"HABERTÜRK TÜRK MEDYASINI DÖNÜŞTÜRMEYE BAŞLADI BİLE!" YAVUZ SEMERCİ YAZDI!..

EKONOMİK kriz ve Gazete HABERTÜRK, Türk medyasını dönüştürmeye başladı bile. Dün gazetelerin üzerindeki fiyatları gördünüz mü?

Gazeteler fiyatlarını neden artırdı?

EKONOMİK kriz ve Gazete HABERTÜRK, Türk medyasını dönüştürmeye başladı bile.
Dün gazetelerin üzerindeki fiyatları gördünüz mü?

Hürriyet (94 sayfa) 75 kuruş, Sabah (77 sayfa) 75 kuruş, Vatan (44 sayfa) 75 kuruş, Milliyet (54 sayfa) 60 kuruş, Zaman (54 sayfa) 50 kuruş oldu. Bu fiyatlar hafta sonu ve büyük illeri kapsıyor. Hafta içinde de gazeteler satış fiyatlarına zam yaptı.

HABERTÜRK'ün çıktığı gün, (tanıtım amaçlı 15 gün boyunca 50 kuruştu) 3 büyük ilde 75 kuruş (hafta içi), hafta sonu 1 TL'den satılacağını açıklamıştı. Köşeyi takip edenler bilir. Bunun ekonomik gerekçelerini analiz etmiştim.

HABERTÜRK (ben de dahil) pazarda kendisine yer açmak için düşük fiyatla piyasaya çıkacağı sanılırken, Ciner Grubu herkesi şaşırtarak sadece okur gelirlerine bağımlı bir gazete yaptı. (Bu politika HABERTÜRK'ün reklam almayacağı anlamına gelmiyor. Ancak reklam fiyatlarını her gün ve müşterisine göre değiştirecek bir bağımlılıktan kurtulması olduğu artık anlaşıldı.)
Gazete sahipleri ne oldu da kağıt maliyetlerini tüketiciye yansıtmaya karar verdi?
Pek çok nedeni var. Türkiye'de geniş kitleleri hedefleyen gazetelerin hiçbiri, Doğan Grubu gazetelerinden daha yüksek bir fiyat ile piyasaya çıkmaya cesaret edemedi. Habertürk kendi baskı tesislerini kurarak, kaliteli bir baskı gerçekleştirerek ve her gün beş gazete vererek ve maliyeti de okurlarıyla paylaşarak bir ilki gerçekleştirdi. Tirajını 300 bin günlük ortalamayla yükseltti. Bu sektöre cesaret verdi. Aynı günlerde ekonomik kriz nedeniyle reklam gelirleri düşen Doğan Grubu'nun (kendi dışında çıkan gazeteleri baskı altına alan) fiyat politikası da çöktü.

Reklam gelirlerinin nasıl çarpıcı olarak düştüğünü gösteren ve Türk basınında ilk kez yayınlanan tabloyu incelemenizi öneririm.

Televizyonlar RTÜK'e sponsorluk hariç reklam gelirlerini bildirmek zorunda. Çünkü bu gelirler üzerinden RTÜK'e pay veriyorlar. Tabloda televizyon reklam gelirlerinin yüzde 80'ni alan 4 büyük kanalın 2008 Ocak-Şubat ile 2009 yılı Ocak-Şubat gelirleri (hem TL, hem dolar cinsinden) yer alıyor.

2008 yılının ilk iki ayında 105 milyon dolar reklam geliri elde eden 4 kanal, 2009 yılının ilk iki ayında sadece 49 milyon dolar reklam geliri elde edebilmiş. Dizilerin neden yayından kaldırıldığını ve neden düşük bütçeli dizilere ağırlık verildiğini bu tablo çok net olarak anlatıyor

Bu gelişmenin daha yakıcı olanı gazeteler cephesinde yaşanıyor.
Başka bir deyişle Doğan Grubu, "Gazete satışlarından zarar et, reklam gelirleriyle ayakta dur, fiyatını artıran gazete yüksek tirajlara ulaşamasın" anlayışını terk etmek zorunda kalmasının temel nedeni bu.

Bu noktada bazı gazetelerin "hazır herkes zam yaparken, biz de fırsattan yararlanalım" diyerek aşırı zam yaptıklarını da söylemek gerekir. 44 sayfalık Vatan Gazetesi'nin 75 kuruş olması gibi.

Yanlış hatırlamıyorsam, Vatan Gazetesi'nin Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu kısa bir süre önce, 44 sayfalık bir gazeteyi 28 kuruşa mal ettiklerini söyleyerek, 35 kuruşa sattıklarını söylemişti. Döviz kurlarında bir değişiklik olmamasına rağmen 44 sayfalık bir gazeteyi 75 kuruşa neden sattıklarını da okuyucularına açıklar sanırım. Ya o gün Sabah'ın düşük fiyat politikasını eleştirirken verdiği bilgi doğru değildi, ya da şu anki fiyatları aşırı.

Ancak isteyen istediği fiyata gazetesini satar. Tüketicinin, hangi gazetenin ucuz, hangi gazetenin kalitesine uygun, hangi gazetenin kendisini kazıklamak istediğini anlayacak kadar akla sahip olduğunu düşünüyorum. Burada üzerinde durulması gereken nokta, gazetelerin artık reklam gelirlerine muhtaç kalmadan ayakta duracak bir fiyat politikasına dönmüş olmasıdır. Bu politikanın kalıcı olması durumunda gazetelerin kendi yayın politikalarıyla bağımsız bir duruş sergileyeceklerini düşünenlerdenim.
Bu dönüşün aynı zamanda pek çok gazetenin de piyasadan silinmesine yol açacağını sanıyorum. Belki onun gerekçelerini de başka bir yazıda paylaşırım.

Yavuz Semerci/Habertürk