyor:
"Yazıya başlık atmaya gelince her yazar bir anlamda hanutçu gibi davranır. Okuyucuya, yazıma ’gel gel’ demek zorundasınız. Bence bu yazının başlığı, bir hanutçu başyapıtı oldu. Üstelik başlık yalan da değil. Gerçekten bir gün boyunca Tuba Büyüküstün ile birlikte oldum ve de çok yoruldum."
XXXXXXXX
Efendim, şimdi siz bu cümleden ne anlarsınız?
Ben hiç hayra yormam...
Peki, Tuba’nın ailesi ne yapsın, yerin dibine mi batsın?
Yazara sorsan, ismi dışında kız hakkında hiçbir şey bilmez.
Yine de onu cinsel bir obje olarak kullanmayı kendine hak görüyor.
Espri değil, eşek şakası hiç değil!
Çok çirkin ve mide bulandırıcı.
Diyeceksiniz ki boşver, "Rojin’i dağa kaldırırdım" diyen bir yazardan başka ne beklenir ki?
Hem yazar hem de okuyucu gözüyle ondan bir şey beklediğimiz filan yok ama hiç değilse, ak düşmüş saçlarından, gül gibi karısından, koç gibi küçük oğlundan utansın.
Rojinler’i, Tubalar’ı, yazılarına konu yapmayı planladığı tüm kadınları artık rahat bıraksın.
Şebnem ÖZCAN / BUGÜN
Türk erkekleri ona hayrandı.
Bekar odalarını Avşar kızının fotoğrafları süslerdi.
Her yaptığı olay olur, gazetelerin sürmanşetlerine çıkardı.
Taçsız Kraliçe bir zamanlar neyse, şimdilerde Tuba Büyüküstün de o.
Hatta çok daha fazlası...
Türkiye onun için ölüp bitiyor.
Konuk olduğu en sıradan programlar bile reyting rekorları kırıyor.
İnanın, konuşmasına bile gerek yok, isterse hiç ağzını açmasın, görüntüsü yetiyor.
Gazetelerde adının geçtiği her haber, noktasına, virgülüne kadar okunuyor.
Bu duruma çoktan vakıf olmuş çok satan bir gazetenin internet sitesi, birkaç ay önce kızcağızın bikinili fotoğrafını giriş sayfasına koymuş, altına da şişirme bir haber iliştirip 72 saat yayınlamıştı.
İnternetteki tıklanma kaygısı, Tuba Büyüküstün’ü can simidi yapmıştı.
XXXXXXXXX
Bakıyorum da meslektaşlarının yanında Tuba, soyadı gibi hem büyük hem de üstün!
Çünkü arkasında duran, seven ve kollayan muazzam bir hayran kitlesi var.
Genç kadının 24 saat peşindeler, onunla yatıp onunla kalkıyorlar.
Gün boyunca ne yedi, ne içti her şeyini biliyorlar.
Hepsi adeta gönüllü paparazzi.
En son haberi onlardan al!
XXXXXXXXXX
Aslında demek istediğim şu:
Sevgili Tuba’ya acıyorum.
Tıpkı onun gibi içim yanıyor.
Ama düzen böyle işliyor işte!
Kızcağız ne yapsın, koskoca Türk medyasına rest mi çekecek, ne mümkün?
Cici olup, olan bitene boyun eğiyor.
Medya tarafından fütursuzca kullanılıyor.
İnek gibi sağılmasına ses çıkarmıyor!
Hâlbuki göz göre göre, etinden, sütünden, yağından nemalanılıyor.
XXXXXXXXXX
En son örnek Serdar Turgut!
Transfer olduğu gazetede fark yaratsın, okunsun diye geçen gün Tuba Büyüküstün’ü köşesine taşımış.
Tuba’nın dedesi yaşında olan beyefendi diyor ki:
"Bir gün boyunca Tuba Büyüküstün ile birlikte oldum ve çok yoruldum"
Ve devam ediyor:
"Yazıya başlık atmaya gelince her yazar bir anlamda hanutçu gibi davranır. Okuyucuya, yazıma ’gel gel’ demek zorundasınız. Bence bu yazının başlığı, bir hanutçu başyapıtı oldu. Üstelik başlık yalan da değil. Gerçekten bir gün boyunca Tuba Büyüküstün ile birlikte oldum ve de çok yoruldum."
XXXXXXXX
Efendim, şimdi siz bu cümleden ne anlarsınız?
Ben hiç hayra yormam...
Peki, Tuba’nın ailesi ne yapsın, yerin dibine mi batsın?
Yazara sorsan, ismi dışında kız hakkında hiçbir şey bilmez.
Yine de onu cinsel bir obje olarak kullanmayı kendine hak görüyor.
Espri değil, eşek şakası hiç değil!
Çok çirkin ve mide bulandırıcı.
Diyeceksiniz ki boşver, "Rojin’i dağa kaldırırdım" diyen bir yazardan başka ne beklenir ki?
Hem yazar hem de okuyucu gözüyle ondan bir şey beklediğimiz filan yok ama hiç değilse, ak düşmüş saçlarından, gül gibi karısından, koç gibi küçük oğlundan utansın.
Rojinler’i, Tubalar’ı, yazılarına konu yapmayı planladığı tüm kadınları artık rahat bıraksın.
Şebnem ÖZCAN / BUGÜN