Habertürk yazarı Ahmet Kural'ı yerden yere vurdu: Ağır bir psikopat, boş beleş bir adam!
Sıla geçtiğimiz günlerde, sevgilisi Ahmet Kural ile yaşanan şiddet olayı konusunda savcılığa suç duyurusunda bulunmuş ve koruma ve uzaklaştırma kararı talep etmişti.
Olaya ilişkin geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazısında Ahmet Kural'ın kliniğe yatırılması gerektiğini söyleyen Habertürk yazarı Sevilay Yılman, bugün kaleme aldığı yazısında açtı ağzını yumdu gözünü...
Yılman, "Velev ki Sıla o gece ona, “Ahmet kusura bakma ben bir başkasına aşık oldum veya ben filanca şahısla birlikte oldum!” demiş olsun. (İnanmamakla beraber) bunu kabul edeyim.Yine de benim gözümde Ahmet Kural ağır bir psikopat, boş beleş bir adamdır! Rezilliğini unutturmak, paçasını kurtarmak için erkeklik raconuna hiç uymayan bir şey yapıyor ve yalan söylüyor!Eğer racona uysaydı yutardı, yutkunurdu, içinde yaşardı o acıyı ölene kadar ama en azından toplumda bundan sonra, “Aldatılmış erkek” olarak anılmamak, erkekliğine halel gelmemesi adına bunu asla kamuoyuyla paylaşmazdı!" ifadelerini kullandı.
Sevilay Yılman'ın bugünkü yazısından ilgili bölüm şöyle:
Velev ki bir başka adamı sevmiş veya seni aldatmış Sıla… Eee???
Sıla’yı ağır darp eden Ahmet Kural’ın, “Basına ve Kamuoyuna saygılarımla…” diye başlayan açıklamasını okur okumaz anladım meselenin ne tarafa evrileceğini…
Ve dayanamayıp, “Her şeye rağmen bana o gece anlattıklarını itidalli karşılamalı ve herkesin ayıbı kendine diye düşünmeliydim…” ifadeleri üzerine de Twiter’da şu yorumu yaptım:
“Büyük bir ihtimalle kısa zaman içerisinde Sıla’nın o gece Ahmet Kural’a anlattığı ve Kural’ın da 'İtidalli karşılayayım' dediği o ayıp şeyleri duyarız ve her zaman olduğu gibi mesele, 'Sıla hak etmiş o zaman!' durumuna dönüşüp öyle kapanacaktır!”
Nitekim aynen bu dediğim oldu değerli okurlarım…
Kural’ın açıklamasının ikinci paragrafında magandalığına, şiddetine gerekçe yaratmak için yazdıkları çok çabuk kabul gördü ve bir süre sonra mesele, “Eee canım adama onu aldattığını, başkasıyla ilişkisi olduğunu söylemiş! O da öfkelenmiş” mealinde yorumlar üzerinden tartışılmaya başlandı.
Sıla’nın o gece ne söylediğini tam olarak bilmiyorum ama Kural’ın yaptığı imanın da kesinlikle doğru olduğuna inanmıyorum.
Yani o gece ona kendisinin başka biriyle ilişkisi olduğunu, onu aldattığını söylemiş olduğunu düşünmüyorum.
Niye?
Çünkü Sıla aptal değil!
O, bu topraklarda doğmuş büyümüş ve bu toprakların geleneklerini, göreneklerini, yargılarını, değerlerini iyi bilen bir kadın.
Eğer gerçekten o gece yaşadıklarına kendisinin, Kural’ın ima ettiği gibi, birtakım itirafları sebep olmuş olsa idi, Sıla bu olayı kamuoyuyla asla paylaşmazdı.
Adamdan ayrılırdı, bitirirdi ilişkisini ama bunu saklı tutardı.
Neden?
Çünkü olayın özü buyken bunu paylaşması halinde her ne olursa olsun Türk toplumunun genel değerleri açısından nihayetinde kendisinin kabahatli, kusurlu sayılacağını bilirdi.
Hülasa… Ben katiyen inanmıyorum Kural ve ona sahip çıkan avanenin, “Sıla onu aldattığını itiraf ettiği için yaşanmış olay” saçmalıklarına.
Kaldı ki umurumda da değil o gece Sıla ne demiş de, ne söylemiş de o iğrenç muamele ile karşı karşıya kalmış filan…
Çünkü benim için bu olayda aslolan Sıla’nın ne söylemiş olduğu değil, bir kadının adam sandığımız biri tarafından tekme tokat dövülüp, yerlerde sürüklenip, darp edilmiş ve canını kurtarmak için de gecenin bir yarısı sokağa fırlamış olmasıdır.
Ayrıca… Velev ki Sıla o gece ona, “Ahmet kusura bakma ben bir başkasına aşık oldum veya ben filanca şahısla birlikte oldum!” demiş olsun. (İnanmamakla beraber) bunu kabul edeyim.
Yine de benim gözümde Ahmet Kural ağır bir psikopat, boş beleş bir adamdır!
Çünkü bunun karşılığı şiddet olamaz. Medeni bir adamın yapacağı, bu söylenenler üzerine öfke krizine girip 45 dakika karşısındaki kadına şiddet uygulamak filan değil, kapıyı açıp, “O zaman bana eyvallah!” deyip ev kendi evi bile olsa çekip gitmektir!
Bir şey daha var… Onu da yazayım öyle kapatayım bu konuyu…
Ahmet Kural, Sıla’ya uyguladığı şiddet dolayısıyla zaten gözümde bitmişti. Bu açıklama ile iyice sıfırlandı nazarımda.
Çünkü rezilliğini unutturmak, paçasını kurtarmak için erkeklik raconuna hiç uymayan bir şey yapıyor ve yalan söylüyor!
Eğer racona uysaydı yutardı, yutkunurdu, içinde yaşardı o acıyı ölene kadar ama en azından toplumda bundan sonra, “Aldatılmış erkek” olarak anılmamak, erkekliğine halel gelmemesi adına bunu asla kamuoyuyla paylaşmazdı!
Yanılıyor muyum?
Yılman, "Velev ki Sıla o gece ona, “Ahmet kusura bakma ben bir başkasına aşık oldum veya ben filanca şahısla birlikte oldum!” demiş olsun. (İnanmamakla beraber) bunu kabul edeyim.Yine de benim gözümde Ahmet Kural ağır bir psikopat, boş beleş bir adamdır! Rezilliğini unutturmak, paçasını kurtarmak için erkeklik raconuna hiç uymayan bir şey yapıyor ve yalan söylüyor!Eğer racona uysaydı yutardı, yutkunurdu, içinde yaşardı o acıyı ölene kadar ama en azından toplumda bundan sonra, “Aldatılmış erkek” olarak anılmamak, erkekliğine halel gelmemesi adına bunu asla kamuoyuyla paylaşmazdı!" ifadelerini kullandı.
Sevilay Yılman'ın bugünkü yazısından ilgili bölüm şöyle:
Velev ki bir başka adamı sevmiş veya seni aldatmış Sıla… Eee???
Sıla’yı ağır darp eden Ahmet Kural’ın, “Basına ve Kamuoyuna saygılarımla…” diye başlayan açıklamasını okur okumaz anladım meselenin ne tarafa evrileceğini…
Ve dayanamayıp, “Her şeye rağmen bana o gece anlattıklarını itidalli karşılamalı ve herkesin ayıbı kendine diye düşünmeliydim…” ifadeleri üzerine de Twiter’da şu yorumu yaptım:
“Büyük bir ihtimalle kısa zaman içerisinde Sıla’nın o gece Ahmet Kural’a anlattığı ve Kural’ın da 'İtidalli karşılayayım' dediği o ayıp şeyleri duyarız ve her zaman olduğu gibi mesele, 'Sıla hak etmiş o zaman!' durumuna dönüşüp öyle kapanacaktır!”
Nitekim aynen bu dediğim oldu değerli okurlarım…
Kural’ın açıklamasının ikinci paragrafında magandalığına, şiddetine gerekçe yaratmak için yazdıkları çok çabuk kabul gördü ve bir süre sonra mesele, “Eee canım adama onu aldattığını, başkasıyla ilişkisi olduğunu söylemiş! O da öfkelenmiş” mealinde yorumlar üzerinden tartışılmaya başlandı.
Sıla’nın o gece ne söylediğini tam olarak bilmiyorum ama Kural’ın yaptığı imanın da kesinlikle doğru olduğuna inanmıyorum.
Yani o gece ona kendisinin başka biriyle ilişkisi olduğunu, onu aldattığını söylemiş olduğunu düşünmüyorum.
Niye?
Çünkü Sıla aptal değil!
O, bu topraklarda doğmuş büyümüş ve bu toprakların geleneklerini, göreneklerini, yargılarını, değerlerini iyi bilen bir kadın.
Eğer gerçekten o gece yaşadıklarına kendisinin, Kural’ın ima ettiği gibi, birtakım itirafları sebep olmuş olsa idi, Sıla bu olayı kamuoyuyla asla paylaşmazdı.
Adamdan ayrılırdı, bitirirdi ilişkisini ama bunu saklı tutardı.
Neden?
Çünkü olayın özü buyken bunu paylaşması halinde her ne olursa olsun Türk toplumunun genel değerleri açısından nihayetinde kendisinin kabahatli, kusurlu sayılacağını bilirdi.
Hülasa… Ben katiyen inanmıyorum Kural ve ona sahip çıkan avanenin, “Sıla onu aldattığını itiraf ettiği için yaşanmış olay” saçmalıklarına.
Kaldı ki umurumda da değil o gece Sıla ne demiş de, ne söylemiş de o iğrenç muamele ile karşı karşıya kalmış filan…
Çünkü benim için bu olayda aslolan Sıla’nın ne söylemiş olduğu değil, bir kadının adam sandığımız biri tarafından tekme tokat dövülüp, yerlerde sürüklenip, darp edilmiş ve canını kurtarmak için de gecenin bir yarısı sokağa fırlamış olmasıdır.
Ayrıca… Velev ki Sıla o gece ona, “Ahmet kusura bakma ben bir başkasına aşık oldum veya ben filanca şahısla birlikte oldum!” demiş olsun. (İnanmamakla beraber) bunu kabul edeyim.
Yine de benim gözümde Ahmet Kural ağır bir psikopat, boş beleş bir adamdır!
Çünkü bunun karşılığı şiddet olamaz. Medeni bir adamın yapacağı, bu söylenenler üzerine öfke krizine girip 45 dakika karşısındaki kadına şiddet uygulamak filan değil, kapıyı açıp, “O zaman bana eyvallah!” deyip ev kendi evi bile olsa çekip gitmektir!
Bir şey daha var… Onu da yazayım öyle kapatayım bu konuyu…
Ahmet Kural, Sıla’ya uyguladığı şiddet dolayısıyla zaten gözümde bitmişti. Bu açıklama ile iyice sıfırlandı nazarımda.
Çünkü rezilliğini unutturmak, paçasını kurtarmak için erkeklik raconuna hiç uymayan bir şey yapıyor ve yalan söylüyor!
Eğer racona uysaydı yutardı, yutkunurdu, içinde yaşardı o acıyı ölene kadar ama en azından toplumda bundan sonra, “Aldatılmış erkek” olarak anılmamak, erkekliğine halel gelmemesi adına bunu asla kamuoyuyla paylaşmazdı!
Yanılıyor muyum?